Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


BANKALARA mevduat hesabı açmaya gidenlerin paralarının, bankalarca, ilişkili oldukları "kıyı bankaları"na yönlendirilmesi Maliye Bakanlığı'nın dikkatini çekmiş. Basına yansıyan bilgilere göre kıyı bankalarına giden para, Türkiye'deki mevduatın beşte biri büyüklüğe ulaşmış.
Maliye Bakanlığı, Türkiye'de yaşayanların, bir banka aracılığıyla kıyı bankalarında mevduat hesabı açtırarak, para göndermelerini "vergi kaçakçılığı" yönünden incelemeye almış. (Finansal Forum, 5 Şubat 1999, Nursel Karsavuran'ın haberi).
Yabancıların "off - shore" diye adlandırdıkları vergisiz topraklarda kurulan bankalar ile buralarda açılan banka şubelerini biz "kıyı bankası" diye adlandırıyoruz.
Kıyı bankaları, genelde Bahreyn, Malta, Kıbrıs, Cayman Adaları gibi vergisiz banka kuruluşuna ve faaliyetine izin verilen yerlerde kuruluyor.
Kıyı bankası kurmak ve işletmek ayıp bir iş değil, kötü bir şey değildir. Hemen hemen bütün önde gelen Avrupa bankalarının vergisiz topraklarda kurulmuş kıyı bankası veya açılmış şubesi vardır.
Türk bankalarının bazıları da hükümetin (Hazine'nin) izni ile vergisiz topraklarda kıyı bankası kurdu. Şube açtı. Türkiye'de bazı sermaye gruplarının da yurtdışında sahip olduğu kıyı bankaları var. Kıyı bankalarının ve kıyı bankacılığının gündeme gelişinin nedeni bazı Türk bankalarının ilişkili oldukları, sahip oldukları kıyı bankalarını veya vergisiz topraklardaki şubelerini, vergiden ve bazı mükelleflerden kurtulmak amacıyla, (muvazaa amacıyla) kullanmaya başlamalarıdır. Vergi kaçırmanın ve vergiden kaçınmanın boyutunun büyümesidir. Haksız rekabete yol açmasıdır.
Bir bankaya mevduat hesabına para yatırmaya gidenlere banka görevlisi diyor ki: "- Mevduatınızı bizde tutarsanız size yılda yüzde 100 faiz veririz. Bundan yüzde 13.2 stopaj (kaynakta vergi) kesintisi yaparız. Yüzde 86.8 ödeme yaparız. Eğer faiz geliriniz sınırı aşıyor ise siz de ayrıca Gelir Vergisi Beyannamesi verir, ek vergi ödersiniz.
Ama isterseniz size Lüksemburg'daki kıyı bankasında mevduat hesabı açalım. Paranızı Lüksemburg'a yollayalım. Yılda net yüzde 105 faiz alırsınız. Stopaj (kaynakta vergi) kesintisi yok. Yurtdışında sağladığınız bu faiz geliri için vergi beyannamesi verip vermemek de sizin riskiniz. Biz ona karışmayız!.."
Bu işlem ilk planda parasını kıyı bankasına gönderecekler için cazip görünüyor ama, tüm risk bu tercihi yapanlarda. Çünkü:
(1) Kıyı bankasına gönderilen mevduatta (parada) devlet garantisi yok. Halbuki Türkiye'de açılan mevduat hesaplarının yüzde yüzü devlet garantisinde.
(2) Yurtdışından sağlanan faiz gelirinin de yurtiçinden sağlanan faiz geliri şeklinde ve oranında vergilendirilmesi gerekir. Bu faiz gelirini beyan etmeyenler kaçakçı durumuna düşer.
Burada mevduat sahibinin tek avantajı, kıyı bankasına gönderilen paradan biraz daha yüksek net faiz geliri sağlamasıdır.
Bankalar kıyı bankalarına veya şubelerine "postalamış gibi yaptıkları" mevduata nasıl yüksek faiz veriyor? Onu da anlatayım:
(1) Türkiye'de bankaya mevduat olarak yatırılan 100 liranın tamamı banka kasasında kalmıyor. Bu paranın bir bölümü, kanuni karşılık olarak Merkez Bankası'na sıfır faiz ile devrolunuyor. Bir bölümünü bankalar disponibilite adı ile likit değerlere bağlı tutmak mecburiyetinde kalıyor.
(2) Bankalar Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu hesabına bir ödeme yapıyor.
Kıyı bankasında açılan hesaplarda bu yükler, yükümlülükler yok. Bu yükler ve yükümlülükler olmadığı için bankalar, Türkiye'de açılan mevduat hesabında yıllık yüzde 100 faiz verebiliyor ise, kıyı bankasında açılan hesaba yüzde 110 veya yüzde 115 faiz verebiliyor.
Kıyı bankasına postalanan mevduattan banka azalan yük nedeniyle mevduat hesabı sahibi ise yüksek faiz nedeniyle kazanç sağlıyor.
Fakat bu işlem (1) Mevduatın kıyı bankalarına kaymasına, (2) Kıyı bankası aracılığıyla yüksek faiz ile para toplayan bankalar ile bunu yapmayanlar arasında haksız rekabete, (3) Maliye'nin vergi kaybına yol açıyor.