Efrosino, Giresun'un Havzul köyünde yaşayan genç bir Rum kadın idi. Yaşı yirminin altındaydı. Çocuk bekliyordu. Kocası Niko, Topal Osman'a karşı dağa çıkmıştı. Yıl 1917 - 1918. Bir kızı dünyaya geldi. Dağdaki Niko'ya haber saldılar. Rum genci kızını görmek için köye indi. Kızını gördü. Tekrar dağa çıkarken Topal Osman'ın adamlarının kurşunlarıyla hayatını kaybetti.
Mübadele başlamıştı. Anadolu Rumları, Yunanistan'a gönderiliyordu. Dul Efrosino kucağında kızı İstanbul'da rıhtımda vapur beklerken büyük kargaşalık yaşandı. İnsanlar birbirini, Efrosino da kucağındaki henüz yürümeye başlayan kızını kaybetti. Rıhtımda bulunan dört bebek, Yeniköy'deki Panayia Humaritisa Kilisesi'nin yetimhanesine götürüldü. Buradaki bebekleri Yeniköy'deki Rum aileler paylaştı. Efrosino'nun kızını Bostancı Kofu ile karısı aldı. Kamber Sokak'ta oturan Kofu'lar Polikseni adını verdikleri kızı 20 yaşına kadar kendi çocukları gibi büyüttü. Moda'da marangozluk yapan Angelos Berberakis ile evlendirdi.
1940'lı yıllarda Rum radyosu İstanbul'dan dinlenebiliyordu. Radyoda "kayıp" aranıyor" saati vardı. İstanbul'dan ve Anadolu'dan Yunanistan'a gidenler kayıplarını arıyordu. Bir kayıp ilanı Angelos'un dikkatini çekti. Bir kadın, yirmi yıl önce İstanbul'da kaybettiği kızını arıyordu. Kızın yirmi yaşlarında olması gerekti. Sol kolunun içinde mangal yanığı vardı. Angelos, karısının sol kolunun iç yanının yanık olduğunu biliyordu. Karısına durumu açtı. Karısı benim anam babam Kofu'lar diyordu. Kofu'lar ile konuşuldu. Gerçek ortaya çıktı. Atina'ya yazıldı. Gerçek anne Efrosino ile temas sağlandı. Fakat araya önce İkinci Dünya Harbi sonra Yunan İç Harbi girdi. Polikseni ancak 1953 yılında Yunanistan'a giderek gerçek annesi ile görüşebildi.
1950'li yıllarda Ankara'da TBMM yeni binası yapılıyordu. Çalışmak için İstanbul'dan Ankara'ya giden marangozlardan biri de Angelos'tu. Angelos karısını ve çocuklarını alarak Ankara'da Bestekar Sokak 47 numarada yaşamaya başladı.
Oğlu Stello'yu Ayşe Abla yuvasında ve ilkokulunda okuttu. ODTÜ'ye gönderdi. ODTÜ'de o yıllar sol hareketler güçlüydü. Stello da sol hareketlere bulaştı. Bir süre ortalıkta görünmemek için İngiltere'ye gitti. Oradan Yunanistan'a akrabalarının yanına geçti.
Özgen Acar da gazetecilik yapmak için Atina'ya yerleşmişti. Türkçe ve Rumca bilen birisini ararken ODTÜ'lü Stello'yu tanıdı. Özgen Acar'la çalışan Stello böylece basın camiasına katılmış oldu. O zamandan beri de Türkiye'ye Atina'dan haber geçiyor.
Stello, Atina'da tanıştığı Eleni ile evlenmeye karar verdiğinde karısını alıp İstanbul'a getirdi. Düğünü Yeniköy'de annesinin yetimhanesine bırakıldığı, daha sonra evlendiği ve daha sonra çocuklarını vaftiz ettirdiği Panayia Humaritisa Kilisesi'nde yapıldı.
Eleni ve Stello'nun dört yıl önce ilk çocukları Angelos doğduğunda, onu da alıp Yeniköy'e getirdiler. Ve de aynı kilisede vaftiz töreni düzenlediler.
Geçen hafta pazartesi günü Yeniköy'de Panayia Humaritisa Kilisesi'nde gene bir vaftiz töreni vardı. 1837 yılında yapılan ve cemaatı olmadığı için genelde kapalı kalan kilise törene hazırlanmıştı. İçi ısıtılmış, ışıkları yakılmıştı. Papaz Andon Yovanidis, Patrikhane'den gelen yardımcılarla cemaatı karşılıyordu.
Stello Berberakis'in ailesi, Stello'nun ikinci oğlu Michael'in vaftizi için Atina'dan gelmişti.
İlk defa bir vaftiz töreni izledim. Her dinin kendine göre inancı, kendine göre töresi ve töreni var. Etkilendim. Ne mutlu inananlara, törelerine bağlı kalanlara ve de törenleri ciddiye alanlara...
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr