Antalya'nın Gazipaşa ilçesi, Muzkent köyünden "muz ağası" Veli Şabanoğlu'nun oğlu Osman'ım ben... Babam, bildim bileli muzculuk yapar. Yılın on iki ayı, gecesi gündüzü anam bize, babam muzlara bakar. Babam muzlarıyla konuşur, dertleşir, sırlarını paylaşır. Onların her şeyini bilir. Muz Alanya'dan başlayıp Anamur'da biten 150 kilometrelik sahil şeridinde yetişir. Macar, Beyrebucak, Salman, Muzkent, Zeytinada'dan Mersin il sınırındaki Galandıran'a, oradan Anamur'a doğru "denizden yüze" (başka anlatımla denize yakın, deniz havası alabilen) tarlaların hepsinde muz yetişir.
Dedemden dinlediğimize göre muzu bizim köye 1950'lerde birileri getirmiş. Ondan önce dedem keçi - koyun beslermiş. Bizim bölgenin insanına "Sarı Keçili / Kara Keçili" derler. Önceleri dedem 15 - 20 kök muz ekmiş. Sonra muz ticari bir tarım ürünü olmuş.
O yıllarda 1 kg. et ile 1 kg. muzun fiyatı birbirine eşitmiş. Hatta muz daha da pahalı satılabiliyormuş. Bunun üzerine bizim oradaki insanlar keçiyi bırakıp, muz üretmeye başlamış.
Dedemin 250 keçisi 100'e inerken 15 - 20 kök muzu 150 köke çıkmış. Muz çok iyi gelir getirir olunca, "keçisi olana kız vermemek, muz ağacı olana kız vermek" adet olmuş. Dedem ve babam "muz ağası" diye ünlenmiş. Ama ağalık 1980'li yıllarda Çikita muzun piyasayı ele geçirmesi ile sona ermiş.
Şimdi eski ağalar, kazma kürek ellerinde muz ağaçlarının dibini çabalıyor.
Bizim oralarda 150 kilometrelik sahil şeridinde 1 milyon dolayında muz ağacı var. Bir muz ağacı ortalama 20 kg. muz verir.
Bilmem, muz ağacı gördünüz mü? Gövdesi su dolu boruya benzer. Topraktan devamlı su çeker. Tropikal bölgelerde suyunu topraktan alır. Bizim oralarda ise sulanmak ister.
Babam on iki ay bahçeden çıkmaz. Yazın muzun suyunu verir. Muz ağacı bir defa ekilir ama ürün veren ağaç kökünde fide bırakarak ölür. Geriye kalan fidelerden sağlıklı olan bir sonraki mevsim ürün verir. Nisan ayında eski kökler sökülür. Yeni fideler seyreltilir. Toprak sürülür. Kimyasal ve hayvani gübre verilir.
Mayısta üç günde bir sulama başlar. Yaprak kesimi, yabancı otların temizlenmesi doğum hazırlıkları (doğum, muz meyvesinin ağacın yaprakları arasından çıkmasına denilir) bütün gün uğraşı ister. Ağacın meyveyi doğru düzgün çıkarabilmesi için insan doğumunda ebenin yaptığına benzer yardım gerekir. Meyveyi veren ağacın yıkılmaması için destekler dikilir. Doğum ağustosta başlar eylüle kadar devam eder. Ekimde doğum bitmiş, meyve olgunlaşmaya başlamıştır. Olgunlaşma sırasında meyveyi sıcak tutmak ve olgunlaştırmak için üzerine "kese" giydirilir. Kesim denilen ürün toplaması kasım ayından mart ayına kadar sürer. Nisan ayında yeni bir mevsimin uğraşıları başlar.
Babamın bin muz ağacı var. Her ağaç ortalama 20 kg. muz verir. Babam muzu tüccara 300 liradan satar. Parasını ne zaman alacağı belli olmaz. Ama aldığı para da babamda kalmaz. Sulama için Kepez'e, elektrikçiye para öder. İlaç, gübre, borucu, amele... Ve de vergi... Babam vergisini tamı tamamına öder. Neticede babama çok çok az para kalır?
Şimdi soracaksınız... "İyi de senin baban nasıl geçinir? Size nasıl bakar?" Babam kendi buğdayını da kendi yetiştirir. Ekmeğimizi annem pişirir. Babam çarşıdan et almaz. Kendi koyununu keser. Kendi balığını tutar. Kendi ineğinin sütünü sağar. Yağ, peynir, çökelek, yoğurt yapar. Domates, biber, patlıcan, fasulye, bamya, soğan, sarımsak... Onları da babam yetiştirir. Zeytinliğimizdeki ağaçlar hem zeytin hem zeytinyağı ihtiyacımızı karşılar. Bahçedeki meyveler bize yeter.
Muzdan gelen para doktor parasını, ilaç parasını, çay, şeker, telefon parasını karşılar. Bizim okul masrafımıza bile yetmez. Ama biz derdimizi anlatamayız. Türkiye'de nerelerde, kimlerin ne kadar muz yetiştirdiğini devlet bile bilmez. Muz yetiştiricisinin derdini politikacı bile sormaz. Kamuoyu, medya, gazeteler için muz üreticisinin "kokoreç" kadar değeri yoktur. Yabancı ülkelerden gelen Çikita, Dole marka muzlar varken bizimle kim ilgilenir?
Bunları, İstanbul'da Beşiktaş'ta "Yoksullara Yardım Derneği"nin yurdunda kalan, üniversite dördüncü sınıf öğrencisi Osman Şabanoğlu yazmış. Bana getirdi... Bana getirmesinin nedeni de bir gün ona "Baban ne iş yapar" diye sormuş olmam. "Muzcu" diyerek yanıtlayınca, "Çikita mı satıyor" demişim... Gücenmiş. Bunları yazmış.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr