Biz değişime direniriz. Kötü de olsa "müesses nizam"ı (kurulu düzen'i) korumak isteriz.
İstikrar tedbirleri uygulaması ülkede bir değişimi hedef alıyor. Normal olan bu değişimin "hızlı" olması. Ama bizim politikacılar radikal (hızlı) uygulamadan kaçınıyor. (1) Cesaretleri yok, (2) Güçleri yok... "Mutedil" (yumuşak - gevşek) istikrar tedbirleri uygulaması, yavaş yavaş etkisini göstermeye "müesses nizam"ı (kurulu düzen'i) sarsmaya başladı. Bu sarsıntı "telaş - endişe" yaratıyor. Telaşa lüzum yok. Olur böyle vakalar. Olması normaldir. Değişim başka türlü gerçekleşmez. Gerçekleşemez.
(1) Kısa sürede devalüasyon zorunluluğu yoktur.Devalüasyon, ülkenin döviz sorunu olduğunda yapılır. Halk dövize hücum ettiğinde, ülkenin döviz rezervleri (döviz mevcudu) tükendiğinde yapılır. İstikrar programımızın özelliği gereği, bizde döviz fiyatı kazığa bağlandı. Fiyatlar serbest bırakıldı. Döviz fiyatı ile fiyatlar arasındaki makas beklenenin üzerinde açıldı ama bu açık şimdilik sorun teşkil etmiyor. Acil (acele) bir devalüasyon (veya kur ayarlaması) ihtiyacı yok. Devalüasyon, bizim programın tüm hedeflerini alt üst eder. 2001 yılı haziran ayından sonra döviz fiyatı bir band içinde serbest bırakılacak. Merkez Bankası 2001 yılı sonuna kadar döviz fiyatlarını açıkladı. Bu çerçevede kısa sürede devalüasyon zorunluluğu yoktur.
Unutmayınız. Bizde adettir. Her yılın son ayında devalüasyon söylentisi çıkar. Yılbaşına kadar halk devalüasyon beklentisine sokulur. Bu yıl da aynı senaryo sahneleniyor.
(2) Bazı bankaların batması normaldir.Şu veya bu şekilde bazı yeteneksiz kişilere banka kurduruldu. Satıldı. Şu veya bu şekilde bazı bankalar kötü yönetildi. Ya bu "çarpık düzen" korunacak, bu bankalar halkın parası ile yaşatılacaktı, ya da ayıklanacaktı. Şimdi banka sisteminde bir "ayıklama" harekatı başlatıldı. Şimdi karar zamanıdır: Ya bu ayıklama toptan yapılacak, ya da... "bu kadar yeter" denilerek iş yarım bırakılacak. Doğru olan "tam ayıklama"dır.
İstikrar programı uygulanan her ülkede bu böyle olmuş, büyük faturalar pahasına ayıklama yapılmıştır.
Bizim faturamız büyük ama, ayıklama şimdi ve tam olarak yapılamaz ise ileride daha da büyür. Kaderimiz budur. Biz bu faturayı ödeyeceğiz. Fatura ödenemeyecek (hazmedilemeyecek) kadar büyük değildir. Üzüntünün, telaşın gereği yoktur. Bu temizliğin yapılmasında fayda vardır.
(3) Borsa nasıl olsa bir gün "uçacak"!Türk ekonomisi var oldukça, Türkiye'deki fabrikalar, bankalar var oldukça borsa da var olacak. İşleyecek. İnecek, çıkacak. Nasıl bir uçak devamlı havada kalamaz ise, nasıl bir uçak devamlı pistte hareketsiz duramaz ise, borsa da bir uçacak, bir piste konup bir süre yolcu bekleyecek. Bu hayat böyle gidecek. İniş de normaldir, çıkış da normaldir. Paniğe kapılarak elinizdeki, avucunuzdaki senetleri satmayınız. Borsanın inişe geçmesi akıllı yatırımcılara fırsat yaratır. Onu da unutmayınız.
(4) Faiz yükselince dövize "gel gel" yapıyor!Bizde uygulanan "istikrar programı"nın "sübap"ı faizdir. Döviz girişi yavaşlayınca, piyasada Türk lirası azalıyor. Faiz yükseliyor. Faiz yükselince, ülkeye döviz getirip dövizi bozdurup Türk lirasını faize yatırmak cazip hale geliyor. Döviz girişi başlayınca Türk lirası bollaşıyor. Faiz düşüyor. Böylece faiz inerek ve çıkarak ülkeye döviz girişini ve de piyasadaki Türk lirası miktarını ayarlıyor.
Şu günlerde piyasada Türk lirası kıtlığı yaşandığından faiz yükseldi. Bu yüksek faiz, bankaları ve halkı ellerindeki dövizi bozdurmaya teşvik ediyor. Yurt dışından döviz getirmeyi kazançlı hale sokuyor. Faiz bir süre sonra normal çizgiye iner. Normal çizgi kısa dönemde yüzde 35, yüzde 45 koridorudur.
(5) Vergiler artacak. Başka çare yok.Bütçenin denkleşmesi için vergiler artacak. İki türlü vergi vardır. Biri KDV gibi, dolaylı vergi. Herkes harcamasına bağlı biçimde vergi ödüyor. Öbürü vergi beyannamesi verenlerin ödediği dolaysız vergi. Gelir Vergisi, Kurumlar vergisi gibi vergi. Hükümet ya KDV gibi vergileri artırıp herkesi rahatsız edecek, ya da vergiden "kaçınan" (dikkat ediniz kaçıran değil kaçınan) mükelleflere ek vergi getirecek. Anlaşıldığı kadarı ile hükümet şimdilik vergiden "kaçınanlar"ın üzerine gidiyor.
(6) Ekonomi batmaz, bu ülkeye bir şey olmaz.Hepimizin arayışı, daha güçlü Türkiye, daha zengin ve mutlu Türk halkı... Bu kendiliğinden olacak bir şey değil. Gücün, zenginliğin yolu daha çok ve daha sağlıklı "üretim"den geçiyor. Daha çok üretmeden zengin olmaya imkan yok.
İstikrar tedbirleri, daha çok ve sağlıklı üretimin yolunu açar ise başarılı olacak.
Bizim gibi ekonomi ile uğraşanlar, yazanlar ve çizenler bu konudaki yanlışları sergileyerek iyiye gidişe yardımcı olma arayışında. Ekonomi ile uğraşanlar, yazanlar ve çizenler genelde yanlışları sergiliyor, uyarı yapıyor. Ama her şey de kötü değil. Her şey de yanlış değil.
Bütün yanlışlara, birçok olumsuz gelişmeye rağmen Türk ekonomisi bugün bir durma, çökme veya batma noktasında değil. Bu ülke ne belaları atlattı. Bu dönemi de atlatacağız.
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr