Olayların içinden Maydanozun, domatesin, fasulyenin kısa sürede organik olarak yetiştirilmesi mümkün de... Marketlerde satılan narların, portakalların, muzların, elmaların, armutların kısa sürede nasıl organik olduğunu akıl almıyor.Organik etiketini taşıyan gıda maddelerinin etiketi, organik olmayanların en az iki katı. Bazı ürünlerde fark üç katına bile çıkıyor.Organik tarımda kimyasal girdi kullanılmıyor. Bu tür ürünlerde, ürünün üretim aşamasından tüketiciye ulaşıncaya kadarki sürede insan sağlığına zararlı kimyasal maddeye bulaşmadığı kontrol ediliyor. Sertifikaya (belgeye) bağlanıyor. Böylece insan sağlığı korunurken, toprak, su ve hava da kirletilmemiş oluyor. Kısa sürede bütün gıda maddelerinin nasıl organik olabildiğini akıl almıyor. Marketlerde, kenarda bucakta süs niyetine duran, kimsenin almadığı üç beş çeşit gıda maddesi dışında hemen her gıda maddesinin üzerinde organik etiketi var. 1950'lere kadar dünyanın her yanındaki tarımsal ürünler "organik" idi.Tarımda kimyasal girdi kullanımının kapısını İkinci Dünya Savaşı sonunda Amerikalıların uygulamaya başladığı Marshall Programı açtı.Amerikalılar açlık sorununa çözüm getirme iddiasıyla makineli tarıma bağlı olarak kimyasal gübre ve kimyasal girdi kullanımını dünya üzerinde yaygınlaştırdı.Tarımda zararlılarla mücadele için başta DDT olmak üzere ("pestisit" denilen) güçlü böcek öldürücülerin kullanımı teşvik edildi."Yeşil Devrim" sloganı altında dünyada tarım ürünlerini artırma iddiasıyla doğa zehirlenirken, bu zehirlerin tarım ürünleri yoluyla insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkileri umursanmadı.(Bütün dünyadaki bu olumsuz gelişmeden Türkiye de nasibini aldı. Daha fazla ürün alma çabasında bilinçsiz olarak kullanılan kimyasal gübre ve ilaçlar topraklarımızı rezil etti. Bunların insanlarımızın sağlığı üzerindeki olumsuz etkisini ise bilemiyoruz.)1980'lerin başında DDT grubu böcek öldürücülerin yasaklanmasıyla organik tarım gündeme gelmeye başladı. Kimyasal girdi toprağı da bozuyor 1992 yılında AB organik tarım konusunda düzenlemeler getirdi. Bizde de 1994 yılından bu yana değişik düzenlemeler yapılıyor. 2004 yılında Organik Tarım Kanunu yürürlüğe girdi. 2005 yılında yönetmelik hazırlandı.Organik tarımda, tarım yapılacak toprakta daha önceki yanlış kullanım sonucu kimyasal kalıntı olmaması gerekiyor. Üretim aşamasında sadece belli sağlık kuruluşlarınca kullanımına izin verilen, toprakta ve üründe kalıntı bırakmayan belli ilaç ve kimyasalların kullanımına izin veriliyor. Ürünün tüketiciye ulaşımına kadar her ne nedenle olur ise olsun, insan sağlığına zararlı bir kimyasala bulaşmamasına bakılıyor. Bütün bunların da her aşamada denetlenmesi, belgelenmesi bekleniyor.Bu şartlara uyulduğunda da tabii olarak ürün maliyeti artıyor. Üzerinde "organik" etiketi bulunan ürünler yüksek fiyatla satılıyor.İlginç olan, bir zamanların organik tarımı kimyasalların kullanımını teşvik ederek yok eden Amerikalıların şimdilerde organik olmayan ürünlere ellerini sürmez hale gelmeleri. guras@milliyet.com.tr Organik olmayanın şansı yok