Esra Karça isminde zarif bir bayan tanıdım. "Ne iş yaparsanız?" diyerek sual edecek oldum. "Biz üç kardeş ot yetiştirir, genelde büyük otellere satarız" dedi. Şaşırdım. "Otellerin ot ile ilgisi ne?" Gülerek açıkladı... "Bunlar insanların yediği tür otlar. Bazıları salatada kullanılıyor, bazıları yemek yapılırken kullanılıyor. Sadece ot değil insanın yiyebileceği çiçekler de yetiştiriyoruz.
Esra Karça'nın anlattıkları ilginç mi ilginç... Üç kardeşler. Prof. Derviş Manizade'nin torunları. Üçü de ABD'de üniversite bitirmiş. Esra Karça edebiyatçı. Kız kardeşi Dünya Manizade turizmci. Erkek kardeşi Derviş Manizade iş idaresi eğitimi görmüş. "ABD'de kalmayalım. Türkiye'ye dönüp bir şeyler yapalım" demişler. Babaları tarım ile uğraştığından, tarım konusunda ne yapabiliriz diye araştırmışlar. Sonra görmüşler ki, eskiden fakir mutfaklarında kullanılan sonra unutulan bazı otlar, şimdilerde zengin mutfaklarının aranan ve de bulunamayan girdisi olmuş. Zengin mutfaklarında şimdi bolca ot yeniyor. Sadece ot değil taze çiçek yeniyor.
Konuya eğilince öğrenmişler ki, Amerikalılar dünyanın dört köşesinden insanların yiyeceği yeşilliklerin, sebzelerin örneklerini toplayıp tohumlarını ıslah etmiş.
Dünya mutfaklarında, zengin sofralarında kullanılan bu yeşilliklerin, otların, sebzelerin çoğu Türkiye'de üretilmiyor. Üç kardeş bu işe soyunmuşlar. Önce "karışık yeşillik" adını verdikleri, farklı salata çeşitlerini üretmeye başlamışlar. Biz önceleri düz marul bilirdik. Sonra kıvırcık marul çıktı. Sonra göbek marul çıkmıştı. Üç kardeş şimdilerde altı farklı çeşit ve renkte salatalık marul yetiştiriyor. Bunların bir bölümünü olduğu gibi bir bölümünü yıkayarak ve birbiriyle karıştırarak kutu içinde yemeye hazır durumda satıyor.
Üç kardeş iki yıl önce Antalya'da "Manizade Tarım İşletmesi"nde ot üretmeye başlamış. İstanbul'da da ürünlerini pazarlamak için "Chimera Ticaret" adı ile bir pazarlama şirketi kurmuş. Manizade Tarım İşletmesi'nde 30 devamlı işçi, 5 ziraat mühendisi çalışıyor. Şimdilik 40 farklı ürün yetiştiriliyor. Tohumlarını ABD'den getiriyorlar. Talebe göre ürün çeşitlerini artıracaklar.
İstanbul, Ankara, Bursa ve Antalya'daki büyük oteller müşterileri. Otların ve yeşilliklerin bir bölümünü de paket içinde İstanbul'daki lüks marketlerde satıyorlar.
Şu mevsimde Manizade Tarım'da yetişen taze baharatlar, fesleğen, frenksoğanı, kişniş, frenkmaydanozu, mercanköşk, kıvırcık maydanoz, kekik, biberiye, kuzukulağı, limonotu. Manizade Tarım, Türkiye'de bilinmeyen ve pazarı olmayan "küçük sebze" üretimine de başladı. Türkiye'de birisi bir şey yapınca, iyi ise, talebi var ise örnek teşkil ediyor. Hemen başkaları da aynı işi yapmaya çalışıyor. Manizade Tarım'ın getirdiği yenilikler Antalya bölgesinde örnek kabul edilip hızla yayılıyor. Başkaları da aynı ürünleri yetiştirmeye çalışıyor.
Manizade Tarım'ın getirdiği "küçük sebze"ler (bunlara bebek sebze anlamında "baby" adı veriliyor) baby havuç, baby zukini kabağı, baby patlıcan.
Manizade Tarım'da Uzakdoğu mutfağında kullanılan pac choi gibi özel sebzeler ile Meksika biberi, rezene, armut domates gibi sebzeler de yetiştiriliyor.
Manizade Tarım'ın Türkiye'ye getirdiği bir yenilik de "yenilebilir çiçekler". Bu çiçekler taze salataları süslüyor, salata ve süs olarak kullanıldığı diğer yemeklerle birlikte yenilebiliyor. Şimdilik dört farklı çiçek yetiştiriliyor. Latin Çiçeği, Mor Viola, Bezelye Dalları ve Borage.
Bu anlattıklarımın beni etkileyen yanı, ABD'de okumuş üç kardeşin Türkiye'ye dönüp kendilerine, gördükleri eğitim ile hiçbir ilgisi olmayan, fakat boşluğunu gördükleri bir üretim alanında yepyeni bir iş kurup başarıya ulaşmaları. Ve de Türkiye'de otun bile bir pazarının olduğu. Ot üreterek, ama talebi olan, başkalarının üretmediği otu bile üreterek insanların hem kendi karınlarını doyurabileceği, hem de başkalarına iş ve aş imkanı yaratabileceği...
Gençlere örnek olsun diye bunları yazıyorum.