Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Otel yapmakla iş bitmiyor. Bu otelleri doldurmak lazım. Yabancı turistin tatil yapabileceği tek ülke Türkiye değil.
Akdeniz çanağı 180 milyon turiste tatil imkanı veriyor. Türkiye bu çanaktan yüzde 5 pay alıyor (idi...). Türkiye'ye 9 milyon turist geliyor (idi...). Türkiye'nin hedefi yüzde 5'lik payı yüzde 10'a çıkarmak (idi...).
Avrupalı turist kendi başına iş yapmıyor. Bir seyahat acentesi aracılığıyla tatil programı yapıyor. Seyahat acentesinden aldığı paket programın içinde otel ve uçak ucreti yer alıyor.
Avrupa'daki yabancı seyahat şirketleri (bunlara "tur operatörü" deniliyor) Avrupalı turisti Avrupa Birliği ülkelerine yöneltiyor. Afrika'ya yöneltiyor. Türkiye'yi sadece "son dakika" (last minute) fiyatı ile seyahati gözleyen "ucuzcu turistler"e tavsiye ediyor.
İşte bu nedenle Türkiye'deki otellerin doldurulmasında Avrupa'daki Türk tur operatörlerinin önemi büyük.
Türk tur operatörleri normal şartlarda belli bir gelişme gösterdi. Türkiye'de bağlantılı oldukları seyahat şirketleri ile birlikte Avrupa'da paket turlar satarak otellerimizi doldurmaya başladı.
Paket tur fiyatında iki maliyet unsuru var (1) Uçak, (2) Konaklama ücreti. Çok kere bu iki maliyet unsuru birlikte ele alınıyor. Birinden zarar edilirken öbürü kazanç sağlıyor. Operasyon böylece dengeleniyor.
Türkiye'de turizm mevsiminin kısalığı nedeniyle başka ülkelerin de talebinin yoğun olduğu aylarda uçak ulaşımında yabancı havayollarından yararlanma şansı kısıtlı. İşte bu nedenlerle Türk tur operatörleri, Türk seyahat şirketleri kendi uçaklarına sahip olmaya başladı. Ve böylece kocaman bir özel havayolu kapasitesi doğdu. Özel havayolu kapasitesinin zarar etmemesi için, yabancı turistlerin sayısının düşmemesi, artması gerekli. Bu da yetmiyor. Türkiye'de turizm mevsiminin uzaması, yayılması önemli. Havayolu kapasitesi artan tur operatörleri ve seyahat acenteleri bu nedenle özel gayrete girdi. Her iki konuda da başarılı olmaya başladı.
Derken efendim... Patttt diye terör tehlikesinin abartılmasına dayalı Türkiye aleyhine kampanyalar başlatıldı. Önce sonbahar, kış ve ilkbahar sezonunu canlandırmaya dönük çabalar güme gitti. Derken yaz dönemi başladı. Yaz döneminde de yabancı turist girişlerinde yüzde 45 düşme ortaya çıktı.
Özel havayolu işletmeleri uçak bedellerini ya dolarla ödedi, kredi yükü var ya da kiraladıkları için dövizle ödeme yapıyor. Uçakların yerde yatması, havada uçmasından daha pahalı. Dünya benzin fiyatları tırmanışa geçti.
Bugüne kadar oluşmuş kapasite dağılır ise, bundan Türk turizminin geleceği zarar görecek. 1990 yılında Türkiye'ye havayolu ile 8.2 milyon insan geliyordu. Bunların yüzde 24'ünü THY, yüzde 12'sini özel havayollarımız, yüzde 64'ünü yabancı havayolları taşıyordu. 1998 yılında Türkiye'ye havayolu ile 21.5 milyon insan geldi. Bunların yüzde 44'ünü yabancı havayolları, yüzde 21'ini THY, kalan yüzde 35'ini, yani 7.5 milyonunu özel havayolları taşıdı.
Özel havayolu işletmelerimizin geçen yıl 61 uçağı, 11.932 koltuğu vardı. Kriz nedeniyle şimdilerde uçak sayısı 50'ye, koltuk sayısı 10.752'ye düştü.
Yabancı turist gelmiyor ise gelmesin, yurt dışındaki tur operatörleri batacak ise batsın, özel havayolları dağılacak ise dağılsın, oteller kapanacaksa kapansın, çalışanlar işsiz kalacak ise kalsın!.. Bu işin sonu kötü...