Reel sektör temsilcilerinin dün hükümet ile yaptıkları toplantı yararlı olmuştur. Başbakan ve hükümet üyeleri reel sektör temsilcilerinden ekonomide olup biteni öğrenmişlerdir. Ama işte o kadar! Bu toplantıdan sonra hükümetin yapacağı bir şey yoktur. Piyasanın açılması mümkün değildir. Tersine piyasa daha da bozulacaktır. Çünkü:
(1) Uygulanan istikrar programının hedefi enflasyonu aşağıya çekmektir. Bunun için döviz fiyatı kazığa bağlanmıştır. Bunun için Merkez Bankası'nın piyasaya para çıkarma yetkisi elinden alınmıştır.
(2) Uygulanan istikrar programının hedefi, para miktarını sınırlayarak piyasayı daraltmaktır. Piyasanın daralması ile iş bitmeyecektir. Daralan piyasa şartlarından etkilen güçsüz sanayi kuruluşları, ticarethaneler, ihracatçılar, bankalar batacak, sadece güçlüler ayakta kalabilecektir. Bu ayıklanma sayesinde enflasyon düştüğünde, verimli çalışabilen firmalar ve bankalar yeni bir ekonomik yapı oluşturacaktır.
İstikrar programından vazgeçilmeden ve de IMF ile ipler koparılmadan reel sektörün şikayetleri önlemez.
(1) Piyasanın açılması, piyasaya para sürülmesine bağlıdır. IMF mektupları yırtılmadan, piyasaya para sürülemez. (Yeni ek mektup ile hükümet, piyasaya sürülen parayı daha da kısmayı kabullendi.)
(2) İhracatın kıpırdaması, döviz kurunun ayarlanmasına (devalüasyona) bağlıdır. IMF ile yapılan anlaşmaya göre döviz kurunda değişiklik yapılamaz.
(3) Enflasyonun düşürülmesi ile ilgili tedbirlerin uygulanmasında rahatlık sağlamak için, süre uzatılamaz... Tam tersine hedef alınan üç yıllık süre bile uzundur. Süre uzadıkça uygulamadan etkilenenlerin ıstırabı artar, şikayeti artar, gürültü artar... Uygulamaya direnç artar.
Özet ile:
(1) Ya bu istikrar tedbirleri bütünü ile uygulanacak,
(2) Ya da reel sektör şikayet ediyor, piyasa "geberik" diye, bu işten vazgeçilecek. İkisinin ortasında bir başka yol yoktur.
Eğer uygulama devam edecek ise,
(1) Piyasa bugünkünden daha da kötü duruma gelecektir.
(2) Piyasa daha da kötü duruma gelecektir ki, zayıf sanayi kuruluşları, ticarethaneler, ihracatçılar, bankalar piyasadan çekilsin. Tasfiye olsun. Verimsiz işletmelerdeki kaynak, verimli olanlara yönelsin. Enflasyon "bebesi", "sağlıksız ve de asalak" firmalar yok olsun. Bunlar olurken, çok ailenin evine "ateş" düşecek. Çok kimse işsiz kalacak. Çok kimse varını, yoğunu kaybedecek. Çok kimse ağlayacak.
Dün sabah saatlerinde hükümetin reel sektör ile toplantısı başlamadan önce "Açık Radyo"da Şerif Erol ile yaptığı söyleşide iktisatçı Hasan Ersel, hükümetin durumunu anlatmak için bir hikaye nakletti. İkinci Dünya Savaşı'nın en kritik günlerinde Churchil on bin kişilik bir asker grubunu, özel bir göreve gönderirken yanındakilere demiş ki... "Biliyorum, bu on bin askerden ancak on veya on ikisi sağ kalabilecek... Ama karar vermek zorundayım... Ya vatanı düşüneceğim, ya da milleti... Vatanı kurtaracak isek, millet gidecek... Milleti düşünürsek, vatan gidecek..."
İşte o biçim sayın okuyucularım... Hükümet karar vermek zorunda... Enflasyonu indirmek için bu program uygulanacak ise millet ağlayacak... Millet epey "telefat" verecek!.. Bu işin "raconu" budur. Bugün uygulanan IMF programının modeli budur. Bunları halka anlatamazsanız, halk yanlış bekleyişlere girer. Olanı biteni tam olarak anlayamaz.