Diyelim ki, IMF ve de ABD hükümeti "Bu Kemal Derviş yiğit bir derviş... Kıymayalım bu dervişe... İstediğini verelim" dedi. Kemal Derviş paraları aldı geldi. N’olacak bu paralar?
Bir ülke, başka ülkeden, finans kurumundan, bankadan değişik nedenlerle para ister.
- Döviz trafiğinde bir tıkanma oldu. Bulunacak döviz kredisi bu tıkanmayı açar. Trafik normale döner. Döviz borcu ödenir.
- Ülke daha hızlı kalkınmak istemektedir. Daha fazla yatırım yapmak, daha çok insana iş kapısı açmak, üretim gerçekleştirmek istemektedir. Kendi kaynakları buna yetersizdir. Döviz kredisi kullanır. Artan üretim ve artan gelir ile de döviz borcunu geri öder.
Halbuki biz şu günlerde ne için el kapısında para dileniyoruz?
- Enflasyon patladı. Faizler tırmandı. Kamu açığı büyüdü. Hazine’nin iç borçlanmayı sürdürme gücü kalmadı. Türk parasına ihtiyaç var. Döviz gelir ise Türk parasına çevireceğiz. Mart sonundaki tahvil - bono borçlarının ana paralarını ve faizlerini ödeyeceğiz. Maaşları ödeyeceğiz. Ankara’daki Büyük Türk Büyükleri’nin yepyeni kocaman Mercedes’lerinin benzin faturasını ödeyeceğiz. Lojmanlarının kiralarını ödeyeceğiz.
- Sonracığıma efendim... Ankara’daki Büyük Türk Büyükleri’nin hortumlattığı devlet bankalarının durumu bozuk. Gelen dövizleri TL’ye çevirip bu bankalardan sağa sola dağıtılan kredilerin açıklarını kapatacağız.
- Ve de efendim... Daha önceleri faiz cazibesine kapılarak Hazine bonosu satın almak için yurtdışına döviz ile borçlanan, devalüasyon şamarını yiyince perişan duruma düşen özel bankaları kurtaracağız.
- Pardon... Az daha unutuluyordu... Eğer yeterli miktarda döviz gönderirlerse kalan dövizi de TL’ye çevirip, önümüzdeki ayların maaşını öderiz... Belki maaşlara ve ücretlere de bir miktar zam yaparız...
Sayın okuyucularım görüleceği gibi "tabloda halk yok"... İş, aş yok. Okul, hastane, sosyal güvenlik yok. Yarınlara ümit yok.
Her "tükenişöte Ankara hükümeti, dışarıdan para kapmak için bir "yazılı gerekçe" hazırlıyor. Bu "yazılı para kapma gerekçesi"ne "istikrar programı" adını veriyor.17. "para kapma gerekçesi"ni yazıp imzaladıktan 14 ay sonra tekrar "sıfırı tüketen" Ankara hükümeti, aynı kadro ile yeni bir "yazılı para kapma gerekçesi" hazırlama arayışında. Bu defaki farklı olsun diyerek "şair ve de balıkçı" başbakanımız ismini "Ulusal Program" koydu. "Ulusal Program"ın başlığı konuldu ama içi boş. İçi, para vereceklerin isteğine göre doldurulacak.
Sayın okuyucularım, "kötümser olmayalım" ama... "...Adım Hıdır, yapacağım budur!.." diyerek Türkiye’yi bugünkü duruma getirenler, daha önce göstermedikleri hangi marifetleriyle çıkmazdan kurtaracak?
Öncekini beceremedik... Bi daha...diyerek aldıkları borçları, yedikleri paraları sonunda "saf ve bakir Türk halkı" ödüyor. Her paket halkı daha fakir duruma düşürüyor.
Sayın okuyucularım... Günümüzde her derde çare bulunuyor... Ölümden başka!.. Derdimiz geçici dert değil, yapısal derttir. Aspirin ile tedavi edilemez. Yapısal dert uzun vadeli kalkınma stratejisi çerçevesinde planlama ile çözülür. Ancak bu programlar başarılı sonuç verebilir. Bizim bu konuda deneyimimiz de kadromuz da var. Bunu yapabiliriz... (Merak edenlere demokratik düzende, serbest piyasa ekonomisine dayalı ekonomik ve sosyal - dikkat buyurunuz ekonomik ve sosyal - planlamanın nasıl yapılacağını önümüzdeki günlerde özetleyeceğim.)