Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Çok kimse sanır ki ABD'de her şey serbest olduğu için faizler de serbest... İsteyen istediği faizi uygular... ABD'de her şey serbest ama, belli kaideler çerçevesinde (buna "regülasyon" diyorlar) serbest... Temel faiz oranının göstergesini Federal Para Otoritesi belirliyor. Faiz oranları bu gösterge çevresinde oluşuyor.
Bir banka mevduata yüzde 4.30 faiz veriyor ise, bir başkası yüzde 4.20, bir başkası yüzde 4.40 faiz veriyor. Ama bir başka banka çıkıp da mevduat faizini yüzde 10.0 olarak ilan edemiyor. "ABD'de faiz serbest değil mi? Serbest piyasa ekonomisi yok mu? Ederse eder..." diyeceksiniz... Bakınız böyle bir şey yapmaya kalkan bankanın başına neler geliyor? Federal otorite bankanın tepe yöneticisini hemen davet ediyor...
"- Geliniz, anlatınız bakalım... Diğer bankalar mevduata yüzde 4.20, yüzde 4.40 faiz verirken siz ne gibi bir karlı iş yapıyorsunuz ki yüzde 10.0 faiz ödeyebiliyorsunuz? Ya öbür bankalar halkı düşük faiz ödeyerek kazıklıyor ya da siz yüksek faiz ile para toplayıp, batacaksınız..." diyor.
ABD'den Türkiye'ye atlayalım... Türkiye'de özel sektörün önde gelen bankaları mevduata yüzde 70 faiz öderken, kamu bankaları yüzde 95 ve bazı küçük bankalar yüzde 110 faiz ödeyebiliyor.
Kimse de bu çarpıklığın nasıl oluştuğunu sormuyor. Ya düşük faiz ödeyen bankalar halkı kazıklıyor ya da yüksek faiz ödeyen bankalar büyük riske giriyor.
Bu nasıl oluyor?
- Kamu bankaları, hükümetlerin sırtlarına yükledikleri işlere para bulmakta zorlanınca, açık bir şekilde veya tezgah altı ödemelerle piyasadaki normal faizinin üzerinde faiz ile para toplamaya başlıyor.
Yıl sonunda açıklarını "görev zararı olarak" hükümetlerden talep ediyor. Görev zararının ne kadarının esnafa, köylüye, ihracatçıya verilen krediden kaynaklandığını, ne kadarının yüksek faiz ile toplanan paranın maliyetinden oluştuğunu kimse sormuyor.
- Mali durumu sarsıntıda olan, para sıkıntısı çeken bazı küçük bankalar, para arayışında, fiyatına bakmadan piyasaya saldırıyor. Nasıl olsa sonunda batacaklarını düşünerek hesapsız faiz veriyor.
Her iki durumda da yüksek faizin faturası, dönüp dolanıp, halkın cebinden çıkıyor. Bankaların yüksek faiz nedeniyle karşılaştıkları zararı halk ödüyor.
Ama daha önemli bir şey var. Bu bankaların "çılgınlıkları", ülkenin faiz sistemini sarsıyor. Faizlerin normal çizginin üzerine çıkmasına ve orada kalmasına neden oluyor.
Bu uygulama para - banka ve faiz düzeninde "haksız rekabet"e yol açıyor. Faturayı devlete ve sonunda halka ödetmeye niyetli olanlar, malı götürüyor.
Rekabet Kurulu Başkanı Tamer Müftüoğlu'nun Levent Akbay'a açıklamaları Dünya'da yayımlandı. Tamer Müftüoğlu, Hazine'nin bono ihalelerindeki faiz oluşumunda tam rekabet şartlarının sağlanmasına dönük düzenlemelerden söz ediyor.
Hazine ihalelerinde faizin serbestçe oluşumunu sağlama konusuna ilgi duyan Rekabet Kurulu herhalde, bankaların mevduata ödedikleri faizin oluşumunda da faizin tırmanmasına yol açan haksız rekabeti önleyici çalışmalara başlayacaktır.