Kürt açılımı/ Doğu açılımı/Demokratik açılım tartışmaları başlayalı beri, özel sektörün bu “açılım”a nasıl katkıda bulunacağı da soruşturulmaya başlandı.
Rahmetli Sakıp Sabancı, 1995 yılı kasım ayında yazdığı “Doğu Anadolu (Ekonomik ve Sosyal Kalkınma Politikaları) Raporu” başlığını taşıyan 104 sayfalık kitabında, özel sektörün Doğu Anadolu’da terörün ve göçün önlenmesine nasıl katkıda bulunabileceği konusunda görüş ve önerilerini sıralamıştı.
Sakıp Sabancı bu kitabında diyor ki, “Özel sektör Doğu Anadolu’ya yatırım yapsın. Devlet Doğu Anadolu’da fabrika kursun. Böylece hem terör önlenir, hem göç durur. Bu çok sık tekrarlanan bir görüş. O kadar çok tekrarlanır oldu ki, hepimiz inanmaya başladık. Doğu Anadolu’ya yatırım yapılırsa, terör de göç de durur.
İç ve dış bilgileri bir araya getirince ortaya çıkan bir gerçek var: Terör sorununu çözebilmek için, olanı biteni daha iyi anlamaya mecburuz. Terör sorunu sadece Türkiye’nin başına gelmiş bir sorun değil. Başka ülkeler de benzer sorunlarla karşılaştı. Bu sorunu sadece fabrika kurmakla çözmek mümkün değil.”
Sadece yatırım işe yaramaz
Sakıp Sabancı kitabının girişinde yer alan bu açıklamadan sonra, özel sektörün Doğu Anadolu’da daha fazla yatırım yapmasının yolunu açacak politikalar oluşturulurken, dikkate alınması gereken konuları sıralıyor. Diyor ki,
1. Doğu Anadolu’da yaşayan insanları üretime yöneltecek, gelirlerini artıracak, yaşam düzeylerini yükseltecek, eğitim, sağlık, konut ihtiyaçlarını karşılayacak, insanları topraklarına-bölgelerine bağlayacak politikaların bir bütünlük içinde düşünülmesi, geliştirilmesi zorunludur.
2. Konuyu, “Sakıp Sabancı, Vehbi Koç, Nejat Eczacıbaşı gibi önde gelen işadamları ve sermaye grupları Doğu’ya gitsin, birer fabrika yapsın. Devlet de satılacak KİT’lerden üçünü beşini Doğu’ya taşısın, olur biter” basitliği içinde görmemek gerekir.
3. Önemli olan, bölgede kendi ayakları üzerinde durabilecek, yaşayacak, bölge halkına devamlı iş ve aş getirecek sistemi bütünüyle kurabilmektir.
Bunun yolu ise, bölge insanını üretmeye yöneltecek, bölge üretimini artıracak tedbirleri almaktır.
4. Tabii ki, yeni bir sistem getirmede kamunun rolü önemlidir.
Fakat özel sektör ağırlıklı, özel sektörde önde gelen kuruluşların katkılarıyla oluşturulacak politikalar bütünlüğü içinde uygulanabilecek bir sistemi kurmak ve işletmek zorunluluğu vardır.
5. Sınırlı imkânları her alana aynı ölçüde dağıtmak veya plansız programsız harcamak bir yarar sağlayamaz. Her şeyi teşvik etmek, hiçbir şeyi teşvik etmemek demektir. Bu nedenle, işe belli cazibe merkezleri yaratarak başlamak zorunluluğu vardır.
Sorunlar farklı
6. Doğu Anadolu’nun genelde tek bir sorunu varmış gibi görünse de, her bölgenin, her yerleşim biriminin özelliğine dayalı farklı sorunlar mevcuttur.
Tek bir reçeteyle sorunlar çözülemez. Bu nedenle, bölge içinde de küçük yerleşim birimlerinin özelliği dikkate alınmalıdır.
7. İstanbul’dan Doğu’ya, müteşebbis, yönetici, işçi taşıyarak Doğu’da üretim yapılamaz. Doğu kalkındırılamaz.
Doğu’da üretimi, orada oturanların yapacağı, Doğu’yu bölge insanının kalkındıracağı sistem geliştirilmelidir.
8. Böyle bir sistemin işlemesiyle, öncelikle Doğu’dan Batı’ya göçün ve servet transferinin yavaşlaması, daha sonraki aşamada, kaçan insan ve sermayenin Doğu’ya dönüşü mümkün olabilir.
Bunlar Rahmetli Sakıp Sabancı’nın 15 yıl öncenin şartlarına bakarak kâğıda döktüğü görüşler. Ama görülüyor ki, aradan geçen uzun süreye rağmen görüş önerileri ve değerlendirmeler güncelliğini koruyor.