Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye Sanayi Strateji Belgesi (2011-2014) başlığı ile Sanayi ve Ticaret Bakanlığı tarafından hazırlanan bir çalışma dün kamuoyuna açıklandı.
Çalışmanın amacı, “Türk sanayinin rekabet edebilirliğinin ve verimliliğinin yükseltilmesi, ihracata dönük yüksek katma değerli ve ileri teknolojiye dayalı üretimin gerçekleştirilmesi” olarak belirlenmiş.
Bu arada “işgücünün nitelikli olmasının, sanayinin çevreye duyarlılığının” önemine de değiniliyor.
- Orta ve yüksek teknolojili sektörlerin üretim ve ihracat içindeki payının artırılması.
- Düşük teknolojili sektörlerde ise katma değeri yüksek ürünlere geçişin sağlanması, strateji belgesinin hedefini teşkil ediyor.
Bizim, 27.6.2000 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu’nun 119’uncu bileşiminde onaylanan (Karar No:697) 2001-2023 yıllarını kapsayan Uzun Vadeli bir Gelişme Stratejimiz daha var.

TBMM’den geçmiş stratejimiz var
Bu strateji sadece sanayi sektörü için değil, ekonominin bütünü için hazırlanan bir stratejidir.
Ve de bu stratejide, (1) Yapısal değişimlerin gerçekleştirilmesi ile 2023 yılına kadar her yıl yıllık ortalama yüzde 7 oranında büyümenin gerçekleştirilmesi, (2) Sanayiin GSYH (milli gelir) içindeki payının yüzde 30’a çıkarılması (şimdilerde yüzde 23 dolayında), (3) Toplam yatırım harcamalarının 2023 yılında GSYH’nin (milli gelirin) yüzde 27’si oranına yükseltilmesi (şimdilerde yüzde 19 oranında) hedef alınmıştır.
Bu ön anlatımdan sonra gelelim “Sanayi Stratejisi”nin önemine.
Sanayi stratejisi, ülkenin kalkınma stratejisinin bir bölümünü oluşturur. Sanayi stratejisi tek başına belirlenemez, uygulanamaz. Eğitim, bilim politikaları, sosyal politikalar, gelir dağılımı, vergi sistemi, altyapı yatırımları, ülkenin finans yapısı, döviz kuru politikası sanayileşmenin kaderini belirler.
Eğer iktidarlar ucuz döviz politikasını benimsediklerini ilan eder ve bu politikayı sürdürürse, yerli veya yabancı yatırımcı imalat sanayinde katma değeri yüksek, ileri teknolojiye dayalı üretime yönelemez.
Özel sektörde yatırım yapan, üretim yapan her girişimci ileri teknolojiye dayalı üretim yapmayı, katma değeri yüksek ürünlere yönelmeyi hedefler. Bunun bugüne kadar neden gerçekleşemediği konusunda doğru bir tespit yapılmadan hazırlanacak sanayi stratejisi hedefe ulaşamaz.

Envanteri yok strateji hazırlıyoruz
Sanayinin envanteri yok. Envanteri olmayan bir sanayiye hedefler verilemez. Önce sanayi yapımızın envanterini çıkarmak zorundayız. Ne kadar makinemiz var? Bunların teknoloji imkânları nedir? İşe yaramaz makineler mi, yoksa ileri teknolojide üretim yapabilecekleri halde biz bunları kullanmayı mı beceremiyoruz? Hangi sektörlerde fazla kapasite var? Hangi sektörlerde gelişme potansiyeli var?
Biz nasıl bir sanayi yapısı istiyoruz?
Hurda demir çeliği ithal ederek, olmayan ve pahalı enerji ile eriterek, yuvarlak demir haline getirmeyi ve bunu yaparken çevreyi kirletmeyi sanayi olarak bellemeye devam mı edeceğiz?
Yoksa bilgisayar donanımlı makine imalat sanayinde büyümeyi mi hedef alacağız?
Yandaki haberde Devlet Planlama Teşkilatı’nın 2011 programında yer alan bir tablo var. Türk sanayinin bugün toplam üretiminin sadece yüzde 3.7’si yüksek teknolojiye dayalı. Toplam ihracat içinde yüksek teknolojiye dayalı ürünün payı yüzde 3.5 oranında.
Özetle: Sanayi için bir stratejiye ihtiyaç olduğunun hükümet tarafından fark edilmesi, bunun için çalışma başlatılması önemlidir. Ama tek başına sanayi stratejisi ile sonuç alınamaz. Sanayi stratejisinin, Devlet Planlama Teşkilatı tarafından hazırlanacak uzun vadeli Kalkınma Stratejisi içinde yer alması zorunludur.