Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Kırklareli’den Tekirdağ’a karayolundan giderken dümdüz ovada, yolun sağında kocaman beton bir tesis dikkatimizi çekti. "Bu Akın Tekstil. 40 bin metrekare (40 dönüm) kapalı alanı var. 1.750 işçi çalıştırıyor" dediler. Akın Tekstil firmasını kağıt üzerinde tanıyorduk ama, bu kadar büyük bir tesis olduğunu görmesek bilemezdik...
Biraz ötede benzer büyüklükte, belki daha büyük başka tesisler gördük. "O Kırklareli Cam, bu Trakya Cam, şu Edip İplik, o Eczacıbaşı İlaç, bu Şahinler..." Anlatıyorlar, "Bunların her biri 35 - 40 bin metrekare kapalı alan sahip, her biri 50 - 100 milyon dolar yatırım ile gerçekleştirilen, her biri bin, iki bin işçi çalıştıran tesisler..."
Alacağım cevabın olumsuz olabileceğinden çekinerek sordum: "Acaba bunlar çalışıyor mu?" "Evet" dediler. "Bazıları işçi sayısını azalttı ama, hepsi çalışıyor..."
Bunlar çalışıyor mu diyerek sormamın nedeni vardı. Edirne’de iki büyük tesisin kapısına kilit vurulmasına üzülmüştük. Bir zamanlar tekstil sanayiinin sembolü olan Bezmen ailesinin Mensucat Santral tesislerini, Park Tekstil olarak işletmeye çalışanlar ile, Kemal Ilıcak’ın hisse senetlerini yurtdışındaki işçilere satarak kurduğu Meriç Tekstil tesislerini yaşatmaya çalışanlar, ekonomideki dalgalanmalar karşısında "pes edip", tesislerdeki işçilerin tamamını çıkarmış, tesislerin kapısına kilit vurmuşlardı.
Çerkezköy Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı Ömer Kılıç, "Çerkezköy, Çorlu ve Muratlı’da yaklaşık 700 büyük fabrika var. Şimdilerde valinin resmi kaydına göre bunların 30’u, bizim kendi tespitlerimize göre 140’ı kapanmış durumda" diyor.
Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Başkanı Sezzi Kumyal, 640 sanayi tesisinin dörtte birinin kapısına kilit vurulduğunu, kalanların işçi çıkararak üretimi sürdürdüklerini anlatıyor.
Yatırım bizde mutluluğun anahtarı olarak kabul edilir oldu. Yerli müteşebbis yatırım yapsın... Yabancı müteşebbis gelsin yatırım yapsın... istiyoruz. Ve de inanıyoruz ki, ne kadar çok yatırım yapılır ise, işler o kadar iyiye gidecek...
İyi de... Acaba biz daha önce yapılan yatırımları iyi değerlendirebiliyor muyuz? Üretim yetersizliği, yatırımdaki eksiklikten mi kaynaklanıyor? Yeni yatırım yapılınca üretim hemen artacak mı?
Kapısına kilit vurulan veya eksik kapasite ile çalışan çok sayıda yatırım var. Biz bunları envanterini, büyüklüğünü, değerini bilmiyoruz.
Altyapısı tamam, binası tamam. Binanın içine en yeni makineler konulmuş. Çıkan ürün dünya pazarında rekabet edebilecek kalitede... Ama yatırımların bir kısmı tam kapasite çalışamıyor. Bir kısmı hiç mi hiç çalışamıyor.
Ve de biz yeni yatırımlarla üretim artışından söz ediyoruz, yeni yatırımların bizi kurtaracağını hayal ediyoruz.
Dört yıllık, beş yıllık uğraş sonunda ve 100 milyon dolarlık harcama ile ortaya çıkarılan bir sanayi tesis, düne kadar 4 bin kişiye iş imkanı sağlayarak tam kapasite çalışırken, bugün acaba neden işçi sayısını 700’e indiriyor. Neden beşte bir kapasite ile çalışıyor? Veya neden bu tesisin kapısına kilit vuruluyor?
"Boş ver... Bugün kapanır... Üç beş yıl kapalı kalır... Sonra gene üretime geçer" diyemezsiniz... Kapanan bir sanayi tesisinin tekrar üretime geçmesi, duran makinenin tekrar işlemesi mümkün değil... Kapanan, kapanır gider...
Kapanan tesislere kimlerin sahip çıkacağını, tesislerin kapanmaması için neler yapmak gerekeceğini düşünen, tartışan yok. Hükümetin konuya ilgisi, valiler aracılığı ile ayda bir "ölüm tespit raporu" alıp, dosyalamaktan ibaret.