Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



2001 yılında milli gelirimiz, 148 milyar dolara düşmüştü. Bunu nüfusa bölünce, kişi başı milli gelirimiz 2 bin 160 dolar olduğu ortaya çıkıyordu. Bu rakam uluslararası karşılaştırmalarda çok düşük bir rakam. Aslında karşılaştırmalarda bu rakam kullanılmıyor da, satın alma gücü paritesine göre hesaplanan milli gelir ve kişi başı gelir rakamları kullanılıyor.
Satın alma gücü paritesine göre, 2001 yılında Türkiye’nin milli geliri 408 milyar dolar. Kişi başı geliri de 6.012 dolardır.
Bazı kimseler, bu kişi başı 6.012 dolarlık gelir rakamının kayıt dışı ekonomi dikkate alınarak hesaplanan bir rakam olarak kabul ederler. Bunun kayıt dışılıkla ilgisi, ilişkisi yok.

1 doların alabileceği her ülkede farklı farklıdır
1 doların satın alma gücü, ülkelere göre farklılık gösterir. 1 dolar her ülkede aynı büyüklükte mal ve hizmeti satın almaz. Bir ülkede 1 dolar ile zengin bir yemek yiyebilirsiniz. Bir başka ülkede 1 dolar ile gazoz bile içemezsiniz.
Uluslararası karşılaştırmalarda sağlıklı karşılaştırmaya imkan vermek için, farklı para birimlerinin satın alma gücünü eşitleyen ve gerçek fiyat ve hacim karşılaştırmasına imkan sağlayan bir yol aranmış ve bunun sonunda da satın alma gücü paritesi denilen şey bulunmuştur.
Milli gelir uzmanlarından, Erdoğan Özötün’ün anlatımıyla, satın alma gücü paritesi belirli mal ve hizmet miktarlarının değişik ülkelerde satın alınması için gereken ulusal para tutarlarının birbirine oranı demektir.
Basitleştirerek anlatayım. Bir kişinin yaşamını sürdürebilmesi için, belli harcamalar yapması lazım. Örneğin, 50 metrekarelik bir evin kirası, on şişe süt, 20 ekmek, 5 paket sigara, 2 kilo peynir, 3 kilo et, gibi. Bu zorunlu harcama kalemleri için, ABD piyasası esas alınarak 1000 dolarlık bir alışveriş sepeti düzenleniyor.
Daha sonra Türkiye’ye geliniyor. O sepetteki mal ve hizmetler için, Türkiye’de Türk parasıyla ne kadar harcama yapılacağı hesaplanıyor. ABD’de 1000 dolar harcama gerektiren sepeti doldurmak için, 2001 yılında Türkiye’de 439.831.000 Türk lirası harcama yetiyor.
2001 yılında 1 ABD dolarının karşılığı, ortalama 1.125.149 liraydı. Amerikalının 1000 dolara doldurduğu sepeti, Türkiye’de yaşayan insan da 1000 dolar harcama ile doldurabilseydi, 1000 doların resmi kur karşılığı olarak cebinden 1.125.149.000 Türk lirası çıkacaktı. Halbuki, Türk lirası harcama ile 1000 dolarlık sepet, 439.831.000 Türk lirası harcamayla doldurulabildi.
O halde, Türkiye’de bir mal ve hizmet satın alınırken, 1000 ABD dolarının karşılığı resmi kur olan 1.125.149.000 Türk lirası harcama gerektirmiyor. 439.831.000 Türk lirası yetiyor. Türk lirasının satın alma gücü, Türkiye içinde demek ki, daha yüksek.
İşte bu hesaptan yola çıkarak Türk parasının ABD doları karşısındaki satın alma gücünün hesaplaması yapılıyor. 2001 yılında Türkiye’de kişi başı milli gelir Türk lirası olarak 2.644.618.188 Türk lirasıdır. Madem ki, bir kişi 439.831.000 Türk lirası harcama ile 1000 dolarlık mal ve hizmet satın alabiliyor, bölelim bu iki rakamı birbirine 6.012 rakamı çıkar. Demek ki, Türk lirası olarak hesaplanan milli gelire göre, Türk parasının satın alma gücü karşılığı dikkate alındığında kişi başı gelirimiz, 6.012 ABD doları karşıtı bir değerdir.
Bu hesabı neye göre yapıyoruz? 1000 ABD dolarının Amerika’daki satın alma gücüne göre yapıyoruz. Türkiye için yapılan bu hesaplamayı, başka ülkelerde gene ABD dolarına ve 1000 doların ABD’deki satın alma gücüne göre yapıyorlar, böyle yapınca ülkeler arasında satın alma gücüne göre gelirlerin daha gerçekçi biçimde karşılaştırılması şansı ortaya çıkıyor.

6 bin dolarlık satın alma gücü Avrupa ülkeleri için düşük
Zengin ülkelerde satın alma gücü paritesine göre, hesaplanan kişi başı milli gelir genelde nominal milli gelirin altında oluyor. Örneğin, Japonya, İsveç, İsviçre, İngiltere gibi ülkelerde fiyatların yüksekliği nedeniyle o ülkede yaşayanlar ABD’de bir sepeti doldurmak için ödenen paradan daha fazla para ödemek zorunda kalıyorlar.
Türkiye’nin satın alma gücü paritesine göre, kişi başı milli geliri 6 bin dolar iken, satın alma gücü paritesine göre milli gelir, Avrupa ülkelerinde bu rakamın 4 katı dolayında geziniyor.

Kişi başına gelir karşılaştırmalarında çok kere nominal kişi başı gelir ile satın alma gücü paritesine göre hesaplanmış kişi başı milli gelir rakamları birbirine karıştırılmakta, böylece yanlış sonuçlar ortaya çıkmaktadır. Bu karışıklığı önlemek için OECD teşkilatı 30 OECD ülkesinin kişi başı gelir ortalamasını 100 kabul ederek değişik ülkelerin kişi başı gelir değerlerini belirlemektedir. OECD’nin 1999 yılı değerlerine göre, Türkiye’nin nominal kişi başı gelir değeri 12’dir. Fakat satın alma gücü paritesine göre kişi başı gelir değeri 26’ya yükselmektedir. Satın alma gücü paritesine göre, Türkiye’nin kişi başı gelir değeri olan bu 26 rakamı Avrupa ülkelerinde en düşük değerlerden biridir. Türkiye’den daha fakir ülke olarak sadece 16 değer ile Ukrayna ve 24 değer ile Romanya görülmektedir. Rusya da Türkiye benzeri 26 değer rakamındadır.

Türk insanı sadece nominal kişi başına gelir bakımından değil satın alma gücü paritesine göre kişi başı gelir bakımından da Avrupa’nın en fakirlerinden biri ama Türkiye’de yaşam ucuz. Satın alma gücü dikkate alınarak her ülkenin fiyat düzeyini gösteren sıralamalar yapılıyor. ‘Satın alma gücü paritesi / Döviz kuru’ hesabına ve de ABD’deki fiyat düzeyinin 100 olduğu kabulüne göre, Türkiye’deki fiyat düzeyi 2001 yılında 39’dur.