ŞU günlerde Türkiye'de ekonomi denilince akla gelenler; bono faizi, repo faizi, banka faizi, dolar fiyatı, mark fiyatı, altın fiyatı ile borsanın durumu... Arada bir de enflasyondan söz ediliyor. İşte o kadar...
IMF denilen kuruluş ile bir anlaşmaya varılıp, üç - beş milyar dolar para alınır, Hazine de biraz dış kredi bulur ise "sen sağ, ben selamet!.."
Geliniz görünüz ki, "kazın ayağı hiç de öyle değil..."
Önceki hükümetler ve politikacılar "dünya kadar" sorunu çözmeye teşebbüs bile etmeden "halının altına süpürdü..." Halının altı "sorun ile doldu..." Nasıl ki tembel kişi, tozu toprağı doğru dürüst temizleyip, sokağa atacak yerde, halının altına süpürür, gözden kaybetmekle, temizliği tamamladığını sanır ise, işte o biçim... Bizim hükümetler ve politikacılar da sorunları unutturmakla, ülkenin sorunlardan kurtulduğu görünümünü vermekte başarılılar.
Sayın okuyucularım, seçim öncesi hatırlatmakta yarar var... Türkiye'nin sorunu hangi partinin, hangi adayın seçimi kazanacağı değil, seçimi kazanacak partinin ve adayların, Türkiye'nin sorunlarının bilincinde olması, bu sorunları çözecek güçte olması.
Bakınız unuttuğumuz, bize unutturulmaya çalışılan sorunların listesi ne kadar kabarık:
- Türkiye'de uzun süredir kamu kesimi yatırımlarında duraklama, gerileme vardı. İki yıldır kamu yatırımları hemen hemen durdu. Türkiye gibi toprağı büyük, nüfusu kalabalık bir ülkede kamu yatırımları durursa, ülkenin "altyapısı" çöker. Ülkenin ekonomik ve sosyal gelişmesine fren gelir. Altyapı gelişmeden, büyümeden, üstyapı gelişemez. Büyüyemez.
Kamu yatırımı denilince KİT yatırımı, fabrika akla gelmesin. Kamu yatırımı, limandır, köprüdür, yoldur, enerjidir, barajdır, okuldur, hastanedir, karakoldur, çeşmedir.
Kamu yatırımı hem hizmet demektir, hem iş demektir. Müteahhide iştir. İşçiye, nakliyeciye, otelciye, lokantacıya, tamirciye iştir.
- Geçen yılın ortalarından bu yana özel sektör yatırımları durdu. Özel sektör ciddi projeleri rafa kaldırdı. Özel sektör yatırım yapmaz ise ülkenin üretim kapasitesi gelişmez. Üretim olmayınca milli gelir artmaz, milli gelir artmayınca refah artışı olmaz. Ülke fakirlikten kurtulamaz.
- İnşaat sektöründe duraklama var. Arsa, ev satılmıyor. İnşaat sektörü ülkenin lokomotifidir. İnşaat sektöründeki duraklama hem üretimi hem istihdamı olumsuz etkiler.
- Otomotiv sanayii ile tekstil sanayiinde yapısal sorunlar keskinleşti. Bu iki temel sektörde ulusal çapta yeni stratejiler oluşturulup, yapısal uyum için radikal değişim sağlanamaz ise bu iki temel sektördeki sorunlar diğer sektörleri ezer.
- Türk ekonomisinin üretim kapasitesinin yarısı hala KİT'lere ait. Özelleştirme sarhoşluğu ile KİT'ler unutuldu. KİT'lerin verimli çalışabilmeleri için işletme ve yatırım finansmanı ihtiyaçları var. Eğer bakım, teknoloji yenileme, kapasite artırımı yatırımları için kaynak bulunmaz ise bu KİT'ler ekonominin başına bela olur.
- Tarım sektörü bütünüyle unutuldu. Politikacılar tarım sektöründe belli ürünlere yüksek fiyat vererek oy toplamaktan başka şey düşünmüyor. Halbuki hayvancılık yok oluyor. Türkiye tarım ürünlerinde kendine yeter olmak şansını yitiriyor. Temel ürün tütünde pazar elden gidiyor.
- Özel kuruluşların halka açılması, kamu kuruluşlarının özelleştirilmesi durdu. Borsaya yeni kağıt girişleri olmayınca borsa kurur.
- Dış politikada "kapıldım gidiyorum bahtımın rüzgarına" politikası ile Türkiye düşman cephesini genişletiyor. Düşman cephesinin genişlemesi sadece savunma giderlerinin yükünün atrması sonucu ekonomiyi "vurmuyor". "O düşman, bu da düşman, o gücendi, bu da gücendi" derken, Türkiye önemli pazarlarını teker teker kaybediyor. Devamlı pazar kaybeden Türkiye ihracatını nasıl artırır?
Bunlar halının altına süpürülen tozların irileri... Halının altında çok toz birikti. Acaba seçime giren partilerin hangileri, aday adaylarının hangileri bunun farkında?.. Ve de hangileri bunları temizleme niyeti ile seçime giriyor? Hangisi nasıl temizlik yapacağını biliyor? Hangisi temizlik yapabilecek "yüreğe ve bileğe" sahip?
Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025