2001 yılında devlet 80 katrilyon lira harcayacak. Devletin vergi geliri ile diğer gelirleri toplamı 50 katrilyon lira. Demek ki, harcamaları gelir karşılamıyor. 30 katrilyon lira açık var. Buna "bütçe açığı" deniliyor.
2001 yılında devletin 80 katrilyon liralık toplam harcamasının, 40 katrilyon liralık kısmı faiz harcaması, 40 katrilyon liralık kısmı da diğer harcamalar. Memur maaşları, askeri harcamalar, devletin Mercedes otomobil alımları, lojman masrafları vesaire gibi harcamalar.
2001 yılında devletin vergi gelir ve diğer gelirleri toplamı 50 katrilyon lira, devletin 80 katrilyon liralık toplam harcamasını karşılayamıyor ama, devletin 40 katrilyon liralık faiz harcamasını karşılıyor. Üstüne üstlük 10 katrilyon lira da, diğer harcamalar için fazlalık kalıyor.
İşte toplam gelirin faiz harcamalarını karşıladıktan sonra artan kısmına "faiz dışı gelir" deniliyor.
Bu faiz dışı gelir bütçe fazlası değil. Ortada kalmış, nereye harcanacağı bilinemeyen bir para değil... Bu faiz dışı gelir devletin "faiz dışı 40 katrilyon liralık" harcamasının sadece 10 katrilyon liralık bölümünü karşılıyor. Devlet gene de 30 katrilyon borçlanmak zorunda... Eğer bu faiz dışı gelir olmasa idi, devlet 40 katrilyon borçlanacaktı...
Faiz dışı gelirin önemi şurada: Faiz dışı gelir, devletin tüm gelirlerinin faize gitmediğini gösteriyor. Devletin faiz dışındaki geliri ile, diğer harcamaları karşılayabileceği gibi, ileride kredi borçlarını da ödeyebileceğini gösteriyor.
İşte, şimdilerde uygulanan IMF destekli kamu maliyesi politikası bu "faiz dışı fazla" senaryosuna dayanıyor. Senaryonun ana teması "devlet bütçesi faiz dışı fazla verecek ve de bu fazlalık her yıl artacak" şeklinde.
- Devlet bütçesinin "faiz dışı fazla vermesi" borç stokunun döndürülebileceğini ortaya koyuyor. Borçluların faiz ve anaparadan ümit kesmelerini önlüyor. Faizin aksamadan ödeneceği, anaparanın da bir gün ödenebileceği ümidini canlı tutuyor.
- Rezil durumdaki kamu maliyesini ileriye dönük olarak düzeltmenin (yeniden yapılanmasının) altyapısını hazırlıyor. Bu senaryo çerçevesinde oynanan oyunun esası şudur:
- Vergi gelirini aynı çizgide tutacaksınız.
- Devlet harcamalarını kısacaksınız. Faiz dışı gelir böylece artacak.
Devlet harcamalarını kısmadan faiz dışı geliri artırmanın yolu, vergiyi artırmaktır. Daralan ekonomide bu yapılamaz. Ekonomiyi daha da rezil hale getirir. Vergi aynı kalır, devlet harcamaları kısılır ise, kısılan devlet harcamalarının açığını özel sektör harcamaları doldurabilir.
2002 yılı bütçe dengesi bu senaryoya uygun biçimde hazırlanmıştır. Sabit fiyatlarla (2002 yılı bütçe hedeflerinin 2001 yılı fiyatlarına dönüştürülmüş hali ile) denge şöyle kurulmuştur:
- Ekonomi yüzde 4 büyürken, devletin toplam harcamaları (toplam bütçe harcaması) yüzde 14.8 oranında küçülüyor. Devlet küçülüyor.
- Devletin faiz dışı harcamalarında yüzde 7.7 oranında kısıntı yapılıyor.
- Fakat, vergi oranlarında kısıntı yok. Tersine, vergi gelirinde (küçük de olsa) yüzde 1 oranında artış var.
- Devletin faiz dışı harcamaları yüzde 7.7 oranında azalırken, toplam gelirindeki azalma yüzde 3 oranında kalacağından faiz dışı fazla yüzde 16.5 oranında artıyor.
- Sabit fiyatlarda 2001 yılında 9.7 katrilyon lira olarak tahmin edilen faiz dışı fazlanın 2002 yılında 11.3 katrilyon liraya yükseltilmesi hedef alınıyor.
İşte "senaryonun" hikayesi...
Kamu harcaması küçülecek. Faiz dışı gelir fazlası artacak (2001 yılı sabit fiyatları ile 2002 yılı bütçe geliri ve harcamaları) katrilyon TL olarak
Açıklama: 2002 yılı bütçe gelir - gider tahmini rakamları yüzde 46 genel fiyat artışı varsayımı ile 2001 yılı fiyatlarına dönüştürülerek karşılaştırma yapılmıştır.