Siyasiler "papucun pahalı" olduğunu fark etti. "Sinirleri yatıştırma" arayışına girdi.
Neler yapıldı?
Her şeyden önce "siyasiler kriz suçlusunun iç ve dış düşmanlar olmadığını, suçun ve sorumluluğun kendilerinde olduğunu fark etmeye başladı.
Devlet Bahçeli, "devletin menfaatlerinin, parti dengelerinin ve kişisel inatların önünde olduğunu" gösterdi.
IMF programı ile ilgili uygulamalara karşı direncin "sembolü" haline gelen Enis Öksüz "sembolik olarak" görevden alındı.
Siyasiler piyasa temsilcileri ile bir araya gelmemekteki inatlarını kırarak bankacılar ile toplandı. Piyasa ile sorunlara ortak çözüm aradı.
Bunlar sinir yatıştırma operasyonunun altyapısı. Bu altyapı sayesinde.
Faiz fiyatı ve döviz fiyatı üzerindeki "siyasi risk primi" küçüldü. Unutmayınız faizi ve döviz fiyatını yukarı çeken ekonomik etkenler dışında "siyasi risk" baskısı idi.
Hükümet değişikliği, erken seçim, ara rejim gibi "radikal" bekleyişler (tamamen ortadan kaldırılamasa da) bir süre ertelendi.
Bütün bunlardan sonra neler oldu?
Dün sabah Ankara'da iki önemli toplantı yapıldı.
Derviş bankacıları topladı.
Başbakan ekonomiden sorumlu bakanları ve bürokratları bir araya getirdi.
Başbakan başkanlığındaki toplantının dün bir etkisi görülemedi ama Kemal Derviş başkanlığındaki bankacılar toplantısı döviz fiyatlarının gerilemesine imkan verdi.
Çünkü bu toplantıda "bankaların döviz satmasına karar verildi." Böylece Tahtakale tek döviz pazarı olmaktan çıkarıldı.
Merkez Bankası'nın desteği ile bankaların döviz satışına başlamaları olumlu bir davranıştır. Döviz fiyatının Tahtakale'de "sığ bir piyasa"da (çok az sayıdaki alıcı ve satıcı arasındaki çok küçük miktardaki satış sonucu) oluşmasına ve böylece devamlı tırmanışına karşı düşünülen bir düzenlemedir. Umulan, bu tür yaygın satış sonucu dolar fiyatının 1 milyon 400 bin liradan 1 milyon 200 binlere doğru çekilmesidir.
Tartışılan bunun hemen mi, yoksa yavaş yavaş mı yapılmasının yararlı olacağıdır.
Dün (1) Faiz fiyatının (2) Döviz fiyatının gerileme göstermesi "sinir yatıştırma" operasyonundaki başarının işareti olarak kabul ediliyor.
Ancaaak unutulmamalı ki "sinir yatıştırma" operasyonu "aspirin tedavi"dir. Ateşi alır. O kadar.
Yapılanları ve alınan sonucu "abartmamak" gerekir. Enis Öksüz gitti diyerek bu siyasiler tam kadro istikrar programının arkasına geçmeyecek. Bugüne kadar sürdürdükleri dirence son vermeyecek. Dışarıda ve içeride güven kaybeden siyasiler bir günde güven tazeleyemeyecek.
Bu hükümetin kadrolarını yenilemesi gerekiyor. Bu olmaz ise bu Meclis'in yeni kadrolarla yeni bir hükümet oluşumunu gerçekleştirmesi gerekiyor. Bunlar olmadan kalıcı "güven" oluşamayacak. O zaman da erken seçim veya "ara rejim" tartışmaları sona eremeyecek.