Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Bu para, bütçenin faiz dışı ödeneklerinin yüzde 26'sını (dörtte birini) aştı.Eskiden devletin iç ve dış borç faizlerine ayrılan para bütçe ödeneklerinin büyük bölümünü teşkil ederdi. Şimdilerde faizler geriledi. 2005 yılının ilk 9 ayında bütçeden faize giden para 35.2 milyar YTL'ye düştü. Sosyal güvenlik kurumları açıklarına giden para faize giden paranın yarısını aştı.Sosyal güvenlik kurumları açıklarına giden paranın bütçe için önemini gösteren iki rakam daha vereyim. Toplam personel harcamalarına giden para 24.2 milyar YTL. Yatırımlara giden para 5.0 milyar YTL. Diğer tüm harcamalar 21.3 milyar YTL. Ama sosyal güvenlik kurumları açıklarına giden para 18.0 milyar YTL.Bugünkü yapı ile "sosyal güvenlik kuruluşları"nın açıklarının önümüzdeki yıllarda azalması mümkün değil. Tersine devamlı artacak. Bu demektir ki, bütçeden bu kuruluşların açıklarını kapatmak için her yıl daha çok para ayrılması zorunluluğu ortaya çıkacak. Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK'nın açıklarını kapatmak için 2005 yılının ilk 9 ayında bütçeden 18.0 milyar YTL para ayrıldı. İşte bunun içindir ki, IMF devamlı olarak "Sosyal Güvenlik Reformu" konusunda baskı yapıyor. İşte bunun içindir ki TBMM'nin gündeminde uzun süredir "Sosyal Güvenlik Reformu" tasarısı ve tartışması var.Sosyal güvenlik sistemindeki bu çarpıklığı görmek, düzeltmek istemek işin kolay yanı. Ama bırakınız düzeltmeyi, düzeltmeye kalkmak bile zor.Çünkü: (1) Emekli Sandığı, Bağ-Kur ve SSK üyelerine verilmiş haklar var. Çalışanlar bu haklara güvenerek ödeme yapıyor. Emekliler, dullar ve yetimler bu haklara güvenerek yaşıyor. Reform yapıyoruz diyerek mevcut hakları çalışanların, emeklilerin, dulların ve yetimlerin elinden almak mümkün değil.(2) Kazanılmış haklara dokunmadan Sosyal Güvenlik Reformu ile değiştirilecek şartların bundan sonra işe gireceklere uygulanması demek ise, daha uzun yıllar sosyal güvenlik sistemi, açıklarının bütçe üzerindeki baskısını sürdürmeyi sineye çekmek demek. IMF bastırıyor Sosyal Güvenlik Reformu gündeme geldiğinde, hükümetin konuya yaklaşımında hareket noktası da önem taşıyor. Açıkları kapatmak için alınacak tedbirler, kazanılmış hakların geri alınmasına aşağıdan mı başlanacaktır, yoksa yukarıdan mı?Aşağıdan başlamak demek, önce emeklilerin, dulların, yetimlerin kazanılmış haklarını kısıtlamak demektir.Yukarıdan başlamak demek, önce Emekli Sandığı içinde asker - sivil eşitsizliğini, SSK içindeki eşitsizliği, en sonra da Emekli Sandığı üyeleri ile SSK üyeleri arasındaki eşitsizliği yok ederek, Emekli Sandığı, SSK ve Bağ-Kur üyelerinin tek tip bir sistem içinde eşit şartlarla işlem görmelerini sağlamak demektir.Görülüyor ki, Sosyal Güvenlik Reformu'nu yapmak, hem de bir an önce yapmak gerekli. Ama yapmak çok zor. Değişim kolay değil guras@milliyet.com.tr