Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Asansöre girdim. Nereye gideceğimi bilemeden 6'ncı katın düğmesine bastım. Asansörden çıktım. Karşımda camlı bir kapı. Kapının ardında koskocaman bir salon. Duvarları çepeçevre yerden tavana ayna ile kaplanmış. Yerler parke. Aynanın önünde "bar" adı verilen ve balerinlerin çalışırken ayaklarını dayadıkları metal borular. Ve de salonun ortasında iki balerin. İkisinin de yaşı küçük ama, yaşı biraz daha büyük olanı öbür balerini çalıştırıyor. İkisi de gülüyor. İkisi de mesut. Yaptıkları işten zevk alıyorlar. Bir figürü deniyorlar. Olmuyor. Tekrarlıyorlar. O sırada müzik sesi insanı büyülüyor. Kapının camının ardından uzun süre iki balerini izledim. Onlar izlendiklerinin farkına varmadılar.
Bunlar geçen çarşamba öğle saatlerinde olanlar... Altıncı katına çıktığım bina, İstanbul Beyoğlu'nun Taksim'e yakın bölümündeki Aksanat "Akbank Sanat Merkezi" binası. Altıncı kattan aşağıya doğru merdivenlerle inmeye başladım. Bir alt katta müzik dinleme odasında bin beş yüz disklik klasik ve caz ağırlıklı arşivden seçtikleri müziği kulaklıkla dinleyenler vardı.
Onun altındaki baskı katında litografi ve seligrafi atölyelerinde Engin İnan, İsmail İlhan ve Caner Karavit kendi eserlerini basmaya çalışıyordu.
Yönetici Kadriye Kulin Hanım, bale stüdyosunun da baskı atölyeleri gibi çalışma yapmak isteyen tüm sanatçılara açık olduğunu, o saatte öğrencisini çalıştıran koreograf hanımın Devlet Balesi koreograflarından Sibel Kasapoğlu Hanım olduğunu söyledi. Daha sonra Sibel Kasapoğlu Hanım ile konuştum. O gün Teknik Üniversite öğrencilerinden Aytül Hasaltun'u çalıştırıyormuş. Geçen yıl 22 öğrenci ile özgün bir çalışma başlatmış. İmkanların sınırlı olması nedeniyle bu çalışmadan sadece dört kişilik bir bale, "Kucaklama Balesi" çıkmış. Geçen yıl Babilon'da sahnelenen "Kucaklama" bu yıl da tekrarlanacakmış.
Aksanat'ın sergi salonunda Gürol Sözen'in Kırkıncı Yılda Kendimle Hesaplaşmalar (12 Ekim - 10 Kasım 2000) sergisi devam ediyordu. Adalet Ağaoğlu, Gürol Sözen'in resim ve heykellerini şöyle değerlendiriyor: "Gürol Sözen resminde, onu besleyen şiiri, müziği, geçmişi, şimdisi ve geleceğiyle hayatı, doğayı, yine mavi derinlikleri, onu Sözen yapan ne varsa hepsini bir esinti pusuyla silikleştiriyor."
Cüneyt Türel, Tilbe Saran ve Köksal Engür'den oluşan Aksanat Prodüksiyon Tiyatrosu, Bodrum'dan başlayıp, Ankara, Van, Diyarbakır, Elazığ, Malatya, Şanlıurfa, Gaziantep, Kahramanmaraş, Antakya, İskenderun, Mersin ve Adana'yı kapsayan uzun Anadolu turunda olduğundan, şimdilerde çok amaçlı salonda her gün 12.30 ve 18.30'da laser diskten ücretsiz müzikal film, konser ve sanat filmleri gösterileri sürüyormuş.
Aksanat salı - cumartesi günleri arasında her gün saat 10.30'dan 19.30'a kadar açık. Tüm etkinliklere giriş serbest. Ücretsiz. Aksanat'tan çıktım. Öğle saatlerinde Beyoğlu'nda aşağıya doğru yürümeye başladım. Kitap ile kaset ve disk satan yerlerin sayısındaki artış dikkatimi çekti. Fitaş Sineması'nın girişinin iki yanındaki duvarlar bile kitap satış tezgahına dönüştürülmüş.
Lahmacuncular köfteci, dönerci olmuş. Yarım ekmek içi köfte 800 bin lira... Piyaz, ayran ve ızgara köfte 2 milyon 50 bin lira.
Milli Eğitim Bakanlığı Kız Teknik Öğretim, Olgunlaşma Enstitüsü El Sanatları Sergi Binası'na girdim. Aman yarabbi... Olamaz!.. Kız meslek liselerinin adını taşıyan vitrinlerde sergilenen eşyanın ilkelliği anlatılamaz... O vitrinlerin önüne dizilen tezgahlarda satılan eşyalar da vitrinlerdekilerle ilkellikte ve rezillikte yarışıyor.
Her şeye rağmen Beyoğlu cıvıl cıvıldı. Yaşıyordu... Fırsat yaratıp Beyoğlu'na kadar uzanınız. Hoşunuza gidecek bir şeyler bulacaksınız.


Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr