Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Tarımsal üretimle iştigal eden ve kayıt altına alınan çiftçilere 200 dekara kadar arazi miktarı için dekar başına 10 milyon TL, 5 dekarın altında arazisi olan çiftçilere de 5 dekar üzerinden doğrudan gelir desteği ödemesi yapıldı. 2001 yılında doğrudan gelir desteği ile, çiftçilere 1 katrilyon 176 trilyon TL dağıtıldı. 2 milyon 182 bin çiftçi bundan yararlandı.
2002 yılında çiftçilere yapılacak ödemeler geçen yıla oranla yüzde 34 artırılarak dekar başına 13.5 milyon liraya, ödeme yapılacak arazi miktarı da 200 dekardan 500 dekara yükseltildi. Doğrudan gelir desteği ile 2002 yılında çiftçilere toplam 2.4 katrilyon liralık ödeme yapılacak.
Dünyada her yıl 300 milyar dolar tarımsal ürünlere destek uygulanırken bu rakamın 284 milyar dolarını zengin G7 ülkeleri kendi çiftçilerine veriyor. Ülkemizde, ülke koşulları dikkate alınmadan, arazi üzerinden para verilmesi yoluna gidiliyor. Doğrudan gelir desteği dünyanın hiçbir ülkesinde tek başına uygulanmıyor. Avrupa Birliği ülkelerinde dolaylı destek hariç kişi başına düşen doğrudan destek oranı yıllık 2 bin 550 dolar, ABD’de ise 4 bin 500 dolar, Türkiye’de kişi başına destekleme 40 dolardır. Doğrudan gelir desteği, AB’de tüm destekler içinde yüzde 6’lık pay alırken, pazar fiyat desteği yüzde 50, girdi kullanımına dayalı destek yüzde 10’luk bir paya sahiptir.

Üretimle ilgili olmayan uygulama
Sayın okuyucularım, Türkiye’de çiftçi ve köylüye kamu desteği, ekonomik sorunların kaynağı olarak gösterildi. Tarımdaki kredi desteği, girdi desteği kaldırıldı. Tarım ürünleri fiyat destekleme uygulamasına son verildi. Özelleştirme adı ile Süt Endüstrisi Kurumu, Et ve Balık Kurumu kapatıldı.
Çiftçi, banka borcunu ödeyemez, tohum satın alamaz, traktörüne mazot koyamaz, tarlasına ilaç atamaz duruma düştü. Şimdi "doğrudan gelir desteği" adı altında üretim ile ilgisi olmayan, üzerinde üretim yapılsın yapılmasın, tapu sahibine para dağıtılmasını öngören bir uyduruk uygulama ile gereksiz kaynak harcanıyor.
Ankara Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Sinan Aygün diyor ki; ürün destekleme sisteminin ürüne değil, tarım arazisine yapılmaya başlaması ve bu desteğin yıllar içerisinde kaldırılacak olması, Türkiye’nin hayrına değil zararına sonuçlanacak bir senaryonun uygulamasıdır. 68 milyon nüfuslu Türkiye’de nüfusun yaklaşık yüzde 40’lık bölümü tarım kesiminde yaşamaktadır.

Sadaka ile çözüm olmaz
Tarıma 1995 yılında 5 milyar dolar, 1999 yılında 2.9 milyar dolar, 2000 yılında 2.5 milyar dolar destek sağlandığı görülmektedir. Bu rakamlar Türkiye’de tarıma verilen desteği kaldırtmak isteyen ABD’de 97 milyar dolar, AB ülkelerinde 127 milyar ECU civarındadır. Tarıma yapılan desteğin GSMH’ye oranına bakıldığında ise, 1995’te yüzde 3, 1996’da yüzde 1.5, 1997’de yüzde 1.8, 1998’de 1.7, 1999’da yüzde 1.5 oranında olduğu görülmektedir. Halka bu gerçekler anlatılmalıdır.
Sinan Aygün, yanlış tarım politikalarının uygulanması sonucu tarımsal üretimdeki gerilemeyi şöyle anlatıyor:
Çok değil 10 - 15 yıl öncesinde tarımda kendi kendine yeten 7 ülkeden biri olan Türkiye, 2001 yılında 124 milyon dolar buğday, 94 milyon dolar ayçiçeği, 83 milyon dolar soya fasulyesi, 162 milyon dolar nohut, 28 milyon dolar şeker, 45.8 milyon dolar mısır yağı ithalatı yapmıştır ve ithalat için toplam 2 milyar dolar para ödenmiştir.
Sinan Aygün’ün uyarılarını özetledim... Tarımdaki sorunu "toprak sahibine tapusuna göre sadaka dağıtmak ile" çözemeyiz. Tarımda sorun, çiftçinin doğru ürünü, doğru maliyet ile daha çok üretmesi ile çözülecektir. Bunun için "serbest piyasa ekonomisi koşullarında çiftçi kendi sorununu çözsün" diye bekleyemeyiz. Dünyanın en gelişmiş en zengin ülkelerinde bile tarım kesimi için özel programlar uygulanıyor. Sorun tarımdaki nüfusun sorunu değil, Türk ekonomisinin, Türkiye’nin sorunudur.