Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Yemek listesine baktım, çorbalar 500 bin lira. Sulu yemekler 1 milyon lira. Et yemekleri 1 milyon 500 bin lira. Izgara 1 milyon 750 bin lira. Tatlılar 400 bin lira. Düğün çorbasıyla püreli kebap ve aşure yedim. Beni ve Milliyet Ekonomi Bölümü Yönetmeni Murat Sabuncu’yu, Meclis lokantasına davet eden Mustafa Özyürek hesabı ödedi. Zemin kattaki lokantada yer bulamadık, bodrumdaki lokantada yemeğimizi yedik. Lokantada seçmenlerini ağırlayan milletvekilleri kadar, seçilemediklerinden işsiz kalan, TBMM’de vakit geçirmeye çalışan eski milletvekilleri de vardı. Yemek yiyenlerin tamamına yakını erkek idi. Üst kat salonda tek bir masada başörtülü az sayıda hanımı yemek yerken görmüştüm. Alt kat salonda sadece bir masada şık giyimli başı açık hanımlar yemek yiyordu. Daha sonra onların, CHP’den milletvekili seçilen rahmetli Metin Toker’in kızı Gülsün Toker’in davetlileri olduğunu öğrendim.
DPT’den ayrıldığımdan bu yana uzun süre Meclis’e gitmemiştim. Meclis binasının yenilenen toplantı salonu dışındaki bölümleri, bakımsızlıktan "ağlıyor." Lokantaları da, salonu, masaları, servisi ile karayolları üzerindeki yolcu lokantalarına benzemiş.

İdare Amirliği yasaklamıştı
DPT’deki günlerimi hatırladım. 1960’lı yılların başında ODTÜ bahçesinde bir barakada faaliyete geçen DPT’yi devrim hükümeti TBMM binasının Senato için inşa ettirilen bölümüne taşıttırmıştı. Biz plancılar, öğle yemeğini Kurucu Meclis üyeleriyle birlikte Meclis lokantasında yiyorduk. Derken, bir gün İdare Amirliği, plancıların girmesini yasakladı. Kurucu Meclis’in "erkek" üyeleri, yemek yemeye gelen kısa etekli genç hanımlardan şikayetçi olmuşlardı.
DPT o zamanlar, müsteşarından odacısına topu topu 85 kişilik bir kuruluştu. Kurucu Meclis üyelerinin şikayetçi oldukları DPT uzmanı hanımlar ABD’de lisansüstü eğitim görmüşlerdi. O zaman Meclis lokantasına kısa etekli diye alınmayan bu hanımlardan Tülay Öney, Sevil Korum ve Birgen Keleş daha sonra milletvekili oldu. Demek ki, Kurucu Meclis gibi bir devrim Meclisi’nde bulunanların bile, kendilerine göre bir "taassub"u varmış!
Yeni Meclis, dikkati çekecek derecede sakin. Kulislere girdik. Koridorlarda duvar diplerine koltuklar dizilmiş, içeride sıkılan milletvekilleri dışarıya çay, kahve içmeye, sandviç yemeye çıkıyorlar. Kulislerde çayın bardağı 75 bin lira. Köfteli, Rus salatalı sandviçler 750 bin lira.

CHP’liler daha rahat
CHP kulisinde, Ali Dinçer’in çayını içtik. Yeni CHP milletvekili Bihlun Tamaylıgil ile sohbet ettik. Sonra, AKP kulisine geçtik. CHP’lilerin deneyimleri olduğu için, daha rahat hareket ettikleri, AKP’lilerin henüz o rahatlığa kavuşamadıkları dikkati çekiyor. Ancak, AKP’liler toplantılara daha fazla ilgili. Çok azı kulise çıkıyor. Halbuki CHP’li milletvekillerinin yarısı kuliste.
Bir şey dikkatimi çekti. TRT’nin naklen yaptığı yayın, milletvekillerini disipline iten bir etken olmuş. Toplantı salonunda yer almamaları, konuşmalara ilgi göstermemeleri, konuşmaları, tepkileri, seçmenler tarafından TV ekranından izlendiği için her konuda dikkatli davranma arayışındalar.
TBMM genel kurulunda, vergi yasalarındaki değişiklik tasarısı üzerinde görüşme vardı. Murat Sabuncu, "Hocam, bakanların ve bürokratların çoğu bu görüşmeler nedeniyle TBMM’dedir. Hem görüşmeleri izleriz, hem onları görürüz" demişti. TBMM Genel Kurul salonunda görüşmeleri, hükümet adına sadece Sanayi Bakanı Ali Coşkun izliyordu. Başbakan ve diğer bakanlar TBMM’de değildi. Komisyon sırasında oturanlar dışında, kulislerde de hiçbir bürokrata rastlayamadık. Görüşmeleri, dinleyici balkonundan izledik. Görüşmelerde heyecan yok. Çünkü AKP oy çoğunluğuna sahip olduğu için, hükümetin teklifi otomatik olarak kabul oyu alıyor. CHP’lilerin öneri ve itirazları sözde kalıyor.