2005 yılında imalat sanayiinde toplam üretim artışı yüzde 4.9 iken, tekstil sanayii üretimi yüzde 11.9 oranında, giyim sanayii üretimi yüzde 12.5 oranında azaldı.Bu iki sektör zor durumda ama, bu iki sektörün toplam üretimdeki payının yüksekliği nedeniyle, olumsuz gelişme ekonominin bütününü ilgilendiriyor. Döviz sepetinin (1.0 $ + 1.5 …) ortalama YTL karşılığı 2001 yılında 3.34 YTL idi. 2005 yılında 3.72 YTL oldu. Demek ki, döviz sepetinde 5 yıllık artış yüzde 11.5 oranında. Döviz fiyatlarındaki artış yüzde 11.5'te kalırken 2001 yılından 2005 yılına kadarki dönemde, fiyat artışları geriledi ama, neticede ÜFE (Üretici Fiyatları Endeksi) yüzde 221.6 oranında arttı. 2005 yılında imalat sanayiinde üretim ortalama yüzde 4.9 oranında arttı. İmalat sanayii, farklı sanayi kollarından oluşuyor. İmalat sanayiinin toplam ağırlığı 100.0 ise, bu toplam ağırlık içinde tekstil sanayiinin ağırlığı 12.5, giyim sanayiinin ağırlığı 6.2 dolayında. İki sanayi kesiminin imalat sanayii içindeki toplam ağırlığı yüzde 18.7 oranında. Bu çelişkili gelişme sonucu, üreticinin ihracatta ve iç piyasada yabancılarla rekabet şansı kalmadı. Bu sadece tekstilciyi ve giyim sanayicisini değil, (tarımda, sanayide, turizmde, nakliyecilikte) tüm üreticileri zor duruma sokan bir gelişme oldu. Tekstilin bir özelliği var. Tekstil sanayi sanayileşmeye başlayan ülkelerde, ilk gelişen sanayi kolu. Ucuz işçiliğe dayanıyor. Devlet teşvikiyle gelişiyor. Sanayileşmeye başlayan her ülke öncelikle iplik üretmeye, bez dokumaya başlıyor. Her ülke bu işe başlarken daha ucuz işçilik ve daha çok devlet teşvikiyle yola çıkıyor. Bu nedenle sanayileşmede biraz ilerleyen ülkeler yavaş yavaş tekstil sanayinden çıkıyor. Tekstil bizde hâlâ toplam imalat sanayiinde en fazla ağırlığı olan (ağırlığı gıda ve içki sanayiinden de büyük olan) üretim kolu. Evet... İngiltere'de de sanayi gelişince tekstil sanayii yavaş yavaş sahneden çekildi... İyi de... Türkiye'de diğer sanayi kolları acaba, tekstilin sahneden çekilmesine imkân verecek ölçüde gelişti de mi ki, tekstil sanayiini "gözden çıkaralım", batan batsın, giden gitsin diyeceğiz?.. Kısa sürede bu ekonomi, tekstil sanayiinde üretimin durmasını, istihdam ettiği işçilerin işsiz kalmasını hazmedebilir mi? Üretici zorlanıyor Gerçekleri görelim: (1) Tekstil sanayii sadece döviz fiyatının artmasıyla sorunlarından kurtulamaz. (2) Tekstilde işçi ücretlerini daha fazla düşürmeye, verimi daha fazla artırmaya imkân kalmadı. (3) Devlet vergi teşviki veya doğrudan teşvik veremeyecek. Bu tabloda ne yapılır? Oturulur, sektör için uzun vadeli bir strateji içinde kurtuluş çareleri aranır...Giyim sanayicileri tekstilcilere göre daha şanslı durumda. Çünkü tekstil sanayiinin ürünü her ülkede aynı olan ürün. Markasız ürün. Alıcısı sadece kalite ve fiyata bakıyor. Tekstil sanayii giyim sanayiine ara malı üretiyor. Giyim sanayii bu ara malını değerlendirerek giysi yapıyor. Biz genelde alt gelir grubuna markasız giyim eşyası üretiyoruz. Çizime, markaya ve yüksek katma değere önem veremedik. Giyim sanayiinin durumu tekstilden çok farklı. Çizime dayalı yüksek gelir grubuna yönelik, markalı üretimle bu sektör büyüyecek. Geleceği olan bir işkolu... bugünkü sorunları geçici sorunlar. guras@milliyet.com.tr Giyim yaşayacak