HALİT Narin'e göre rakamlar durumu yansıtmıyor. Tekstil sektöründe ciddi kriz var. Halit Narin diyor ki:
- Mevcut kapasite kullanımı rakamları ve bilançolar gerçek durumu yansıtamıyor. Çünkü tekstil sanayii sipariş üzerine üretim yapar. Eski siparişlere dayalı üretim yanıltıcı görüntü veriyor. Halbuki şimdilerde siparişler kesildi. Üretim önümüzdeki dönem düşecek.
- Türkiye'deki tekstil sanayii iç piyasaya üretim yapmak için değil, dışarıya mal satmak için kuruldu. Kapasite ihracata dönük kapasite. Dış piyasa tıkanırsa, tekstil çöker.
- Tekstil sanayii finansman ihtiyacı en geniş sanayi sektörüdür. Yatırımın özelliği nedeniyle sermaye birikimi gerçekleşemez. Çünkü tekstil sanayiinde 5 yılda bir teknoloji değişir. 10 yılda bir mevcut makinelerin yüzde 80'i değişir.
- Hükümet, ülkedeki birikimleri yüksek faiz ile kendisi için topluyor. Tekstil sanayii için kaynak kalmıyor. Kalan kaynakların da faizi, Hazine Bonosu'nun peşine takılıp, tavana sıçrıyor.
Bunlar Halit Narin'in anlattıkları.
Ben de geçen hafta sonu Türkiye Tekstil Sanayii İşverenleri Sendikası'nda tekstildeki krizin tartışıldığı bir toplantıya katıldım.
Tekstilciler, rakamlara yansıyan şikayetleri ortaya koydular.
Sanayici Necmettin Öztemir'e göre:
- Dampingli ithalat büyük sorun yaratmakta. Piyasada hammadde fiyatına mal satılmakta.
- Enflasyon yüzde 70'lerde dolanırken, kullandığı krediye yüzde 146 faiz ödeyen tekstil sanayicisi büyük risk altına giriyor.
- Kayıtsız çalışanlar hiç vergi ödemezken, ciddi sanayici bedelini tahsil edemediği malı için KDV ödüyor.
- Tekstil sektörü şimdi de 6 ila 8 ay vade ile sattığı mallar için "Peşin Vergi" ödeme yükümlülüğü altına sokuldu.
Halit Narin de, Necmettin Öztemir de sanayici. Hem cüzdanı hem de eli taşın altında olanlardan. Tekstil sanayiinde "profesyonel yönetici" olarak elini taşın altına sokanlardan Atila Alptekin'in değerlendirmeleri ise şöyle:
- Arz ve talep arasındaki dengenin bozulmasında en büyük etken, piyasaların daralmasından öte, tekstil sektöründeki kapasite patlaması. Kapasite çok süratli arttı.
- Türk tekstil sektöründe kapasite artışına paralel olarak verimlilik de artıyor.
- Hem kapasite hem verimlilik artışı, talepteki genişlemenin üzerinde malın piyasaya dökülmesine yol açıyor. Aynı gelişme başka ülkelerde de oluyor. Bu nedenle dünya pazarındaki büyüme, tekstil üretimindeki artışın altında kalıyor.
- Halbuki Türk tekstil sanayii dünya pazarına çok bağımlı. Yıllık yaklaşık 25 - 30 milyar dolarlık üretimin yarısını dünya pazarında satmak zorundayız. Dış pazardaki dalgalanmalardan büyük ölçüde etkileniyoruz. Dış pazara yönelik üretim iyi bir şey ama, bu yola girenler talep dalgalanmasına hazır olmalı.
- Avrupa Birliği'nin tekstil sektörüne yararından çok zararı oldu. Kota sınırlamaları kalktı ama, bu sektöre bir şey getirmedi. Çünkü, kota varken, Türk sanayicisi şu veya bu şekilde kota engelini aşıyor, malını satıyordu. Kota kalkınca buna karşılık biz de iç pazarı yabancılara açtık. Türkiye pazarına oluk oluk yabancı malı ürünler akmaya başladı.
- Türkiye'de içerideki üretimden veya ithalat kapısından kayıt dışı mallar piyasaya girince, ciddi sanayici ile kayıt dışı çalışanlar arasında haksız rekabet başlıyor. Ciddi sanayici devamlı olarak kaybediyor.
Bunlar, Türkiye Testil Sanayi İşverenler Sendikası'nda konuşulanlar. Tekstil sanayicileri krizi böyle anlatıyor.
Rakamlar şimdilik krizi göstermiyor ama, eli taşın altında olanların da bir bildiği var herhalde.
Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025