Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


TEKSTİL krizinin nedenini, özelliğini ve boyutunu anlayabilmek için Türk tekstilcisini tanımak gerekir diyerek beni arayan orta yaşın üzerindeki "tanınmış tekstilci" ile kahve içtim. Sohbet ettim.
Kredilerin peşine düşen banka, evini sattırmış. İflas davası açtırmış. Üç fabrikasında üretim durmuş. Varının yoğunun yok pahasına satılması söz konusu.
Allah kimseyi bu duruma getirmesin. Ben olsam, "Bu işe nereden girdim, öldüm, bittim!.." diye karalar bağlarım. Müflis tekstilci üzüntüsünü belli etmiyor. Çünkü heyecanını kaybetmemiş. "- Olsun... Ev gitsin... Ama banka anlayış gösterip Beşiktaş'taki hanın satışına izin verse, onun parası ile ben üç tesisi de açar, çalıştırırım. Borçları yavaş yavaş öderim... Piyasa da düzelmeye başladı... Üfff... Ne iş yaparım!.." diyor.
Tekstilci anlatıyor: "- Biz sonradan olma değil, anadan doğma tekstilciyiz. Aile işletmesinden ayrılıp, 1981 yılında 5 milyon dolar yatırım ile pamukluya baskı tesisi kurdum. Pamuklu kumaşı renklendirip, desenliyorum. Yıllık 2 milyon metre pamuklu baskısı yapıyorum.
İşler çok iyi gidiyor. Yabancı dilim var. Avrupa'yı avucumun içi gibi biliyorum. İtalya'ya gittim. Fabrikaları dolaştım. 7 milyon dolarlık makinenin az kullanılmış gıcır gıcırını 2.5 milyon dolara aldım. Yıllık boyama kapasitem 12 milyon metreye çıktı.
1990 yılında konfeksiyon gelişmeye başladı. Piyasaya mal yetiştiremiyorum. Para kazanıyorum. İş büyüyor. Şehrin dışına çıkıp güzel bir tesis yapayım, çevre şartlarına uygun örnek bir tesis olsun dedim. Çerkezköy'de 20 bin metrekare kapalı alanı olan bir fabrika binası inşa ettirdim. İçine yeni bir boya tesisi kurdum. 10 milyon doları kendi kaynağım, 5 milyon dolar kredi ile işi bitirdim. Pattt... 1994 yılı 4 Nisan kararları... 5 milyon dolarlık kredi borcu, devalüasyon sonucu oldu 15 milyon dolar. Ne yapacağım diye düşünürken 1996 yılının ikinci yarısında işler açıldı. Açılmadı da patladı. Piyasa bir kıvılcım bekliyordu. Kıvılcım çaktı. Piyasa çıldırdı.
Üç tesisimde 24 saat, cumartesi - pazar çalışıyorum. Mal yetiştiremiyorum. 40 milyon dolarlık yıllık ciro, 6 milyon dolar kar rakamına ulaştım. Ama karın tamamı banka ve piyasa faizine gidiyor.
Kapasiteyi artırıp işi büyütürsem faizi temizlerim diye düşünerek kapasiteyi yüzde 50 artırdım. 1997 yılında yatırım bitti. Makineler çalışmaya başladı. 3 ay çalıştım. Kriz başladı. Üretimim yüzde 40 geriledi. Tesisleri yüzde 60 kapasite ile çalıştırmaya başladım.
Avrupalı tüketici kriz nedeniyle giyim harcamalarını kıstı. Desenli moda giysiden, uzun süre giyilecek klasik giysiye döndü. Bu nedenle desenli baskıdan, boyamaya kayış oldu. Baskı tesisleri durdu. Boyama tesisleri çalıştı.
Kredilerimin yüzde doksanını bir bankadan kullanmıştım. Bankada yönetici değişti. Yeni yönetim alacağını kısa sürede tasfiye arayışına girdi. Banka ile ilişki kesilince, piyasaya borçlar arttı. Piyasa borçları artınca, bankanın taksitlerini ödeyemez oldum. Sonunda banka iflas kararı aldırdı.
Piyasada o kadar çok satılık tesis var ki, banka benim tesisleri kimseye satamaz. İflas masasından tesisleri banka satın alsa ne yapar? İşletemez. Ben tesisleri biliyorum. İşçim hazır. Piyasayı biliyorum. Şu anda işim gücüm yok... Banka bana imkan tanısa, tesisleri işletir, bankanın borcunu şöyle veya böyle öderim..."
Tekstilci bunları nasıl heyecanla anlatıyor... Dinlemeyen, o heyecanın ne olduğunu anlayamaz... Bunları dinledikten sonra sordum: "- İyi de... Piyasa 'geberik' diyorlar... Bu bozuk piyasada kime mal satacaksınız?"
Tekstilci anlatmaya başladı: "- Piyasa açılıyor... Ciddi firmalar iş yapıyor. Rusya piyasası mal çekecek gibi görünüyor. Laleli piyasasında hareket var. Tesisleri açabilsem yüzde 80 kapasite ile çalıştırırım... Ama bankacılara bunu anlatamıyorum... Onlar da haklı... Bunları dinlemeye vakitleri yok... Onlar da haklı... Beklemeye tahammülleri yok... Ne satılacaksa satılsın da borcun hiç olmazsa bir kısmı kapansın diye düşünüyorlar..."
Benim moralim bozuldu... "- Vah vah... N'olacak şimdi?.. Acaba. Ne yapsak ki?" falan şeklinde dövünürken, baktım o beni teselli ediyor. "- Üzülme be Hocam... Banka izin verirse tesisleri işletirim. Satarsa sıfırdan başlar gene aynı işi yaparım. Bu iş benim kanıma girmiş... Ben başka bir iş yapmayı bilemem ki..."