Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Bu kadar temiz, düzenli bir "kasaba" olabilir mi? Tirilye’nin arka sokaklarında, çoğu çökmek üzere olan eski binaları hayranlıkla seyrederken, sokakların temizliği dikkatimi çekti. Bir tek çöp yok. Mudanya’ya 10 km. uzaklıkta bir sahil "kasaba"sı. Mudanya - Tirilye yolu delik deşik bir yol. Belki de bu yüzden, Tirilye "işgale uğramamış". Fazla bozulmamış!
Tirilye’de Roma kalıntıları var. Bizanslıların ve Rumların yaşadığı biliniyor. Şehir, 396 yılındaki İznik Konsülü sonrası aforoz edilen üç papazın yerleşmeleri ile önem kazanmış. Müritler şehir nüfusunun artmasını sağlamış. Adının Yunanca "üç aziz" anlamına geldiği söyleniyor. Bir başka anlatıma göre, eskiden bu bölgede Sivzi, Kapanca ve Trilya’da bulunan üç kıyı yerleşimi, Ceneviz korsanlarının saldırısından kurtulmak için bir araya gelmiş. Bu üç köy "Tirilya" diye anılmaya başlamış.

Rumlardan kalma 7 kilise, 3 manastır, 3 ayazma var. Kiliselerin sadece üçü ayakta. Osmanlıların satın alarak camiye dönüştürdüğü en büyüğü, Fatih Camii olarak kullanılıyor. Tarihte duvarlarına ilk kez resim yapılan kilise olduğu söylenen Kemerli Kilise, bir şahsın mülkü. Bir başka kilise "Dündar Evi" olarak üç aile tarafından mesken olarak kullanılıyor. Rumların sanat etkinlikleri için kullandıkları, yörenin en büyük sahne imkânına sahip "Yemekhane" ilgi bekliyor. Rumlar tarafından 1907’de yapılan görkemli "Taş Mektep" onarılmak üzere. Romalılardan kalan ve Yavuz Selim tarafından onarılan, yakın zamana kadar kullanılan hamam şimdi kaderine terk edilmiş durumda.
Tirilye’yi 1330’da fethedilmiş. Osmanlı, halkın din, kültür ve yaşamına karışmamış. Bölgeye Tokat, Kütahya ve Kastamonu’dan gelen Müslümanlar yerleştirilmiş. Kurtuluş Savaşı öncesi Tirilye’de 3.500 Rum, 350 Türk yaşarmış. Belediye başkanı Türkmüş. Tirilye o zaman Anadolu’ya üzüm, Amerika’ya şarap satarmış.
Kurtuluş Savaşı sonrası ‘mübadele’de, Tirilye’ye Selanik ve Girit göçmenleri yerleştirilmiş. Kiliseler göçmenlere özel mülk olarak verilmiş. Kemerli Kilise’nin önündeki çocuklar "Giremezsiniz. Kilitli. Ama Kazım Ağabeyi bulalım o size açtırır" dediler.

Böylece şehrin tek belediye zabıtası Kazım Onas’ı tanıdık. Yirmi beş yaşında, çakı gibi bir genç. Kiliseyi açtırdı. Osmanlı döneminde duvar resimleri sıva ile örtülmüş. Ara sıvaların ardından "Nuri İyem" tablolarındakinin "aynı - benzeri" (!) kocaman gözlü yöre köylüleri "ne idik - ne olduk?" diyerek gezenleri izliyor. Belediye başkanının anne tarafı Kurtuluş Savaşı öncesi Rumlarla yaşayan yerli Türklerden, baba Cafer Kara Girit’ten gelmiş. Başkan Hüseyin Kara şehri pırıl pırıl tutmanın çabasını sürdürüyor.
Gelelim Tirilye’nin faziletine... Tirilye’deki eski üzüm bağları şimdi yok. Çevre zeytin ağaçları ile kaplı. Tirilye Türkiye’nin en iyi sofralık zeytinini yetiştiriyor. Zeytin alacak iseniz Tirilye zeytini alacaksınız. Tirilye zeytini çekirdeği ufak, kabuğu ince, eti çok lezzetli bir zeytin. Sele, salamura ve yeşil kırma olarak hazırlanıyor. Çevreden yılda 2 milyon, 2.5 milyon kilo sofralık zeytin toplanıyor. Bunun karşılığı 2 milyon dolar karşılığı Türk lirasını yaklaşık 900 hane paylaşıyor.
Tirilye’nin en mühimi insanı iyi. İstanbul’dan deniz otobüsü ile sabah gidip akşam dönmek mümkün. Mutlaka görünüz.