Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Derine inilirse "devletin" ana kuruluşlarının isimlerinin vakıf ve derneklerde kullanılması da yanlıştır. Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfı, Mehmetçik Vakfı gibi isimlerle faaliyet gösteren vakıflara halkımız büyük güven duymaktadır. Bu vakıfların yaşaması ve vakıf amaçları doğrultusunda faaliyetini sürdürebilmesi, bu güvenin devamına bağlıdır. Güvenin devamı ise bu vakıfların gelirlerini ne şekilde değerlendirdiğinin halka açıklanmasıyla mümkün olabilir.Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfına yapılan bağışların Ankaranın en lüks lojmanının alımında kullanıldığını, Mehmetçik Vakfına yapılan bağışların vakfın ortak olduğu benzin istasyonlarının yapımına harcandığını duyan hayır sahipleri üzülür.Bugün İstanbulda "Alif Art"ın bir müzayedesi var. Müzayedede 244 numara ile Atatürkün "Solingen Marka", üzerinde sülüs hat eski Türkçe "Mustafa Kemal Paşa" ibaresi bulunan tıraş usturası satılacak. Bu usturayı alanın ödeyeceği para "Mehmetçik Vakfı"na bağışlanacak... Açık anlatımıyla usturayı alacak kişi, usturanın maddi değerini ödemiyor. Bir hatıraya sahip olmak üzere Mehmetçik Vakfına bağış yapıyor... İyi de, yapacağı bağışın lojman satın almaya veya benzin istasyonu dekore etmeye gitmeyeceğini nasıl bilecek?Daha önce, İstanbul trafiğini düzenlemek için kurulan, bağışlarla destek gören Trafik Vakfının gelirleriyle yöneticilere lojman, lüks binek otomobili alındığı haberleri kamuoyuna yansımıştı. Kamu kuruluşlarının isimlerini taşıyan çok sayıda vakıf tarafından toplanan paraların illerde, ilçelerde değişik kamu görevlilerine lojman ve binek aracı satın almada kullanıldığı da biliniyor. Bunlar toplumda vakıflara, hayır kurumlarına, sosyal yardımlaşma kurumlarına olan güvenin yok olmasına, bağış yapmak isteyen insanların önünün kesilmesine yol açıyor.Ben, dedesi, babası, ninesi, annesi, "Tayyare Cemiyeti, Hilal - i Ahmer Cemiyeti, Yardım Sevenler Cemiyeti, Çocukları Koruma Cemiyeti" için çalışmaktan gurur duyan, bu cemiyetler için yardım toplayan kuşağa mensubum.Çok kısa sürede Türk Hava Kurumunu (eski Tayyare Cemiyetini) yıktık. Hizip çekişmeleri ile dağıttık. Ardından sıra Kızılaya (eski Hilal - i Ahmere ) geldi. Kızılayın kasasını ele geçirmek için insanlar dövüşmeye başladı. Sonra Çocuk Esirgeme Kurumu (Çocukları Koruma Cemiyeti) çöktü. Yardım Sevenler Cemiyetinin adı duyulmuyor... Başkalarını bilemiyorum ama ben artık THKye kurban derisi bağışlayamam. Kızılaya kurban parası, fitre ödemesi yapamam. Çocuk Esirgeme Kurumuna giysi gönderemem. Yardım Sevenler Derneğinin yaşadığını bile bilmiyorum... Benim hayır kapımı kapayanlara "beddua ediyorum".Vakıf müessesesi, en eski ve en saygın hayır müessesemizdir. Vakıflar kurucularına hizmet vermek, kurucuları için para toplamak, kurucularına ev, otomobil satın almak, maaş ödemek için değil, hayır için kurulur. Kamunun saygın kuruluşlarının adını taşıyan vakıfların bu ilkelere özen göstermesi, hayır sahiplerinden gelen paraların amaca uygun kullanıldığını şeffaf biçimde kamuoyuna duyurması gerekir. guras@milliyet.com.tr Milliyette dün Ahmet Erhan Çelikin bir haberi yayımlandı. "Türk Silahlı Kuvvetleri Dayanışma Vakfı" (TSKDV), 1 trilyon 810 milyar lira ödeyerek Halk Bankasının satışa çıkardığı genel müdürlük lojmanını satın almış. 5 katlı bu lojman "...bir dönem Türkiyenin en lüks lojmanı olarak kabul ediliyormuş." Türk Silahlı Kuvvetlerinin ismini kullanan bir vakfın ne amaç ile olursa olsun, bu tür bir satışa taraf olması yanlış anlamalara, güven bunalımına yol açar.