Ziraat, Halk ve Emlak bankalarının tek bir yönetim altında toplanması cesur bir adımdır. İyi sonuçları kısa zamanda ortaya çıkacak bir karardır.
(1) Bu üç kamu bankası yüzde 100 faiz ödeyerek topladıkları paraları yüzde 50 faiz ile kullandırdıkları için devamlı zarar ediyordu. Adına "görev zararı" denilen bu zararların her yıl halktan toplanan vergilerle kapatılması bekleniyordu. Vergiler yetmediği ve de bu zararlar her yıl kapatılmadığı için de "birike birike" devletin ve milletin başına dert olmuştu.
Biriken "görev zararları" ile ilgili olarak verilen rakam 40 milyar dolardır. Türkiye’nin şu anda krizden çıkmak için 10 - 12 milyar dolar dış yardım peşinde olduğu dikkate alınır ise, üç bankanın devletin ve milletin sırtına bindirdiği yükün büyüklüğü daha iyi anlaşılır.
Beklenen, bundan sonra bu üç kamu bankasının yüzde 100 ile topladıkları parayı yüzde 50 faiz ile ona buna dağıtmamalarıdır.
(2) Bu üç kamu bankası, vitrinin önünde çiftçiye, esnafa ve konut edinmek isteyenlere yardım eder gibi yaparken, vitrinin gerisinde "ona - buna", "eşkıyaya - hırsızlara" para hortumluyordu.
Beklenen, bundan sonra bu üç kamu bankasının kaynaklarını kurutan hortumların kesilmesi ve de daha önce bu hortumlardan akan paranın toplanabilecek kısmının geri alınmasıdır.
(3) Bu üç kamu bankası faiz fark açıklarını kapatmak ve de hortumculara para bulmak arayışında, piyasaya saldırıyor, daha fazla para, daha fazla para toplayabilmek için daha fazla faiz, daha fazla faiz ödüyordu. Bu yüksek faiz yükünün zararı artırmasına aldırış etmeden, piyasada faizi tırmandırıyordu.
Beklenen, bundan sonra bu üç kamu bankasının kar ve zarar dengesi içinde kalması, faiz piyasasında dengeyi bozmamasıdır.
Bu üç kamu bankasının tek bir yönetim altında birleştirilmesi ve bankacılık ilkelerine uygun biçimde çalıştırılması, kamu kesimindeki önemli bir kanamayı durduracak.
Bu üç bankanın başına da bu operasyonu başarı ile yürütebilecek birikim ve cesaret sahibi bir bankacı, Dr. Vural Akışık getirildi.
Dr. Vural Akışık, büyük bir yükün altına girdi. Ondan beklenen elli yıldır giderek kötüleşen bir kredi sistemini tasfiye ederek, bu sistemin içinden dinamik, çağdaş bir bankanın filizlenmesini sağlayacak şartları oluşturmak.
Hükümet bir yanda cesur karar alıyor, riskli bir uygulamayı başlatıyor. Üç kamu bankasındaki kanamayı, bu bankaların yüzde 100 faiz ile para toplayıp, yüzde 50 faiz ile kredi vermelerini önlemeyi kararlaştırıyor. Daha önce bu çarpık uygulamadan biriken 40 milyar dolar zararı kapatmak için kaynak arıyor.
Ama bu arada bir rüzgar esiyor... Esnaf için bir ayrıcalık tanıyalım, banka yüzde 130 faizle para toplasın ama esnaf kredilerinden yüzde 40 faiz alsın deniliyor. Bir rüzgar daha esiyor... Banka yüzde 130 faizle para toplasın ama, çiftçi kredilerinden yüzde 30 faiz alsın deniliyor...
Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu!..