Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



Bir kere daha anlaşıldı ki, en az önümüzdeki kasım ayında yapılacak Başkanlık seçimlerine kadar, ABD'nin önceliği ekonominin büyümesi. Bu nedenle doların değer kaybını önlemek için (şimdilik) faizlere dokunulmayacak.
Doların değer kaybı bizi de ilgilendiriyor. Neden ve nasıl ilgilendiriyor onu anlatmadan, doların değer kaybından zarar görenlerin hafta sonu yaptıkları toplantıdan söz edeyim.
Sanayileşmiş 7 ülke (Group of 7 - 7 Büyükler Grubu) "G7"ler diye bir grup oluşturdu. Bu grupta ABD, İngiltere, Almanya, Fransa, İtalya, Japonya ve Kanada var. Bu ülkelerin maliye bakanları ile merkez bankası başkanları bir araya gelerek dünyada olan biteni değerlendiriyorlar.
Son toplantı G7 üyesi Avrupa ülkelerinin "ağlaşma toplantısı" idi. Avrupa ülkeleri, doların değer kaybından yakınıyor. Dolar değer kaybedince ABD ihraç ürünlerinin (göreceli) fiyatları ucuzluyor. Avrupa ülkelerinin ihraç ürünlerinin (göreceli) fiyatı artıyor. ABD mal satıyor. Avrupa ülkeleri ihracatta zorlanıyor.
Günümüzde ABD dışındaki ülkelerin piyasadan dolar alıp satarak dolar fiyatını sabit tutabilmeleri mümkün değil. Dolara karşı kendi paralarını istedikleri şekilde ayarlamaları mümkün değil. Döviz kurları serbest piyasada oluşuyor. Arz ve talebe göre değişiyor.
ABD'nin uyguladığı faiz politikası dolar değerinin yerlerde sürünmesini sağlıyor. ABD faizi yüzde 1'e indirince dünyanın dört köşesinden ABD piyasasına ve dolara yönelen para akımı durakladı. Dolara talep yok olunca da fiyatı düştü. Düşüyor. Bu durumda paraları dolar karşısında değer kazanan ve ihracatta zorlanan Avrupa ülkelerinin bekleyişi, ABD'nin faiz artırarak gene doları cazip hale getirmesi. Doların değer kayıbının durdurulması.
ABD ise durumdan memnun. Çünkü ABD'de yaşayanlar için (ABD'deki Martha Hanım Teyzem için) doların değer kaybı hiçbir şey ifade etmiyor. Amerikan halkı bundan şikayetçi değil. Tam tersine, ucuz faiz ekonomide yeni iş imkanlarının yaratılmasına imkan veriyor. Yatırımı ve üretimi artırıyor. Büyümeyi sağlıyor. İhracatın önünü açıyor. Pahalı duruma gelen yabancı malların ABD pazarına girmesini engelliyor. Rakip ülkelerin ekonomilerini ve ihracatçı firmaların mali bünyelerini zayıflatıyor.
Dolar geçen yıl euro karşısında yüzde 25 dolayında, son iki yılda yüzde 30 dolayında değer kaybetti. ABD yönetimi bu gelişmelerden memnun ki, hafta sonu yapılan toplantıda ABD Hazine Bakanı John Snow, ucuz dolardan yakınanlara "ABD'nin önceliğinin kurlar değil, büyüme olduğunu" söyledi. "Kurlara kafa takacağınıza, sürdürülebilir büyüme üzerinde durun" dedi.
Bütün bunlardan çıkarılacak sonuç, ABD yönetiminin doların değer kazanması için harekete geçmeyi düşünmediği, (şimdilik) faizleri artırmayacağı, bu nedenle de dolar - euro eşitliğindeki dalgalanmanın arz ve talep şartlarına göre süreceğidir.
Şimdi gelelin en önemli sorulara. "G7'ler toplantısı Ayşe Hanım Teyzeme ne yazar? Zenginlerin kendi aralarındaki tepişmeden bize ne?" Maalesef günümüzde "filler tepişince karıncalar eziliyor." Biz, G7'lerin kendi aralarındaki tepişmelere karışamıyoruz ama, tepişme sonuçları, oralardan taaa buralara geliyor ve benim Ayşe Hanım Teyzem'in bankadaki parasının durumunu, cebindeki paranın değerini, satın alacağı ekmeğin fiyatını belirliyor.
Ucuz dolardan bizim ihracatçı biraz şikayetçi idi ama, şimdilerde sesi kesildi. Çünkü doların fiyatının ne olduğu artık belli. Dalgalanma yok. İhracatın yarısından çoğu da euro ile yapılıyor. ABD faiz yükseltmeye başlar ve de dolar değer kazanır ise, bizde de dolar fiyatı artar. Dolar fiyatının artması önce enerji fiyatlarını artırır. Elektrik, benzin, doğalgaz, tüpgaz pahalılanır. Faiz oranları yükselir. Hazine daha yüksek faiz ile iç ve dış borçlanma gerçekleştirebilir. İthalat pahalılanır. Enflasyon yükselir. Dış borç bulmak güçleşir. Hepsinin ötesinde bizim istikrar programındaki dengeler bozulur. Yazık olur bugüne kadar ödenen faturalara.
İşte bunun içindir ki, hiç olmaz ise bu yıl sonuna kadar dolardaki ucuzluğun devamı Ayşe Hanım Teyzem'e ve bizim ekonomimizin bütününe yarar sağlar.