Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Türkiye’nin en verimli toprakları Aydın Ovası’nda... Toprak güzel, iklim güzel... Yol var, su var, elektrik var... Türkiye’nin en mutlu çiftçileri de mutlaka oradadır diyeceksiniz değil mi? Ama değil!..
Sultanhisar, Nazilli’den Aydın’a uzanan karayolunun kenarında, Aydın Ovası’nın göbeğinde yemyeşil bir yerleşim yeri. Sultanhisar’ın Salavatlı beldesinin kahvesinde Hüseyin Özer ile Bilal İlder ile çay içtik.
İkisinin de yirmişer dönüm toprağı var. İkisi de şu günlerde çilek ekmekle meşgul. Çilek bu aylarda ekilir, nisanda da ürün verirmiş.

"Bizim buralarda ürün çeşidi bol" diyorlar. "Zeytin, incir, mandalina, vaşington portakalı, şeftali yetiştiriyoruz." Bunları duyunca durumlarının çok iyi olacağını sanıyorsunuz.
Yakınıyorlar, "Geçen yıl çilekten zarar ettik. Bu yıl ne olacağı belli değil ama... Riske girmekten başka çare yok. Ekeceğimiz çileğin maliyeti 30 milyar lira... En fazla 80 ton ürün alırız. Bakalım bu yıl durum ne olacak? Ama geçen yıldan iyi olmasına imkan yok. Bir çuval gübre geçen yıl 5 milyon lira idi, bu yıl 15 milyon lira... İlaç parası arttı, mazot parası arttı. Gübre, ilaç ve mazot için Ziraat Bankası’ndan 10 milyar lira kredi kullanıyoruz. Kredi maliyeti geçen yıl yüzde 38 idi, bu yıl yüzde 95 ve yüzde 110 arasında oynuyor. Kredi kullanmadan bu üretim yapılamaz. Bu ürün de, kullanılan kredinin faizini ödeyemez."

Bilal İlder ve Hüseyin Özer, ürettiklerini pazarlamada çektikleri sıkıntıları anlatıyor. "Bu yörede ürünü pazarlamak bir dert. Kendi malımızı kendimiz satmak zorundayız. Halden yapılan satışlarda, başka yörelerden gelen alıcı bir kamyon, iki kamyon malın senedini, parasını muntazam ödüyor. Sonra büyük miktarda borç takarak yok oluyor."
Sohbete kahvedeki başka üreticiler de katılıyor... "Faizin böyle olduğu dönemde kredi borcu ile iş yapmak, faiz ödemek çok zor... En iyisi krediyi kapatmak... Arazinin bir bölümünü satarak borç kapamak isteyenler çok ama, araziyi alan yok..."
Yandaki masadan sohbete katılan genç adam "Ben asgari ücretle yemcide çalışırdım. Buradaki Buharkent tavuk çiftlikleri ile dolu... Yem fiyatları arttı. Yumurta ve et talebi düştü... Yetiştirici yem parasını ödeyemediğinden kümeslerin kapısını açarak civcivleri tarlaya salıyor. Civcivler açlıktan ölüyor. Ben de işsizim" diyor.
Çaycı söze karışıyor: "Abalıoğlu, buraların ve Balkanlar’ın en büyük yemcisi idi!.. Yoldan her on dakikada bir Abalıoğlu kamyonu geçerdi. Kamyonlar görünmez oldu."

Bilal İlder, "Amelenin durumu, yanında çalıştığı üreticinin durumundan daha iyi" diyor. Ve anlatıyor: "Üretici, para kazansın kazanmasın, borcu olsun olmasın ameleye para ödüyor. Kadınlar günde 3 milyon, erkekler 7 milyon alıyor. Amele 4 gün çalışıyor. 3 gün aldığı parayı yiyor. Durumu idare ediyor. Ama üreticinin durumu iyi değil beyim..."
Tarımda çalışanların durumu gündeme geldiğinde, "Toprak verimli olsa, toprak sulansa, çiftçi çalışsa, farklı ürün yetiştirmeyi ve modern tarımı bilse, durumu çok çok iyi olur" denilir ya... İşte Aydın’daki çiftçi bunları yapıyor... Ama durumu hiç de iyi görünmüyor.