Bankalar Kanunu'nda yapılan değişiklik ile Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF)'na, batan bankaların sahiplerinin sahip olduğu şirketlere el koyma yetkisi verildi. Fon da, bu yetkiyi kullanarak, Uzanlar'ın 219 şirketine el koydu. Fon'un arayışı, İmar Bankası'ndan kaynaklanan 7.5 katrilyon liralık yükün tahsilatının sağlanması.
Önce olayın temeline inelim... Uzanlar'ın İmar Bankası battı da, bu 219 şirketi ayakta mı? Ne yapar bu 219 şirket? Milliyet Ekonomi'de Meliha Okur'un yazdığına göre, bunların 95'i tabela şirketi. Kalan 124 şirketin en önemlileri 3 grupta toplanıyor: (1) 7 milyon aboneye sahip Türkiye'nin ikinci büyük cep telefonu şirketi Telsim'e el konuldu. Telsim büyük ve önemli bir şirket ama Motorola ve Nokia isimli yabancı şirketlere 2 milyar doların üzerinde borcu var. New York mahkemesinin 4.2 milyar dolarlık tazminat kararı var. (2) Uzanlar'ın Özelleştirme'den satın aldığı ve yaklaşık 400 milyon dolar ödediği, 8 çimento fabrikasına el konuldu. Bu çimento fabrikaları iyi fabrikalar ama, Uzanlar bunları işletemedi. Bunların çoğu devre dışı. (3) Star TV ve radyo grubu ile Star gazete grubuna el konuldu. Star TV Türkiye'nin ilk özel televizyonu ve Star gazetesi büyük gazete ama her iki yayın grubu da para yiyor. Zararlı kuruluşlar.
Bunların dışındakiler ufak tefek şirketler... Ama ufağı ile büyüğü ile el konulan şirketlerde 40 bin dolayında insan çalışıyor.
Bundan sonra el konulan şirketler "kamu kuruluşu" ve çalışanlar da "kamu çalışanı" oldu.
Devlet 40 bin çalışanın ücretini ve kıdem tazminatını sırtına aldı... O kadar mı?
Devlet, tabela şirketi ile, gerçek şirket ile 219 şirketin borcunu - pisliğini sırtına aldı.
Bundan sonra bu şirketlerin borcunu devlet ödeyecek, pisliğini devlet temizleyecek. İmar Bankası'nın 7.5 katrilyonluk yükünü hafifletmek için bu şirketlere el koyan devletin yükünün hafifleyecek yerde artması tehlikesi de var.
Sanmayınız ki, İmar Bankası'nın paraları bu 219 şirketin kasasında duruyor. Tam tersine bu 219 şirket daha önce battığı için bu şirketlere İmar Bankası'ndan aktarılan paralar da battı. Bu şirketler daha önce battığı için İmar Bankası'nı da batırdı.
Sayın okuyucularım, Uzan ailesi uçak, helikopter, yat almak için, zevk için, sefa için, yurtdışındaki hesaplarına koymak için İmar Bankası'ndan para almıştır. Almıştır ama, bunun bir sınırı vardır. Uzan ailesinin "hortumladığı para" 7.5 katrilyon büyüklüğünde olamaz. Bankadan çıkan 7.5 katrilyon liranın büyük kısmı Uzanlar'ın batırdığı şirketlere gitti. Bu şirketler doğru dürüst şirket olsa idi, kasalarında para olurdu. Telsim'in Nokia ve Motorola ile başı derde girmezdi. Star TV ve Star gazetesi borç içinde yüzmezdi. Çimento fabrikaları çökmezdi. Uzanlar "başları derde girince", bu şirketlerin kasasından bir miktar para çıkarır, başlarını kurtarırdı.
Dostum Ege Cansen'in anlatımı ile neyin olup bittiğini hatırlatmak istiyorum. Ege Cansen der ki, "Reel ekonomi (yatırım, üretim, tüketim) "obje"dir. Finansal ekonomi (para - banka sistemi) "ayna"dır. "Ayna"daki görüntü, "obje"nin, yani reel ekonominin görüntüsüdür. Reel ekonomi bozulunca, o bozukluk "ayna"ya yansır."
Ege Cansen'in anlatımına göre İmar Bankası, bir "ayna" dır. "Obje" ise Uzanlar'ın şirketleridir. Şirketler battığı için onların yükü İmar Bankası'na yansıdı ve bankayı da batırdı.
Bu nedenle bankada batan parayı şirketlerden tahsil etme şansı yok. Şirketler bankadan önce batmış durumda.
Sayın okuyucularım soracaklar... "Ne demek istiyorsunuz? Şirketlere el konulmasa mı idi?" diyecekler. Ben de cevap vereceğim. "Devlet bu şirketlere el koymaya mecbur idi. Mecburiyetten el konuldu. Ama şirketlere el konulması ile devletin İmar Bankası'ndan kaynaklanan 7.5 katrilyon liralık yükü hafiflemeyecek. Artabilecek. Çünkü, bu şirketlere devlet el koyunca şirketlerin iç ve dış piyasaya olan borçlarının muhatabı oldu. Çünkü, bu şirketlerde çalışanların bordrosu devlete geçti. Çünkü, bu şirketleri artık devletin "maaşlı memurları" idare edecek. Çünkü, bu şirketlerin sermaye eksikliklerini, işletme kredisi ihtiyaçlarını devlet karşılamak zorunda kalacak ve karşılayamayacağından şirketlerin zararı giderek büyüyecek."
Ne yaparsınız ki "başa gelen çekilir". Bu işin faturasının büyüyeceğini (götürüsünün, getirisinden çok olabileceğini) bilelim. Ona göre hazırlıklı olalım.