Su insanı boğar. Ateş insanı yakar. Ama su ve ateş olmadan yaşanmaz. Önemli olan suyu insanı boğmayacak, ateşi insanı yakmayacak biçimde kullanabilmek. Dış krediler, yabancıların tahvile, bonoya ve hisse senedine yatırımları da ülkeye yabancı sermaye girişi anlamına gelir.Dış kredi, eğer yatırım ve üretim amacıyla kullanılıyor ise, uzun vadeli ise, faizi düşük ise, ülkeye yarar getirir. Yabancı sermayenin satın aldığı tahvil, bono uzun vadeli ise bu şekilde yabancı sermaye ülkeye yarar getirir. Biz sap ile samanı birbirine karıştırdığımız için, yabancı sermayenin ülkeye giriş şekline bakmadan "yararlıdır" veya "zararlıdır" diyerek kesin yargılara varıyoruz. Eğer "zararlı" olsa, hiçbir ülke yabancı sermaye peşinde koşmaz. Yabancı sermaye, borsadan spekülatif amaçla hisse senedi alıp satmak için değil de, ülkede belli yatırım ve üretim tesislerini almak için gelmiş ise bu ülkeye yarar getirir.Bütün bunlar "kalıplaşmış" yargılar değildir. Örneğin yabancı sermaye, kapasiteyi artırmak, yeni teknoloji getirmek ve de dış pazara ağırlık vermek için geliyor ve de bu amaç ile ülkede daha önce kurulmuş ve işleyen şirketlerin çoğunluk hissesini satın alıyorsa, "ilke olarak" bu ülke yararınadır. Ama bu da "kalıplaşmış" bir yargı olamaz. Çünkü, bazı sektör ve üretim dallarında, ülkede daha önce milli sermaye ile kurulmuş bazı işletmelerin çoğunluk hisselerinin yabancı sermayeye satışı yerine, yabancı sermayenin yeni yatırımlara yönlendirilmesi ülkenin (daha çok) yararına olabilir.(1) Kısa vadeli kredi olarak giren yabancı sermaye, (2) Borsada spekülatif alım satım için giren yabancı sermaye, (3) Kısa vadeli tahvil ve bono satın almak için giren yabancı sermaye, genelde "sıcak para" olarak adlandırılır. Çünkü hızlı girer, hızlı çıkar."Tasarruf açığımız" var. Döviz açığımız var. Bu nedenle sıcağı ile soğuğu ile yabancı sermayeye muhtacız, "seçici" olamıyoruz. Payları yüzde 20 Biz sıcak para olarak giren ve risk taşıyan yabancı sermayeden korkudan, "gerçek anlamda ülkeye yarar getirecek" yabancı sermayeyi küçümsüyoruz. Sabit sermaye yatırımı yapan yabancı sermaye fabrika kurar, insanlara iş ve aş verir. Bizde az sanılıyor ama, gene de bugüne kadar giren yabancı sermayenin toplam üretimde, istihdamda ve ihracatta önemli payı vardır.Daha önce de yazdım, ama tekrarlayayım. Ercan Türkan'ın araştırarak bulduğu rakamlara göre 500 büyük (kamu-özel) sanayi kuruluşu arasında (azınlık-çoğunluk payı ayrımı yapılmadan) yer alan yabancı sermayeli kuruluşların 'ekonomik aktivite' bakımından payları 1990'da yüzde 8.2 iken, 2003'te yüzde 20.1'e yükselmiş. 2003 yılında 500 büyük sanayi kuruluşu içinde yer alan yabancı sermayenin (hâkim hisse durumunda olduğu şirketlerin) net satışlardaki payı yüzde 23.8, istihdamdaki payı yüzde 14.3 ve ihracattaki payı yüzde 26.3 oranında.Açık anlatımıyla, küçümsediğimiz yabancı sermaye yatırımlarının üretim, istihdam ve ihracattaki payları hiç de azımsanacak ölçüde değil.Bizim teşvik etmemiz gereken yabancı sermaye de işte bu tür yabancı sermaye. Ayırmak işimiz guras@milliyet.com.tr