Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Örneğin bir yabancı firma, 100 bin dolar getirerek bir ofis kiralıyor. Devlete uçak satıyor. 1 milyon dolar komisyon alıyor. O zaman 100 bin dolar yabancı sermaye girdi, 1 milyon dolar kâr transferi gerçekleşti diyoruz.Örneğin çokuluslu elektronik alet üreten şirketlerin Türkiye'de temsilcilikleri, pazarlama teşkilatları var. Bunlar, büro açmak için 100 bin dolar getiriyor, pazarlama faaliyetinin kârı olarak yılda 1 milyon dolar transfer ediyor.İşte bu nedenle 22 yılda ülkeye giren 17.1 milyar dolar yabancı sermayeye karşılık 5.7 milyar dolar kâr transferi gerçekleşti.Yabancı sermaye konusu tartışılırken, hangi tür yabancı sermayeden söz edildiğini bilmeniz, ona göre değerleme yapmamız gerekir. Aksi halde iyiyi kötüler, kötüyü över duruma düşeriz. Türkiye'ye giriş yapan yabancı sermayenin tamamı sabit sermaye yatırımı amacıyla girmiyor. Örneğin ben, daha önce kurulmuş, kamuya ait ve özel sektöre ait şirketlerin yabancı sermayeye satılmasının "sermaye sahipliğinin yabancıya transferinden başka" bir şey olmadığını, bu tür sermaye sahipliği transferinin ek iş ve aş yaratmadığını anlatmaya çalışırım.Örneğin ben, "sabit sermaye yatırımı yapmak için ülkeye gelecek" yabancı sermayenin teşvik edilmesini savunurum. Çünkü bu tür yabancı sermaye girişinin, iş ve aş yaratacağını, tekel konumu söz konusu olmadıkça, yıllık kazancının yerli rakipleriyle aynı ölçüde kalacağını söylerim.Ülkeye "sabit sermaye yatırımı için gelen", üretime ve istihdama katkıda bulunan yabancı sermayenin ekonomiye nasıl yarar sağladığını, yıllık kazancının, yerli sermayeli şirketlerinkinin ölçüsünde olduğunu rakamlarla anlatmanın yararlı olacağını düşünüyorum. İyisi de var, kötüsü de Ercan Türkan, "Türkiye'de ekonomik aktivite içinde yabancı sermayenin payını" araştırmak için İstanbul Sanayi Odası'nın her yıl derlediği 500 büyük sanayi kuruluşunun bilançolarını inceledi.2003 yılı bilanço rakamlarından yapılan belirlemelere göre, (üretim yapan-işçi çalıştıran-dış pazara mal satan) yabancı sermayeli kuruluşların 500 büyük sanayi kuruluşunun toplam satışları içindeki payları, yüzde 23.8 oranında, vergi öncesi kârları yüzde 22.6 oranında. Demek ki, yabancı yatırımı olan, üretim yapan yabancı sermayeli kuruluşlar üretimleri ölçüsünde (bizim kamu ve özel sektör şirketlerininkine benzer ölçüde) kâr sağlıyor. Satış 23.8, kâr 22.6 "Türkiye'ye giren yabancı sermayenin üçte biri kâr olarak çıktığında", bu kâr transferinin ana kaynağı "sabit sermaye yatırımı yaparak, iş ve aş sağlayan" yabancı sermaye değildir. Kâr transferini şişirenler, "Bir masalık, bir kasalık büro açmak için" üç beş dolar yabancı sermaye getirerek, ticari kârlarını ve de komisyon gelirlerini transfer edenlerdir.Bu ayrımı yapmazsak, ihtiyacımız olan, ekonomik büyümemize, istihdama katkıda bulunan, ülkeye gelmesini beklediğimiz yabancı sermayeyi üzeriz. Ayırt edebilmek önemli guras@milliyet.com.tr