Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı



İçeriden ve dışarıdan borçlanmadan günü geçirmek imkansız hale geldi. Bunun ne demek olduğunu rakamlarla anlatayım: Ocak - ekim döneminde Hazine’nin kasasından 80.2 katrilyon lira para çıktı. Buna mukabil Hazine’nin kasasına 56.5 katrilyon lira para girdi. Açık anlatımıyla, 10 ayda Hazine’nin nakit hesabı 23.8 katrilyon lira açık verdi.
Bu şu demektir. Eğer Hazine 23.8 katrilyon lirayı bir yerden bulamasaydı, ne maaş ödeyebilirdi, ne faiz ödeyebilirdi. İyi de, acaba Hazine bu 23.8 katrilyon lirayı nereden buldu? Nakit açığını nasıl kapadı?
Sayın okuyucularım, bu sayfada bir tablo bulacaksınız. O tabloda açığın nasıl kapatıldığını, daha doğrusu ne zor kapatıldığını göreceksiniz. Hazine 10 ayda içeriden net olarak 13.2 katrilyon lira borçlandı. Dışarıdan net olarak 15.2 katrilyon lira borçlandı. Bu toplam 28.5 katrilyon lira borç sayesinde nakit açığını kapadı, ödemelerini doğru düzgün yapabildi.
Dikkat buyurunuz, net borçlanma diyorum. Net borçlanma demek, ödediğiyle yeniden aldığı arasındaki fark demektir. Yılın ilk 10 ayında Hazine dışarıdan 22.4 katrilyon lira karşılığı döviz kredisi buldu da 7.1 katrilyon lira karşılığı döviz ödemesi yaptı. Bu sayede net 15.2 katrilyon liralık imkana kavuştu.
Dahası var. Hazine’nin ilk 10 ayda 65.5 katrilyon lira iç borç anapara ve faiz ödeme yükümlülüğü vardı. Hem bunu yapmak hem de biraz daha fazla para bulmak amacıyla 78.8 katrilyon lira borçlandı. Böylece 13.2 katrilyon liralık net imkan sağlayabildi.
Sayın okuyucularım, 2003 yılında çarkın dönmesi için AKP iktidarı aynı yollardan gidecek. İçeriden, dışarıdan borç bularak nakit açığını kapatacak.
Ancak unutmayınız, 2003 yılında IMF eskisi kadar para veremeyecek. O zaman dış kredi bulmada IMF dışı kaynakları zorlamak ve içeride daha fazla borçlanmak zorunluluğu ortaya çıkacak. İşte bunun içindir ki, AKP iktidarı ne yapacak, nasıl yapacak, diye tartışırken, iç ve dış borç stokunu ve borçların yapısını iyi bilmekte yarar var.

2002 yılının ilk 10 ayında Hazine 23.8 katrilyon TL nakit açığını kapatmak için dışarıdan ve içeriden nasıl borçlandı

Devletin dış borcu 59.7 milyar dolar
Bizim dış borç rakamımız kafaları karıştırır. İkide bir Türkiye’nin dış borcunun 125 milyar dolara ulaştığı söylenir. Bu 125 milyar dolar rakamının içinde gurbetçilerin mevduatıyla, özel sektörün kredileri de vardır.
Anlatayım: Bizim eskiden kalma bir alışkanlığımız var. Eskiden bankaların, özel sektörün yurtdışından doğrudan kredi bulmaları zor idi. Bulsalar da, kredi verenler devlet garantisi istiyordu. Onun için, kamunun, özel sektörün dışarıdan aldığı tüm krediler, Türkiye’nin dış borcu olarak tek bir rakam halinde verilirdi.
Günümüzde özel sektör ve bankalar dışarıdan istedikleri gibi kredi buluyorlar. Bu krediyi alırken devletten izin almalarına, devlete haber vermelerine gerek yok. Ancak belli vergi kolaylıklarından istifade etmek için, belli tür kredilerin dış borç kütüğüne kaydı gerekiyor. Dış borç kütüğüne kaydolduğu için bu kredilerde devlet garantisi söz konusu değil. Ama eski alışkanlık devlet bunları da dış borç rakamı içine eklemeyi sürdürüyor.
Bir basit anlatım yapayım: İtalya’daki Fiat otomobil fabrikası bir Avrupa bankasından kredi aldığında bu İtalyan devletinin dış kredi rakamına girmez, ama Türkiye’deki Fiat otomobil fabrikası bir Avrupa bankasından kredi aldığında bu Türkiye’nin dış kredi rakamını şişirir.
Bu yazının altında sayın okuyucularım için bizim 125 milyar dolarlık dış borç rakamlarımızın borçlara göre ayrımını veriyorum.
Kamunun yani devletin dış borcu sadece 59.7 milyar dolardır. Bunu şişiren Merkez Bankası’nın kullandığı dış kredi, Almanya’daki gurbetçilerimizin döviz mevduat hesabı, özel sektör bankalarının dışarıdan kullandıkları krediler ve de özel sektörün yabancılardan aldıkları (çoğu satıcı kredisi şeklindeki) döviz kredileridir.
Bizim dış borcumuz, büyük bir sorun yaratmaz. Biz en kötü durumda bile dış borcu anaparasını ve taksitlerini muntazaman ödeyebiliriz. Bizim sorunumuz dış borç değil, iç borçtur.

Devletin dış borcu 59.7 milyar dolar

2003’de 23.4 milyar dolar dış borç
Biz dış borç ödemelerini genelde yeniden borçlanarak yaparız. Bu bize özgü bir durum değil, hemen her ülkenin yaptığı bir uygulamadır. Burada önemli olan dış borç taksitlerinin ve faizlerinin gününü geçirmemek, vadesinde ödemeyi yapmaktır.
2002 yılında kamu ve özel sektörün dış borç servisi olarak yaklaşık 25.8 milyar dolar ödememiz var. 2003 yılında kamu 14.3 milyar dolar, özel sektör 9.1 milyar dolar dış borç ödemesi yapacak.


En önemli sorun iç borcu çevirmek
Eylül sonunda iç borcumuz 140 katrilyon lirayı geçti. Bunun döviz olarak karşılığı 85 milyar dolardır.
Sorun, borcun miktarı değil, (1) Borcun faizinin yüksek olması, (2) Borcun vadesinin kısa olması.



Borcun faizinin yüksekliği çok önemli. Borcun faizi devletin bütün kaynaklarını emiyor, tüketiyor. 2003 yılında devletin toplam gelirinin 96 katrilyon lira olacağı tahmin ediliyor. Bunun 65 katrilyon lirası faize gidecek. 2003 yılında devletin toplam harcamalara ayıracağı para 143 katrilyon lira olarak tahmin ediliyor. Bunun yüzde 46’sı faize gidiyor. Devlet diğer bütün harcamalar için nerede ise faize eşit miktarda para harcayabilecek duruma düşüyor.
Faiz oranlarının düşmesi, devletin iç borçlanma faizlerinin düşmesi tabii ki bu yükü hafifletir ama çok az hafifletir ve de çok geç hafifletir. İşte bunun içindir ki, AKP iktidarı kendisine icraat planı, programı yaparken bu iç borcun bu faiz yükü hep ayak bağı olacak.
İç borç konusu tartışılırken genelde bu borcun büyük kısmının kamuya ait olduğu söylenir. Ucuz ve kolay çözümler gündeme getirilir. Bu yazının altında 85 milyar dolar tutarındaki iç borcun alacaklılara göre dağılımını göreceksiniz.
Bu dağılım tablosuna bakanlar devletin iç borcunun sadece yüzde 44’ünün özel sektöre olduğunu, kalanının kamunun kendine özgü borcu olduğunu söylerler. Aslında kamunun kendine gibi görünen borcu da özel sektöre olan borcudur. Kamu bankalarına olan borç, kamu bankalarında mevduatı olan halk için bu mevduatı karşılamak amacıyla bu bankalara verilmiş olan kağıtlardan oluşur.
Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’na verilen iç borç senetleri batan bankalardaki mevduatı karşılamaktadır. Mevduat sahiplerinin alacağına karşılık verilmiştir. Burada olsa olsa Merkez Bankası’nın alacakları konusunda bir indirim söz konusu olabilir. Açık anlatımıyla, 85 milyar dolarlık iç borcun en az 65 milyar dolarlık kısmı hakiki borçtur ve bu borcun ödenmemesi halkın bankalardaki Türk lirası ve döviz alacaklarının ödenmemesi anlamına gelir.
İç borcun büyük bir bölümü sabit faizli döviz cinsi veya dövize endeksli borç şeklindedir. Bu nedenle faiz oranlarının aşağıya inmesi Hazine’nin yükünü kısa sürede azaltmamaktadır.
İşte bu nedenle AKP hükümetinin neler yapacağını, nasıl yapacağını tartışmadan, iç borcu nasıl çevireceğini, iç borcun bütçe ve Hazine üzerindeki yükünü nasıl hafifleteceğini tartışmakta, görmekte, bilmekte yarar vardır.