Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

31 Aralık gecesi, “takvim”de bir yılın sona erip bir başka yılın başladığı gecedir. Daha önce de yazmıştım. Tekrarlayayım. 31 Aralık gecesinde bir yılın biterek bir başka yılın başlamasının milattan önce 45 yılına kadar uzanan geçmişi vardır. Bu gecenin dinle, Hıristiyan dini ile, İsa’nın beden alarak dünyaya gelişi ile ilgisi, ilişkisi yoktur.
Eski Roma’da günlerin sayılmasında kargaşalık yaşanırdı. Jül Sezar, milattan önce 45 yılında “Julyen Takvimi”ni uygulamaya başladı. Bu takvimle de yeni yılın başlangıcını 1 Ocak olarak belirledi.
Papa Gregorius tarafından 1582 yılında düzenlenen “Gregoryen Takvimi”nde eski yıl 24 Mart gecesi bitiyor, yeni yıl 25 Mart gecesi başlıyordu. Fakat, 1752 yılından sonra “Gregoryen Takvimi”nde de yeni yıl 1 Ocak günü başlatılır oldu.

1926’da yılbaşımız 1 Ocak
Rusya 1918 yılında, Yunanistan 1923 yılında, Türkiye 1926 yılında “Gregoryen Takvimi”ni kullanmaya başladı. Açık anlatımı ile 1 Ocak günü, 1926 yılından bu yana Türkler için yeni bir yılın başlangıcıdır.
Türklerde eski bir yılın sona ermesini ve yeni bir yılın başlamasını kutlama âdeti 1930’lardan sonra oluştu. Sadece büyük şehirlerde değil, Anadolu’da da, her gelir grubundan aileler, yılbaşında bir sofra etrafında toplanarak yeni yıl yemeği yemeyi, radyo dinlemeyi, gece yarısı Milli Piyango çekilişini izlemeyi âdet edindi.
Televizyon yayını başladıktan sonra da gece saat 24.00’te “Zeki Müren konser verecek mi? Dansöz çıkacak mı?” havasına girildi. Kuruyemiş, tombala bu gecenin sembolü haline geldi. Gelirdeki farklılaşmaya ve değişime bağlı olarak yılbaşı eğlenceleri gazinolara, lokallere, otellere taşındı.
Yeni yıla girerken imkânı olanların çevresindekileri hediye vererek sevindirmeleri adet olmuştur. Hediyenin küçüğü büyüğü olmaz. Bir tabak kurabiye de hediyedir. El örgüsü bir atkı da hediyedir. Bir tek gül, güzel ifadelerle yazılmış bir kart da hediyedir.

Yılbaşı hediyeleri
Başka ülkelerde kurumlar yılbaşında çalışanlarına hediye dağıtır. Bizde ise kurumlar iş ilişkisinde bulunduklarına hediye dağıtıyor.
Bu adet “bankaların müşterilerine cep ajandası” dağıtması ile başladı. 1950’li yıllarda anahtarlık modası çıktı. Zincirlerinin ucuna takılan, cicili bicili anahtarlıklar dağıtılıyordu. Daha sonra kurumlar zenginleşince yılbaşı sepeti modası başladı.
Yılbaşı hediyesi trafiği ekonominin canlı olduğu dönemlerde coşar, ekonomi yavaşlayınca hediye trafiğinde tıkanıklık başlar.
Yılbaşında satışlarının canlanmasını bekleyenler, halkımızın bu yıl eski yıllardaki kadar alışveriş yapmamalarından yakınıyor. Kurumların ilişkili bulunduğu kişilere dağıttıkları yılbaşı hediyelerinde de azalma var. Her kurum duvar takvimi, defter dağıtırdı. Bu yıl takvim ve defter trafiği bile durdu.
Hediye bahane... Yeni yıl iyi geçsin de, hediye veren olmasın. Sayın okuyucularımın yeni yıllarını kutlarım.