Bugün Ankara'da Türkiye Milli Kooperatifler Birliği tarafından düzenlenen bir toplantıda "Yoksullukla Mücadelede Kooperatiflerden Yararlanmanın İmkanları" tartışılacak.
Türkiye'de yoksulluk var. Ama yoksullukla mücadele yok... Yoksulluğun nasıl önleneceğini tartışan yok. Halbuki yoksulluk önemli boyutlara ulaştı. Kriz, yoksulluk sorununun önemini artırdı. DPT tarafından yapılan belirlemelere göre nüfusumuzun yüzde 13'ü (yaklaşık 9 milyon Türk insanı) açlık sınırı altında. Nüfusumuzun yüzde 24'ü (yaklaşık 16 milyon Türk insanı) fakirlik sınırının altında. Nüfusumuzun yüzde 18'inin (yaklaşık 12 milyon Türk insanının) günlük gıda harcaması 2 doların altında...
Öncelik, açlık sınırı altındaki 9 milyon Türk insanının karnını doyurmak... İyi de, bunu kim yapacak? Nasıl yapacak? Karın doyurmak önemli ama sadece yoksulun karnını belli bir süre doyurmak ile iş bitmiyor. Ardından bu insanları üretici duruma getirmek, kendi karınlarını doyuracak duruma getirmek gerekiyor...
İşte burada "kooperatiflerin önemi" ortaya çıkıyor. İlk kooperatif hareketi 1844 yılında İngiltere'nin Manchester şehrinde başladı. İlk kooperatif, yoksullukla mücadele arayışındaki dokuma işçileri için kurulan tüketim kooperatifi idi.
Daha sonra yoksul insanları üretime yönelten kooperatif hareketi başladı. Bu tür kooperatifler bütün Avrupa kıtasına yayıldı. Oradan Amerika kıtasına atladı.
Tarım kesiminde üretim yapmak isteyenlere kredi verecek, üretim girdisi olarak tohum, gübre ihtiyacını karşılayacak, ürettiği malın satışını sağlayacak kooperatifler, hem tarım kesimindeki yoksul nüfusun güçlenmesini hem de ülke ekonomilerinin güçlenmesini sağladı.
Mithat Paşa'nın Tuna valiliği döneminde Türkler ilk tarım kredi kooperatifleri ile tanıştı. Mustafa Kemal 1925 yılında Ankara'da ilk memurlar tüketim kooperatifini kurdu. Bu kooperatifin 1 numaralı üyesi oldu. Mustafa Kemal daha sonra tarım satış kooperatiflerinin kuruluşuna öncülük etti.
Şimdilerde kooperatif denilince Türk halkının aklına "ortaklarını dolandıran yapı kooperatifleri"nden başka bir şey gelmiyor. Bu yüzden yoksullar, az ve dar gelirli halk tüketim, sosyal yardımlaşma, sağlık kooperatiflerinin nimetlerinden yararlanamıyor.
Partilerin tarım kredi ve tarım satış kooperatifleri ile esnaf kefalet ve küçük sanayi sitesi kooperatiflerine politik yaklaşımı sonucu bu kooperatifler üreticiye ve üretime gereken ölçüde katkıda bulunamıyor.
Türkiye'de kooperatif sayısı 58 binlerde... Kooperatif ortaklarının sayısı 8 milyona yakın... Ama bizde kooperatif kurmak ve kooperatiflere ortak olmak sadece "devletin tanıdığı bazı kolaylıklardan, devletin sağladığı bazı imkanlardan yararlanmak" için yerine getirilmesi gereken bir formalite olarak görülüyor.
Amerika kıtasını tekrar keşfe lüzum yok. Başka ülkeler yoksullukla mücadelede kooperatiflerden nasıl yararlandı ise biz de yararlanabiliriz. Yararlanmalıyız.
Özay Şendir
‘Diyalektik bir şey’ olarak Lozan tartışması...
16 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Sosyolojik hatalar!
16 Mayıs 2025
Zafer Şahin
Sanatçılar ‘Terörsüz Türkiye’ istemiyor mu?
16 Mayıs 2025
Abdullah Karakuş
Krizler, görüşmeler ve sonuçları
16 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
İttifak’ta görüş ayrılığı çıkmadı
16 Mayıs 2025