AAAAA... Gaziantep'in Birecik'inde Fırat Nehri kıyısında Selefkiye diye bir eski şehir, o şehrin de Zeugna Köprüsü varmış!.. Aaaaa... Bir baraj yapılmış, bu şehrin bir kısmı sular altında kalacakmış!..
Sanki bunlar yepyeni şeyler... Şehir milattan önce 331'den beri orada duruyor. Barajın yapımına 1980 yılında karar verildi. Baraj 1996 yılından bu yana yapılıyor. Şehrin bir kısmının sular altında kalacağı 1980 yılından bu yana biliniyor.
Ama geliniz görünüz ki... Yumurta kapıya gelince telaş başladı... "N'ooolur on gün daha süre tanınsın da..." diyerek on günde "tarihi kurtarma" çabasına girildi.
Gerçekçi olalım... (...Bugünlere kadar nerelerde idiniz?..) Bu noktadan sonra giden gitmiştir... On gün, on beş gün, bir ay, iki ay... Ne olur ise olsun... Üç - beş eser daha kurtarılabilir. İşte o kadar. Kalanı suyun altında kalacaktır.
Neden mi?
Atatürk Barajı su bırakıyor. Bu su Fırat üzerinden Birecik Barajı'na ulaşıyor. Göl belli bir yüksekliğe ulaşamadığı sürece Birecik Barajı aynı miktarda su boşaltamayacağından baraj doluyor. Su yükseliyor. Suyun yükselmemesi için Atatürk Barajı'nın su bırakmaması gerekir. Bu ise uzun süre mümkün olamayacak bir iştir.
Konuyu baştan anlatayım. Birecik Barajı, Fırat üzerinde yapılması 1960'lardan beri tartışılan projelerden biridir. 1980'li yıllarda yapımı kararlaştırılmış, 1996 yılında "yap - işlet - devret" modeli ile yapımına başlanmıştır. Türkiye'de bugün üretilen elektriğin yüzde 2.5'i büyüklüğünde elektrik üretecektir. 1 milyar dolar harcama ile ortaya çıkmıştır. Fırat'ın suları barajın arkasında birikerek 57 kilometrekare yüz ölçümünde bir göl oluşturacaktır.
Fırat Nehri Birecik'in bu yöresinde denizden 350 metre yükseklikte akmaktadır. Buna 350 kotu adı verilmektedir. Şu anda Zeugma kazılarının yapıldığı alan ve yerleşim bölgesi 369 kotundadır. Birecik Barajı'nın enerji birimlerinin deneme üretimine geçebilmesi için suyun en az 372 kotuna çıkması gerekmektedir. Su bu kota yükseldikten sonra baraj su akışını kontrol edecek imkana sahiptir. Su bu kota yükselinceye kadar suyun miktarını Atatürk Barajı kontrol edebilmektedir.
Baraj tam olarak dolduğunda suyun kotu (denizden yüksekliği) 385'e yükselecektir.
Suyun kotu deneme üretimi için gerekli 372 kotuna ulaştığında bugün kazı yapılan alan su altında kalmaktadır. Su tam dolum kapasitesi olan 385 kotuna ulaştığında tarihi Zeugma'nın üst yerleşim bölgeleri su seviyesinin üzerinde olacak, su bu bölgeleri etkilemeyecektir.
Zeugma, köprü başı veya geçit yeri anlamını taşır. Fırat kıyısındaki bu yerleşim bölgesi milattan önce 331 yılında Seleukas I. Nikator tarafından Selefkiye (Seleukeia) adıyla kuruldu. Büyük İskender'in ırmağı aştığı noktada teknelerle yapılan köprü, bölge ticaretinin ana ulaşım yolu idi. Bölgeyi Antakya (Antiokheia) ve Urfa'ya (Edessa) bağlıyordu. Bu yerleşim yeri VII. yüzyılda tahrip edildi. 1894 yılında bir yabancı arkeolog bu bölgede Eski Taş Devri'ne (paleolitik) bir balta bulunca bölgenin adı duyuldu. Bölgede 1987 ve 1998 yıllarında iki izinli kazı yapıldı. Fakat köylüler yıllardır kaçak kazı yaptı, yapıyor. Buluntuların çoğu yurtdışına satıldı. Metropolitikan Berlin ve hatta St. Petersburg müzelerinde sergileniyor.
1996 yılından bu yana Fransız hükümetinin ve yapımcı Gama firmasının desteği ile Fransız Nantes Üniversitesi uzmanları da kazı yapıyor. Bugüne kadar dikkatler suyun altında kalacak bölgeye yoğunlaştırıldı. Halbuki Roma'nın garnizon (askeri) şehirlerinde zenginliğin alt bölgede değil, üst bölgede toplandığı biliniyor. Yakın zamanda kaçak kazı yaparken yakalanan bir köylünün tünelinden ulaşılan yeraltı yerleşim bölgesi bu tahmini doğruluyor.
Suyun altında kalacak olan önemli ama, geride kalanın milyonda biri. Geride kalanları ne yapacağız? Ona karar verdik mi?
Yazara E-Posta: guras@milliyet.com.tr