Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

       ZEKAT, Müslümanlık inanışına göre, herkesin sahip olduğu mal ve paradan, her yıl yoksullara dağıtmakla görevli olduğu "kırkta bir hisse"dir.
Zekat, Kur'an - ı Kerim'de çok sayıda surede namaz ile birlikte zikredilmiştir. Bu durum, namaz ile zekat arasında sıkı bir ilişkinin delili olarak kabul edilmektedir.
Bakara suresinde beş defa, "Namazı dosdoğru kılınız, zekatı veriniz" buyurulmuştur.
Tevbe suresinde dört ayrı ayette "tevbe eder, namaz kılar ve zekat verirlerse, artık onlar dinde kardeşimizdir" buyurulmaktadır.
Nur suresinin 56. ayeti bu konuda Allah'ın müjdesini, müminlere iletmektedir: "Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, o Resul'e itaat edin. Ta ki ilahi rahmete kavuşturulasınız."
Mali bir ibadet olan zekat, yılda bir defa, Müslümanın malından Allah'ın tayin ettiği bir miktarın verilmesiyle yerine getirilir. İslam inancına göre zekat, malda hem bereket ve artmaya yol açar, hem de paklığa, temizliğe, helalliğe sebep olur.
Görünürde servetlere, yani gelirlere ve sermayeye bindirilmiş yüzdesi belli bir vergi olan zekat, gerçekte, toplumun imkanları ölçüsünde ferdin insanlığını korumaya yönelen, gelişmiş ileri ücret ve geçim yollarını genelleştirmeyi amaç edinen iktisadi bir düzen kurmak amacını taşır.
Zekat, gelirin değil, varlığın vergisidir. (Gerçekte zekat, "vergi"nin tam karşıtı değildir. Çünkü "vergi"nin salınışı, alınışı ve kullanımı zekattan farklıdır. Zekat, sadece varlığı olanlardan yoksullara doğrudan kaynak transferini öngören bir yardım sistemidir. Fakat bilmeyenlere bu anlatım kolaylık sağlar).
Hadisler arasında "zekat" ile ilgili olanlar pek çoktur. İslam düşüncesinin dayandığı şartları açıkladığı belirtilen ve en sahih hadis kitapları başında gelen Buhari ile Müslim'in birlikte rivayet ettikleri hadiste şunlar buyurulmuştur. İslam beş şey üzerine kurulmuştur. "Allah'tan başka hiçbir ilah olmadığına ve Muhammed'in O'nun kulu ve Resulü olduğunu şahadet, namazı kılmak, zekatı vermek, Beytullah'ı hac ve Ramazan orucu.
Zekatın iki ana amacı olduğu belirtilmiştir, "ferdi" ve "genel" amaç. İlkinden beklenen, insanın nefsini tezkiye ederek (arıtarak) mala karşı duyduğu eğilimi yenmesi, fertler arasında sosyal bağları pekiştirmeye çalışması, yaratan ve veren Tanrı'ya yaklaşma yolunda ilerlemesidir, denebilir. İkinci amaç istihsal (üretim), tedavül (sürüm) ve servetin (zenginlik, varlık) dağılımı ile ilgili ilke ve sistemleri, sağlam temeller üzerine yerleştiren bir iktisadi düzen kurabilmektir.
Hz. Muhammed'den sonra bazı Arap kabileleri, namaz kılıp zekat vermekten kaçındı. Fakat Ebubekir zekat vermemekte direnenlere karşı, hiçbir müsamaha göstermedi.
Halife Osman'a kadar hemen "her çeşit servetten" toplanan zekat, bu dönemde tarım ürünleri, meyveler, koyun, deve, sığır gibi zahiri (gözle görünen) malların zekatlarının toplanması ve diğer gizli mallar için (para ve ticaret malları ve benzerleri için) mal sahiplerine yetki tanınması, onların vicdanları ve inançlarıyla başbaşa bırakılması şeklinde, az çok yön değiştirdi.
Zekata tabi olan malın (nami) büyüyen bir mal olması şarttır. Çünkü zekatın, manası, "nema" olup, "ancak büyüyen maldan" elde edilir.
Zekat verecek kimsenin kul borcundan fazla paraya sahip olması da gerekir. Ev, dükkan, mağaza gibi yaşamak ve işi görmek için gerekli olan nafakalarını sağlamakla görevli olduğu insanların bir yıllık masrafları, ev eşyası, giyecekler (yazlık ve kışlık olarak), binek hayvanları, bir sanat veya zanaatın uygulanması için gerekli malzeme, alet, ticaret amacı olmayan kitaplar, gerekli silahlar, zekata bağlanmamıştır.
Müftülüğün verdiği bilgiye göre zekat hesabında bir yıldan fazla bir varlığa sahip olma esası söz konusudur.
Zekat, her önüne gelene verilmez. Yoksullara, nisap miktarı malı bulunmayanlara, (nisap miktarı 1999 Ramazan ayında 240 milyon Türk Lirası olarak belirlenmiştir) çaresizlere, borçlulara, kölelikten kurtulacaklara, parasızlıktan dolayı yolda kalmış olanlara, hali vakti yerinde olmayan öğrencilere, kardeş, amca, dayı, teyze, hala ve benzerleri akrabaya zekat verilir.
Burada dikkat edilecek nokta, zekat verilecek Müslüman'ın durumudur. Akrabadan başlayıp konu komşuya, meslek arkadaşlarına, daha sonra da hemşerilere ve başka zekat almaya durumları elverişli kimselere zekat vermek daha hayırlı sayılır.
Müftülüğe sordum... Bana verilen bilgiye göre, fitre ve zekatta nihai hedef, yoksulun sevindirilmesidir. Bu doğrudan olabileceği gibi bir vasıta ile de olabilir.
Açık anlatımıyla eğer siz bir kişiye, bir derneğe, kuruluşa, fitre ve zekatınızı veriyor iseniz, o aracı sizden aldığını telef etmeden, yitirmeden ihtiyaç sahibine ulaştırıyor ise, vazife yerine getirilmiş demektir.
İstanbul Müftülüğü'nün verdiği bilgiye göre, zekat yıl içinde istenilen zamanda verilebilir.
Fakat genelde fitre ile birlikte verilmesi usulden olmuştur.
Zekat vermek için de "niyet etmek" gerekir. Fakat verilen kimseye bunun "zekat olduğunu söyleme mecburiyeti yoktur."
Zekata tabii, nami (büyüyen) 240 milyon Türk Lirası'ndan fazla varlığı olan her Müslüman'ın zekat mükellefiyetini hatırlatırım. Zekatlarınızı unutmayınız aziz Müslümanlar.




Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr