Güngör Uras

Güngör Uras

guras@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Manizade kardeşler Antalyada "Manizade Tarım İşletmesi"nde ot üretmeye başlamışlar. İstanbulda da ürünlerini pazarlamak için "Chimera" adı ile bir pazarlama şirketi kurmuşlar.Ben üç yıldır Manizade kardeşlerin yaptıklarını izliyorum. Yüzlerini görmedim. Ürünlerini görüyorum, yiyorum. Bu yazıyı yazmadan telefon ile Derviş Manizadeyi aradım. Bana anlattığına göre halen kendilerine ait ve kiralık 150 dönüm toprakta ot üretiyorlarmış. On dönümü cam, elli dönümü plastik seraları varmış. Çok talebi olan ve üretimi çok dikkat isteyen fesleğen için bilgisayarlı yeni seralarında üretime başlamışlar. İstanbulda tüketiciye yıkanmış ve doğranmış ürün pazarlamak amacıyla Avrupadan yıkama ve kurutma makineleri, kesme doğrama makineleri getirtmişler.Antalyadaki üretim tesislerinde yüz, İstanbuldaki ürün yıkama ve hazırlama tesislerinde yirmi beş kişi çalışıyormuş. Büyük oteller ve lokantalar dahil 350 noktaya ve 40 markete ürün dağıtıyorlarmış.Manizade Tarım işletmelerinde "Dört Mevsim Yeşillikleri" denilen karışık tür yeşil salata yetiştiriliyor. 16 çeşit yeşil salata üretiyorlar. 18 çeşit baharat, 10 çeşit sebzeleri var. Fesleğen, kişniş, taze kekik, Frenk soğanı, Frenk maydonozu, mercanköşk, biberiye, kuzukulağı, limonotu en fazla talebi olan ürünleri. Baby havuç, baby patlıcan, baby zukini kabağı gibi küçük sebzeleri ve rezene, Meksika biberi, pac choy gibi özel sebzeleri de yetiştiriyorlar.Türkiyeye getirdikleri bir yenilik de "yenilebilir çiçekler". Salataları ve yemekleri süslemede kullanılan Latin Çiçeği, Mor Viola, Bezelye Dalları ile Borage Çiçeği Manizade kardeşlerin yetiştirdiği yenilebilir çiçeklerin en fazla beğenilenleri.Manizade kardeşler, ot üretimine başladıktan sonra beş yıl boyunca onları örnek alarak çok sayıda müteşebbis benzeri otları yetiştirmeye başladı. Ot talebi giderek büyüyor. Bu otlara yurtdışından da büyük talep var. Büyük ölçüde üretim yapabilecek işletmelerin, büyük ölçüde ihracat şansı var.Ben Manizade kardeşlerin başarı öyküsünü örnek olsun diye önüme gelene anlatıyorum. Bu öyküden alınacak çok ders var. Demek ki, ABDde eğitim gören, yaşayan gençler için Türkiyede yapılabilecek işler varmış. ABDde eğitim gören, yaşayan gençler Türkiyeye dönerek toprak ile uğraşabiliyormuş. Piyasadaki boşluğu görebilen, bu boşluğu doldurmak için üretim yapan başarılı olabiliyormuş. Para etmeyen tarım ürünleri yanında talebi olan ürünlerin de sayısı çokmuş. Otun iyisini yetiştirenbile para kazanabiliyormuş. (Zengin sofralarında yenilen "ot"a ot denilmiyor. "Taze yeşillik" veya "egzotik yeşillik" deniliyor. Sakın ha zenginler "ot" yemeye başladı demeyiniz. Ayıp olur!..) guras@milliyet.com.tr Derviş, Esra ve Dünya Manizadenin anne ve babası ABDde yaşadığından onlar da orada okumuş, üniversiteyi bitirmiş. Erkek kardeş Derviş, "iş idaresi", kız kardeşlerden Esra "edebiyat", Dünya "turizm" eğitimi görmüş. Üç kardeş "Gidelim bakalım Türkiyede ne iş yapabiliriz?" diyerek beş yıl önce Türkiyeye gelmişler. "Otçuluk" yapmaya karar vermişler. Çünkü görmüşler ki eskiden fakir mutfaklarında kullanılan, sonra unutulan otları zengin sofraları için yetiştiren yok. Halbuki bütün dünyada şimdilerde lüks otellerde, lokantalarda ve zengin sofralarında bolca ot kullanılıyor.