İSTANBUL'un üzerine kurulduğu yedi tepeden dördüncüsü "Zeyrek" diye bilinir.
Haliç'i Atatürk Köprüsü ile geçip, Atatürk Bulvarı'nın başlarına ulaşınca, sol kolda "Manifaturacılar Çarşısı" görülür. Sağda ise Tekel ve SSK binaları vardır. Bu iki binanın arasından yukarı doğru tırmanan yokuş Zeyrek Yokuşu'dur. Zeyrek'in yokuşu o kadar ünlüdür ki, halk deyimlerine bile girmiştir. Bilgisi kıt, anlayışı dar olanlara "Serçe'den başka kuş, Zeyrek'ten başka yokuş bilmez" derler (İstanbul Ansiklopedisi, Sayfa 554).
Zeyrek, Bizans'ın manastırlar ve kiliseler mahallesidir. Tarih boyunca burada çok sayıda kilise ve manastır yapılmıştır.
I. Constantinus tarafından yaptırılan (324 - 337) Havariyun Kilisesi, imparatorların toprağa verildiği yer olarak ün yapmıştır. II. İoannes Komnenos zamanında (1118 - 1143) yaptırılan "Pantokrator Manastırı Kilisesi" ile "İkinci Kilise" arasındaki "Mezar Şapeli" uzun yıllar İstanbul'a hakim olan ailelerin gömüldüğü yer olmuştur.
Pantokrator manastırı için bölgede yapılacak çok sayıdaki sarnıçtan günümüze ulaşanlardan bilinenler harap, büyük kısım kayıp durumdadır. Piri Paşa'nın (1533) inşa ettirdiği Soğukkuyu Camii'nin altında bu sarnıçların en büyüğü durur. Pantokrator Manastırı, kütüphanesi, hastahanesi, ihtiyarlar evi, öğretim kadrosu ile Bizans'ın en önemli müessesesidir. Manastırın yönetmenliğinin ve bazı kitaplarının günümüze kadar geldiği söylenir.
Fetihten sonra Fatih Sultan Mehmet'in buyruğu ile, Pantokrator Kilisesi'nin bir bölümü camie çevrildi. Fatih Külliyesi'nin medreseleri yapılıncaya kadar Manastır binası da medrese olarak kullanıldı.
Bursa'daki II. Murad Medresesi'nin müderrisi Molla Mehmed Efendi bu medreseye müderris olarak getirildi.
Çocukluğunda, hocası Hacı Bayram'ı Veli, Molla Mehmed Efendi'ye, Farsça, "anlayışlı, uyanık, zeki" anlamına gelen "zeyrek" lakabını takmıştı.
İşte bu nedenle fetihten sonra, İstanbul'un bu dördüncü tepesindeki mahalle, medresesinde müderrislik yapan molla Mehmed Zeyrek Efendi'nin lakabıyla "Zeyrek" olarak anılır oldu.
Zeyrek semti 1633 yılından 1918 yılına kadar 8 büyük yangın gördü. Zeyrek'teki ahşap binaların çoğu 1918 yangınından sonra yapılan binalardır. Fatih Belediye Başkanı Sadettin Tantan'ın yürüttüğü Fener - Balat Projesi içinde, Zeyrek'te ve de çevresindeki eserlerin restore edilmesine çalışılıyor.
Geçen hafta sonu Zeyrek'teki "Üçlü Kilise"den bozma camii ziyaret ettim. Camiin, İlahiyat Fakültesi'nde okuyan Seyfullah Serenli isminde Amasralı genç ve aydın bir imamı var.
Caiin önündeki eski medrese kalıntısı Fatih Belediyesi ve Rahmi Koç Müzecilik ve Kültür Vakfı'nın işbirliği ile bir lokanta haline getirilmiş. Lokanta ile Azize Taylan Hanım ilgileniyor. Sıtkı Eren yönetiyor. Lokantada alkollü içki verilmiyor. Günün her saatinde lokantada ve bahçesinde çay, kahve, pasta servisi var.
Ramazan ayı boyunca kişi başı 8 milyon liraya, Türk usulü iftar sofrası hazırlıyorlar.
Zeyrekhane adını taşıyan, Türk yemekleri ağırlıklı lokantada (Telefonu: 212 - 232 27 78) her gün öğle ve akşam yemeği yenilebiliyor.
Sayın okuyucularıma Zeyrek semtini gezmelerini tavsiye ederim. Gündüz ve akşam manzarası, 850 yıllık kilise - camii, eski yapıları ve de Zeyrekhane Lokantası ile İstanbul'un en güzel köşelerinden biri.
Yazara E-Posta: g.uras@milliyet.com.tr
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025