22.03.1999 - 00:00 | Son Güncellenme:
Yağmur Atsız
Tecrübeli muhabir basın toplantılarında soru sormaz. Zira ya ahmakça bir soru sorar gülünç olursunuz ("Sayın Başbakan, Türkiye sahiden bir hukuk devleti mi?") ya da zekice sorar öbür muhabir arkadaşlara malzeme sağlarsınız ("Sayın Başbakan, şu dinine yandığımın memleketinde neden hukuk devleti bir türlü gerçekleşmiyor?")...
Onun için en iyisi efendice bir kenarda oturup sanki dinliyormuş gibi yapacaksınız.
Demek ki neymiş?
Soru moru yok!!!
Soru özel mülakatde sorulur...
Şimdi düşünüyorum, acaba bugün ekabirden ve meşahirden birileriyle özel mülakat yapsaydım neler sorardım?
Örneğin FP Bayrakdarı Recai Kutan'a:
"Partinizin Ankara'daki Altınpark'a zeplin gibi bir ekmek heykeli dikmesi dinen putperestlik sayılmaz mı? Günde beş milyon ekmek, yani SADAKA, dağıtacağını ilan etmek modern sosyal devletin özüne nanik yapmak değil midir?
Mensubu bulunduğunuz siyasi zümre 1950'den bu yana ülkeye bir işsizlik sigortası getirmekden acizken sizin bu 'imarethane' yönteminiz sahtekarlık faslına girmez mi? Bu değirmenin suyu nereden gelecek?"
Bizim milletvekillerinin hayatda en korkdukları şey milletdir. Allah'dan korkmazlar ama milletten ödleri patlar. Tabii sadece seçim sıraları...
Meclis Başkanı Hikmet Çetin beni kabul etmek lütfunda bulunsa ona da şunları sorardım:
"Devletin içindeki bazı kurumlar, zaten önyargılı ve çifte standardlı, ahlaksızca denebilecek ölçüde Türkiye karşıtı Avrupa'ya dönük olarak hep kritik anlarda bir darbe de içeriden vurmak için yeminli mi? Yahut bunun için özel maaş mı alıyorlar? Örneğin sahtekar Avrupa Öcalan'ın 'insan hakları' konusunda yaygarayı basarken Erbakan hakkında 'idam istemiyle' dava açmak hangi akla hizmetdir ki? İki yıldır aklınız neredeydi? Veya iki ay daha bekleseydiniz günaha mı girerdiniz? Daima yanlış yerde, yanlış zamanda yanlış muharebelere giren acemi çaylak silahşor yamakları bu ülkenin kaderine daha kaç asır hakim olacak?"
Yıllardır böyle çünkü... Sanırsınız ki bir "İstemezükçüler Çetesi" Türkiye'yi dünyadan koparmak, Ankara'yı sürekli zor duruma sokmak için faaliyet gösteriyor. Türkiye dünya ile bütünleşse kendileri hapı yutacak çünkü! Çok değil son dokuz yılın gelişmelerini inceleyiniz! Ne zaman Türkiye'de olumlu sayılabilecek bir gelişmenin ilk ürpertisi hissedilse akabinde mutlaka bir rezillik patlak verir. Türkiye düşmanı dahi olsalar birtakım parlamenterlerin TBMM önünde enselerinden tutulup arabalara tıkıştırılması, ipliği pazara çıkmış başka Türkiye düşmanlarına suikast düzenlenip mazlum duruma getirilmesi, ciğeri beş para etmez birtakım sözümona gazetecilerin yok yere tutuklanıp kahraman pozuna sokulması ve saire...
Ankara'daki çapsızlara yalvarıyorum: Ne olur, Allah rızası için bir problemi, tek bir problemi de çözün ki gözlerim açık gitmeyeyim!!!
Ama bir devlet tasavvur ediniz ki orada bir Süleyman Demirel ile bir Bülent Ecevit "siyaset borsası"nda "bilge devlet adamı" faslından "işlem" görüyor... Hafazanallah...