Hakan Atis

Hakan Atis

info@hakanatis.com

Tüm Yazıları

Amatör denizcilerin bağlama yerinden marina ücretlerine, barınaklardan çekek alanlarına ve seyir güvenliğine uzanan temel sorunlarına çözüm bulunursa Türkiye’nin maviliklerde atağa kalkması yakındır.

Seyir güvenliğinin sırrı azami dikkat

Üç tarafı denizlerle çevrili şahane bir ülkede yaşıyoruz. Tarihi ve coğrafi müthiş zenginliğe sahibiz. Ancak, benim dünyamın ağırlık merkezi mavilikler olunca o alana odaklanmam kaçınılmaz. Her noktası Rönesans tablosu gibi olan gibi kıyılarımızın uzunluğu 8 bin 592 km. Hal böyle olunca tekne yapımından kullanıma kadar her alanda yoğunluk ve sorunlar söz konusu. Bilindiği üzere Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı tarafından 5 Aralık 2022 tarihinde “Bir Milyonuncu Amatör Denizci Belgesi Teslim Töreni” gerçekleştirildi. Sayısal açıdan bakıldığında önemli bir başarı. Ancak madalyonun diğer yüzü de var. Denizcilik evrensel bir kültürdür. Güvenlik kurallarından nezaket davranışlarına kadar ayrılmaz bütündür. Bir kısmı uygulanıp diğer unsurları göz ardı edilemez! ADB (Amatör Denizci Belgesi) ve KMT (Kısa Mesafe Telsiz Operatörü) belge sahibi sayısını artırırken evrensel kuralları da noktasına, virgülüne dokunmadan öğretmek, benimsetmek, uygulatmak ve en önemlisi maviliklerde tavizsiz denetlemek gerekiyor.

Haberin Devamı

Türkiye bunu hak ediyor

Son sözümü baştan söyleyeyim. Türkiye’de maviliklerin A’dan Z’ye tüm sorunlarıyla ilgilenecek ve en önemlisi tam yetkili olacak “Denizcilik Bakanlığı” mutlaka kurulmalıdır. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı’nın bünyesinde Denizcilik Genel Müdürlüğü var. Haklarını teslim etmek lazım. Hem bakanlık hem de ilgili genel müdürlük, görev ve sorumluluklarını başarıyla yerine getiriyor. Ancak, birçok AB ülkesinde olduğu gibi bizde de Denizcilik Bakanlığı olsa; yat yapımından marinalara, deniz ve karadaki bağlama yerlerinden denetimlere, tersanelerden denizcilik eğitimine ve sektörle ilgili her konuya tam yetkili yaklaşsa emin olun 5 yıl içinde Türkiye öyle müthiş sıçrama yapar ki rakip ülkelerin dudakları uçuklar.

70 binden fazla tekne kayıtlı

İMEAK Deniz Ticaret Odası İzmir Şubesi’nden edindiğim bilgiye göre; ülkemizde halen kamu ve özel sektöre ait işletilen 62 yat limanı bulunuyor. Denizde mevcut bağlama kapasitemiz ise 18 bin 545 yat olarak gözüküyor. Bağlama kütüğüne kayıtlı ve Türk bayraklı özel kullanım amaçlı tekne sayısı ise 70 bin 200 adet. Bu sayı 4 metre ve üstü, yat niteliği olmayan tekneleri içeriyor. Ancak yabancı bayraklı olan ve Türkler tarafından kullanılanlar da eklendiğinde bu sayı hiç şüphesiz çok daha yüksek. Sözün özü, sayıca belki de yüz binlere yaklaşan, çeşitli boy ve sınıflarda teknenin olduğu büyük bir dünyadan söz ediyoruz. Geçen hafta Yunanistan’da dramatik bir tekne kazası meydana geldi. Konuyu biliyorsunuz. Ayrıntılarına girmeyeceğim. Ali ve Vuslat Sabancı çiftinin oğullarıyla geçirdiği kaza gözleri yeniden maviliklere çevirdi. Öncelikle iş dünyamızın değerli çiftine acil şifalar diliyorum. Konunun diğer boyutuna gelecek olursak seyir güvenliği konusu karşımıza çıkıyor. Aslına bakarsanız ülkemizde Denizde Çatışmayı Önleme Tüzüğü başlıklı son derece kapsamlı kurallar bütünümüz var. Orada neler yapılması gerektiği anlatılıyor. Ayrıntılarına girmeyeceğim zira amatör denizciler konuya aşina. Önemli olan kuralların kâğıt üstüne kalması değil, uygulanmasıdır. Ben de ADB ve KMT sahibiyim. Fırsat buldukça dostlarımla yelken açıyorum. Ayrıca mütevazı bir teknem var. Deyim yerinde ise seyirde kılı kırk yarıyorum. Çünkü denizde 50 yılın yaşatmadığını bir an getirir. Tekne içinde ve üstünde ister alargada isterseniz marinada veya barınakta bağlı vaziyette bulunun veya en önemlisi seyirde olun güvenlik ihmale gelmez. Kendinizin, mürettebatınızın, teknenizin hatta yakınlarınızda olan teknelerin dahi güvenliğinden sorumlu olursunuz. Amatör denizcilik camiamız kendi arasında muazzam bir iletişim ve dayanışma zeminine sahip. Ayrıca dünya standartlarında sahil güvenlik teşkilatımız var. Sözün özü istenirse maviliklerimizde kural ihlalleri kolayca önlenebilir.

Haberin Devamı

Bir diğer husus hiç kuşkusuz eğitim. Ülkemizde verilen ADB ve KMT eğitimleri teorik olarak hayli başarılı. Lakin pratik anlamda yetersiz. Neredeyse selam veren belge alıp kaptan (!) oluyor. Oysa denizcilik tecrübe ister. Benim önerim özellikle Özkan Gülkaynak, Tanıl Tuncel, Alim Sür, Ekrem İnözü gibi usta denizcilerimizin söylediklerine kulak verilmesi yönünde. Seyir evresinin de azami dikkat ve disiplin gerektirdiğinin unutulmaması gerekiyor.

Haberin Devamı

Son yıllarda ülkemizde halk arasında şişme bot veya bot olarak bilinen deniz taşıtlarının neden olduğu kural ihlallerine ve maalesef can kayıplarına da rastlıyoruz. Bu sınıfın en dikkat çekici özelliği şu; 30 metre ve üstünde olan süper ve mega yatlar ekseriyetle kıyıdan uzak noktalarda demirlemeyi tercih ediyor. Hal böyle olunca karaya gidiş gelişlerinde kaçınılmaz olarak bot kullanıyorlar.

Şişme botlar ve kural ihlalleri

Aslında 10 metre ve üstünde olan yelkenlilerde de şişme botlar doğal olarak tercih ediliyor. Lakin, net olarak söylemem gerekirse yelkenciler kurallara saygılı. Ne yazık ki motoryatlarda özellikle hız sınırı ve gereksiz manevralar oldukça yaygın. dıştan takma motorlu bot sayısı da net olarak belirlenebilmiş değil. Çünkü büyük çoğunluğu bulundukları ana teknenin veya yatın yardımcı botu olarak kayıt altında.

10m üzerine bir yardımcı bot  

Sektörün deneyimli isimlerinden, Yatçılık ve Marina Danışmanı kaptan Onur Ugan da konuyla ilgili şunların altını çiziyor: “Kabaca hesap yapacak olursak yani marinaların ve barınakların günümüzde dolu olduğunu düşünürsek; 10 metre ve üzeri her teknenin bu tip 1 yardımcı bot aldığını, 25 metre ve üstünde ise her teknenin ortalama 2 tane bot taşıdığını varsayarsak, ülkemizde 20 binin üzerinde bot olduğu sonucuna varabiliriz. Bu elbette tahmini bir sayı. Bunları teknede ehliyeti olan herkes kullanır. Gemici olan herkes bu tip botları kullanıyor. Son yıllarda amatör denizci kaptan sayımız da 1 saatlik sınav ile arttığı için özel olanların da sahipleri tarafından kullanımında yasal bir engel yok! Ancak 450 hatta 600 hp’ye varan motor güçleri ve 60 knota varan hızları ile bu teknelerin kullanımı için başka bir yeterlilik aranır mı bilinmez. Bu botların sigortalanması, emniyetli seyri, kıyı tesislerine bağlanması, kışlama yerleri gibi şu anda gün yüzüne çıkmamış daha birçok sorun olduğunu da hatırlatmak gerekir.”  Sözün özü değerli okurlar, amatör denizcilerin sorunları bitmiyor. Bunların çözülmesi ülkemizin yararınadır. Elbette profesyonellerin de mesleki sorunları hayli fazla. Ancak o ayrı bir yazı konusu. Pruvanız neta, rüzgar kolayınıza olsun.

Seyir güvenliğinin sırrı azami dikkat

Gezi tekneleri

Ne yazık ki son yıllarda özellikle günlük gezi tekneleri, yüzen gürültü adacıklarına döndürüldü. Oysa bunlar deniz turizmi açısından son derece önemli. İsveç, Almanya ve Hollanda seyahatlerimde, bu tarz teknelerin tanıtım açısından ne kadar önemli olduğunu defalarca gördüm ve tecrübe ettim. Bunların “tekne”, “seyir güvenliği”, “gürültü” ve “hijyen” açısından tavizsiz ve sürekli denetlenmesi gerekiyor. Amatör denizcilik camiası denetimlerin her alanda artırılmasını talep ediyor.