Dost, düşman ve menfaat

23 Ocak 2017

Tarih, “Bizim daimi (sabit) dostumuz, daimi düşmanımız yoktur; sadece daimi menfaatlerimiz vardır” sözünün İngiltere’de modern Muhafazakar Parti’nin kurucusu, Benjamin Disraeli’ye ait olduğunu yazıyor. (Bir çok başka özelliğinden söz edilebilir; ama Başbakan Disraeli’nin ilk belirtilmesi gereken tarafı, sanırım, Osmanlı İmparatorluğu’nun gerileme ve nihayet çökme sürecinde oynadığı tayin edici roldür.)

Sonra bu sözü Amerikalı siyaset
bilimci, diplomat, siyasetçi ve devlet adamı Henry Kissinger’a da atfederler. Onun versiyonu şöyle: “Amerika’nın kalıcı dostları, düşmanları yoktur; sadece menfaatleri vardır.” (Kissinger acaba neden “kalıcı menfaat” ifadesini bırakıp, sadece “menfaat” demiş olabilir? Menfaatlerin de zamanla değiştiği gerçeğine işaret
ediyor olabilir mi?)

Benzeri bir sözü, ünlü gazeteci-yazar Bedii Faik Akın, yine ünlü gazeteci-yazar Falih Rıfkı Atay’ın ağzından İsmet İnönü’ye atfediyor: “Benim adamlarım yoktur,
işlerim vardır.”

Bir siyasetçi için daima söylenen “Şu onun adamı, bu onun adamı!” sözü olduğuna göre, siyasetçi, devlet adamı İnönü için “dost-düşman” kavramı yerini “adam” kavramına bırakmış olmalı. Bireysel menfaat kavramı da bir siyasetçiye çok

Yazının Devamı

PYD’ye yapılan vaatleri geri alma vakti geldi

19 Ocak 2017

Yarın Türkiye saatiyle 20’de yemin ederek başkanlığını devralacak kişi,
o saatte hepimize televizyonlarda 10 yıldır ABD başkanı imiş gibi saygın ve ağır görünecek.
ABD solunun absürt tartışmaları, Trump’ın başkan değil “soytarı” olduğu yaveleri, küçültme çabaları bitmeyecektir; ama anlamını yitirecek.
Cumartesi sabahından itibaren Donald Trump ABD Başkanı olarak, eylem ve icraatıyla, kararlarıyla, atamalarıyla gündemimize girecek. “Atamalarıyla” derken, ABD’deki “Yağma Sistemi” adıyla bilinen hukuka dikkati çekmek istiyorum. Sivil hizmetler yasalarında yapılan reformlara rağmen, ABD’de başkanın değişmesiyle birlikte 20 bine yakın kamu görevi de el değiştiriyor. Trump’ın bu kadroları tümüyle doldurması bir yıldan uzun zaman alacaktır. Yüzlerce yönetim kurulu, üst kurul, müsteşar, müşavir, bakan yardımcısı, bakan yardımcısı danışmanı, onun yardımcısı derken ortaya Trump Yönetimi çıkacaktır. Bu sağlanmadan önce, Trump’ın icraatından hakkıyla söz etmek mümkün değil.
Ancak ondan önce bizim, Irak’ın, İran’ın, Körfez ülkelerinin, Rusya’nın, Gürcistan’ın, Ukrayna’nın, Çin’in (bu listeyi iki katına çıkartmak mümkün) Tayvan’ın Trump’tan beklediği
icraatlar var ve bunlardan Suriye

Yazının Devamı

Sadece dış değil, içerde de kavga olacak

16 Ocak 2017

Dört gün sonra dünyanın en etkili makamına Donald Trump oturacak! Amerika’nın doğusunda Atlantic City’deki “Taj Mahal” isimli gazino binasını dışarıdan bile görmüş olsanız, bu binayı diken adamın, değil ABD başkanı, o kentin belediye başkanı dahi olamayacağını zannederdiniz.

Ama oldu işte. Televizyonlarda ifade edilen düşüncelerin tam aksine, bu zatın Cuma günü elini İncil’e basarak, “Amerika başkanının görevlerini yerine getireceğini ve Amerikan Anayasası’nı savunacağına” yemin ederek gidip Beyaz Saray’daki Başkan koltuğuna oturmasını artık Allah’tan başka kimse önleyemez.

Trump, Kongre binasının basamaklarında bu yemini ederken, Federal Soruşturma Bürosu FBI’ın bu törene bakan bir odasında, onun Rusya’nın elinde, şantaja maruz kalmasına imkan verecek müstehcen videoları olup olmadığını (daha doğru olduğu iddiasını) soruşturmak üzere hazırlık yapılıyor olacak. Trump, FBI’ın ve CIA’nin başına oğlunu-damadını bile getirse bu soruşturmayı engelleyemez.

Neden? Çünkü ne kadar asılsız olsa da, Trump tarafından ne kadar reddedilse de, ortada Amerikalı bir kamu görevlisi hakkında görevini yapmasını engelleyecek belge ve video bulunduğu iddiası var. Nokta! Bu iddianın doğru olup olmadığına

Yazının Devamı

Haftaya yarın, “Peregruzka”

12 Ocak 2017

Hillary Clinton ABD Dışişleri Bakanlığı’nı devralınca, ilk işi, Rusya ile ilişkilerde yeni bir sayfa açma çabası olmuştu. Hillary, Rus meslektaşı Lavrov ile sahneye çıkmış ona üzerinde İngilizce Reset, Rusça Peregruzkea yazılı bir düğme vermiş ve iki bakan birlikte bu düğmeye basmışlardı. Bu simgesel jestin amacı, Rusya’nın Gürcistan ile ilişkilerinde askerî güce başvurması üzerine bir yıldır iki ülke ilişkilerinde gözlenen bozulmanın giderilmesi arzusuydu.

Bilgisayarda veya akıllı telefonlarda bir şey kötü gitmeye başlayınca fabrika ayarlarına dönmeyi sağlayan Reset (yeniden başlat, kapat-aç) düğmesi veya işlemi gibi, ABD, Rusya ile ilişkilerini yeniden başlatmayı teklif ediyordu. Amerikalıların simgesel düğmenin üzerine yazdıkları Peregruzka kelimesinin Reset değil, tersine aşırı yükleme anlamına gelmesi yanlışlığı bir tarafa, 2009, Rusya’nın Kafkaslar üzerinde, Avrupa ve Amerika’nın da Ukrayna üzerindeki planlarının henüz yapıldığı yıldı ve iki ülke arasında sıfırdan dostluk anlayışı üzerinde ilişki tesis edilmesi imkânsızdı.

Obama’nın Kahire ve İstanbul konuşmalarındaki “Artık dünyanın jandarması olmayacağız” mesajlarına rağmen, Amerikalı liberal-demokratların (bu doğrudan

Yazının Devamı

Bir başkan ki, neredeyse Rus casusu diyecekler

9 Ocak 2017

Neredeyse’ değil dediler bile!

Washington Post’un kadrolu ve Pulitzer ödüllü köşe yazarı Kathleen Parker, Rusya’nın ABD’deki bilgisayar ağlarının dokunulmazlığını ihlal ederek seçimlere müdahalede bulunduğuna ilişkin ABD istihbarat kurumlarının belirlemelerine itiraz eden Trump’ı, bu tutumu sebebiyle “Rus casusu” olmakla suçlayacak kişiler çıkacağını yazdı! “Yok, ben böyle bir suçlamaya katılacak değilim!” diyen yazar, böyle bir tutumu Obama savunmuş olsa idi, Trump ve taraflarının çoktan Obama’yı Rus ajanı ilan etmiş olacaklarını öne sürüyor.

Ülkemizdeki yazı hayatından çok aşina olduğumuz bir üslup: “Ben demiyorum; ama diyenler var!..”

Sonuçta demiş kadar oluyorsun.

10 yıl önce, aday-adaylığı belli olduğunda, bir takım eski ultra-muhafazakar ve yeni çarpık-muhafazakar tipler, Obama’nın kullanmadığı ilk adının “Hüseyin” olmasından hareketle (Obama’nın kullandığı ismi Barack’ın “bereket” kelimesinin Anglo-Amerikanlaştırılmış ifadesi olduğunu öne sürenler de vardı), aksini defalarca ifade etmesine rağmen, Müslüman olduğu iddiasını ortaya atanlar arasında şimdi ondan başkanlığı devralmaya hazırlanan Donald Trump da vardı. Hatta Trump, elinde tek kanıt bulunmadan, Obama’nın Amerikan

Yazının Devamı

Nefret basını

5 Ocak 2017

Terör eylemlerinin üst üste gelmesinin çok sebebi var. Güvenlik sosyolojisi uzmanları, bunlardan birinin art arda yapılan tedhiş hareketlerinin etkisinin, tıpkı sık tekrarlanan reklamlar gibi, geometrik olarak artması olduğunu söylüyorlar. Türkiye’deki terörün amaçlarının başında korkutmak varsa, bir diğer amacı halkı, etnik, mezhepsel ve ekonomik statülerindeki farklılıkları körükleyerek, toplumsal çatışmalar çıkartma arzusu. Sosyolojik yasaları daha önce de boşa çıkartmasıyla ünlü Türkiye halkı, bu iki beklentiyi de boşa çıkartmaya devam ediyor. Ömrüne bereket, ey millet!

Böyle zamanlarda olması mutat hale gelen başka bir olay var, ki onun için bereket dileyemeyeceğiz: Yabancı
basındaki “analizler.”

Reina saldırısından sonra iki makale dikkat çekiciydi. Birincisi, Türkiye uzmanı olarak takdim edilen, Türkiye’de bir üniversitede de okutmanlık yapmış olan Mark Almond isimli kişi tarafından İngiltere’de Independent gazetesinde yayımlandı. Bu kişi özetle diyor ki: “Şiddet akımı, ülkesini bile terbiye edemeyen Erdoğan’ın kontrol delisi olduğunu gösteriyor.” Mark Almond sadece Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan değil, fakat aynı zamanda mantıktan da nefret ediyor olmalı. Bir

Yazının Devamı

2017 ABD’de iç çatışma yılı olacak

2 Ocak 2017

Time, Trump’ı yılın adamı seçtiği haftanın kapağında, fotoğrafın altına “Amerika Bölünmüş Devletleri Başkanı” yazmıştı. Bu, ister bir gerçeğin ifadesi olarak alınsın, ister bir dileğin ifadesi olsun, ABD’deki gelecek başkanlık seçimlerine kadar sürecek durumu belirtiyor.

Senato ve Temsilciler Meclisi üye dağılımına bakınca, ABD’de olağan sayılan Yürütme-Yasama çekişmesinin iki yıl, yani ilk Senato üçte bir yenileme ve Temsilciler Meclisi seçimleri yapılıncaya kadar olmayacağı, tarafların büyük ölçüde uyum içinde çalışacağı söylenebilir. Gedikli senatörler, Trump ile pazarlık güçlerini artırabilmek için şimdiden şartlar ve Trump’tan bağımsız politikalar ileri sürmeye başlamış görünüyorlarsa da, bunun bir görünür çatışmaya yol açması beklenemez.

Türkiye’deki bazı partilerin hiç de rasyonel olmayan tutumlarının tersine, Başkan’ın şahsiyetini, geçmişini ve vaatlerini ortaya koyarak doğrudan kazandığı bir seçimin ağırlığını, bütün diğer seçilmiş kişiler iliklerine kadar hissederler. Kongre üyeleri bu ağırlığa meydan okurlarsa, gelecek seçimde seçmenin hışmına uğrayabileceklerini hesap ederler. Özetle, Kongre çatısı altında ve eyalet valileri düzeyinde, demokratlar ve cumhuriyetçiler en

Yazının Devamı

Obama’nın ‘half-assed’ Suriye politikası

29 Aralık 2016

ABD’de Başkan Obama’yı eleştirmeyen sadece iki küçük kızı kaldı. Eşi de eleştirdiğine göre, bu yargıya kolayca varabiliriz.
Özellikle Türkiye’nin, Halep’in tahliyesi için Rusya ve İran ile masaya oturması, daha kötüsü, bu masaya ABD’nin çağırılmamış olması, ABD’de, Neoconlar hariç, her eğilimden insanı, Obama ve dış politikasıyla alay etme raddelerine getirdi. Tabii buna giderayak İsrail’e attığı Güvenlik Konseyi golünü de eklemek lazım. BM kurulduğundan bu yana ABD ilk kez İsrail aleyhtarı bir kararı veto etmeyerek, Başbakan Netanyahu’yu işgal altındaki Arap topraklarına kurdukları yerleşim yerlerini sökmek zorunda bırakmış oldu.
ABD yönetiminin Suriye konusundaki tutumu ilk başlarda böyle bir acz ve sefalet sergileyecek gibi değildi. Konferanslar, müttefiklerle koalisyonlar kurmalar, Suriye’deki muhaliflerle Viyana, Cenevre toplantıları. Fakat ne zaman ki ABD’nin Libya müdahalesi inanılmaz bir yenilgi ve onun sonucu olarak ülkenin üçe bölünmesi gibi akıl almaz bir sonuç ortaya çıkarınca, ABD’nin Suriye politikasında (veya politikasızlığında) yanlış adımlar birbirini izlemeye başladı. Bir yıldan daha uzun süre önce, ABD Senato Silahlı Hizmetler Komisyonu’nda Güney Karolina’dan

Yazının Devamı