Türkiye’nin endişesini anlamak yetmiyor

29 Ağustos 2019

Rusya ikiyüzlü bir tavırla ateşle oynuyor ve Putin Erdoğan’ın bunu bildiğini biliyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önceki Rusya ziyareti sırasında Putin bunu her haliyle belli etti; “Türkiye’nin hassasiyeti” ve “endişeleri” ifadesini defalarca tekrarladı.

Ama bunun İdlib sorununu çözmeye bir yararı yok. Putin, İdlib’de sığınıp kalmış olan silahlı grupların tümünü “terörist” diye nitelemekle, 12 ay önce şiddetin tırmanmasını önlemek amacıyla çatışmasızlık bölgeleri oluşturmak ve bunları Türk askerinin gözetimine vermek için yapılan toplantıda ifade edilen görüşleri tamamen unuttuğunu göstermiş oluyor. Türkiye, Rusya ve İran ile Astana ve Soçi’de masaya otururken, masum Suriye halkının demokratik taleplerinin karşılanmasında katil Beşar Esad yönetimini aklıselim yoluna getirecekleri inancıyla hareket ediyordu. İdlib anlaşmasına ve anayasa konferansına giden yolda Türkiye, Rusya ve İran’ın kendi halkını varil bombalarıyla yok eden, 500 bin kişinin katili bir rejimi

Yazının Devamı

Trump’tan kurtulma ihtimali

26 Ağustos 2019

ABD’de modern zaman-larda muhafazakârlığı Evanjeliklerin ve Hitlercilerin elinden kurtararak adeta yeniden icat eden National Review dergisinin kurucusu William F. Buckley (1925-2008) “Muhafazakârlığın 11’nci Emri” diye adlandırdığı bir ilke ortaya atmıştı: “Asla Cumhuriyetçilerin aleyhinde bulunmayacaksın!”

Nitekim Buckley bu kural gereği kimleri desteklemedi ki! Fakat Buckley’nin bile 11’nci emre uymadığı zamanlar oluyordu. Örneğin oğul Bush’tan hiç hazzetmedi Buckley.

Romancı olan oğlu Christopher Buckley, Trump Cumhuriyetçi Parti adaylığını kazandığında “Baban hayatta olsaydı, Trump’a ne derdi?” diye soranlara cevabı şöyle olmuştu: Trump muhafazakâr değil ki babam onu hakkında düşünmeye layık bulsun!”

National Review dergisi de iki yıl sabrettikten sonra nihayet bu hafta, Trump’ın gelecek yıl başkanlık seçimini kazanmaması ihtimali bulunduğunu yazdı. Hem de hiciv veya mizah yapmadan: Çin ile ticaret savaşının ABD’de bir ekonomik durgunluk başlatması muhtemeldir. Kendi döneminde ekonomik durgunluk başlayan bir

Yazının Devamı

Güvenli bölgenin ötesi

22 Ağustos 2019

İdlib çevresinde 15-25 kilometrelik güvenlik kuşağı oluşturan Türkiye-Rusya anlaşması, hafta başında, Suriye uçaklarının bu bölgedeki gözlem noktalarından birine gitmekte olan Türk konvoyuna saldırmasıyla ikinci büyük yarayı aldı. 16 Eylül 2018’de yapılan anlaşma, 19 ve 20 Eylül’de Beşar Esat’a bağlı Suriye birlikleri tarafından Heyet-i Tahriru’ş Şam’a (HTS) yapılan yoğun saldırılarla zaten hayatına yaralı başlamıştı. HTS önceleri Taliban’a bağlı denilerek terör örgütü ilan edilmiş; ancak ABD daha sonra çoğu sivillerden oluşan bu grubu terör örgütü saymadığını açıklayarak onlara silah ve teçhizat yardımı yapmıştı. İdlib’deki diğer gruplardan çoğu, ABD’nin denetimindeki örgütlerdi.

Trakya kadar bir alanı kaplayan İdlib’de, DAEŞ dışında Suriye’deki kanlı rejimi silah zoruyla devirmek isteyen, ılımlı-aşırı ve silahlı 20 bin rejim aleyhtarı ve aileleri birikmiş durumda. Türkiye bu ili kuşatan sınırın çevresindeki güvenli bölgede gözetim noktalarında

Yazının Devamı

Haydut devletler

19 Ağustos 2019

Amerikalı yazar Bill Blum’ın “Dünyanın tek süper gücünü anlama kılavuzu: Haydut Devlet” kitabından daha önce söz etmiştik. Hakkında inceleme yazanlar, kitabı “ABD küresel müdahaleciliğinin mükemmel bir eleştirisi” ve “Resmî Amerikan yalanlarına panzehir” diye niteliyorlar. Kitapta yapılan şey, ABD’yi, dillerinden düşürmedikleri ve diğer ülkelerden bekledikleri “Amerikan Değerleri” kriterlerine göre yargılamaktan ibaret.

Bir ülke (ulusu ile değil belki ama devleti ile) nasıl haydutlaşır? Çok basit: 2 milyar Müslümanın hissiyatına, değerlerine, kutsallarına aldırmadan, onları öfkelendirdiğinizi, kendinize düşman ettiğinizi umursamadan, hareket edersiniz. Söz gelimi, 1947’de geleceğine halkının karar vereceğini kabul ettiğiniz Keşmir’de (o referandum yapılıncaya kadar) yürürlükte olan özerkliği tek taraflı bir kararla askıya alırsınız. Çünkü Sovyetler Birliği’nin ABD’ye karşı silahlandırdığı Hindistan olarak nükleer silaha sahipsiniz; ama Sovyetlere

Yazının Devamı

Atmosferi delmenin vebali

15 Ağustos 2019

“Ozon deliği” ve “küresel ısınma” kavramları ortaya atıldığında, kalkınmakta olan ülkelerin genel, ortak tepkisi umursamazlık ve “Bize ne? Ozonu siz deldiniz; siz onarın!” şeklinde oldu.

Gerçekten de buzdolap- larımızdan klima cihazlarına kadar her yerde kullanılan kloroflorokarbon gazlarının yoğun salınımı, 19’uncu yüzyılın son yarısı ile 20’nci yüzyılın ilk yarısında olmuş ve atmosfere onarılamaz zararlar verilmiştir. Bu yıllar, yeni sömürgecilik (neokolonyalizm) siyasetinin hammadde ithalatı ve mamul madde ihracatı sırasında gemilerde ve trenlerde dikkatsiz soğutmalar, yakıt (özellikle linyit kömürü) tüketimi (ve yeni yeni anlaşılan diğer uygulamalar, örneğin yanlış ve zararlı gübreleme ve besicilik yöntemleri, aerosol spreyler) yüzünden dünyayı her anlamda tahrip ettiği yıllardır. Küresel kapitalistleşmenin savunucuları, o yıllarda yapılan bu yoğun ticaret olmasaydı bugün artık çoğu kalkınmış olan üçüncü dünya ülkelerinin açlıktan mahvolmuş olacağını söylerler. “Öyle

Yazının Devamı

Uluslararası yayınların taraflılığı

12 Ağustos 2019

Bir uluslararası yayın kurumunda çalışmış bir kişi olarak şunu kesinlikle biliyorum: Bu kurumlar ne kadar doğrudan bir bakanlık denetiminden veya istihbarat dairesinin yönlendirmesinden muaf olursa olsun sonuçta yayını finanse eden devletin sesidir; görüşüdür. Bu yayınların yönetmenlerinin, doğrudan hükumet müdahalesini kabul etmeyecek kadar demokratik batı normlarında ifade özgürlüğü anlayışına sahip olmaları da mümkündür. Britanya Yayın Kurumu BBC’nin Kuzey İrlanda’daki terörle ilgili yayınları 1988’de hükumet kararı ile kısıtlanmıştı. Ancak bu kararı protesto eden BBC genel müdürü istifa etti. 1985’de, İran’a gizlice silah sevk edip, kazanılan para ile Nikaragua’daki anti-komünist gerillalara yardım sağlandığı skandal sırasında, Amerika’nın Sesi (VOA) yardımı ile İran’a gizli mesajlar ulaştırıldığı ortaya çıkınca yönetim kurulu başkanının istifa ettiği de hatırlanabilir.

Ancak bu istifalar o kişilerin bireysel mesleki ahlakı ve kişisel haysiyeti ile ilgiliydi. Uluslararası yayıncılarda bu gibi

Yazının Devamı

FETÖ kimin koruması altında? (2)

8 Ağustos 2019

2016 yılında yapılan “Eğitimi Öldürmek” adlı belgeselde konuşan bir eğitim uzmanı, Türkiye’de hükumeti devirmek için darbe girişiminde bulunmakla suçlanan bir imamın, ABD’de okul ağına sahip olduğunu halkın bilmemesinin ancak komplo ile açıklanacağını söylüyordu. Bu komployu kim kurdu?

Filmi bağımsız bir şirket yapmıştı. Türkiye ile ilgili bir hukuk bürosu bu filmde dile getirilen iddiaları üç grupta toplayıp her birini Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) ile ilişkilendirilen 200’den fazla okulun yer aldığı kentlerde soruşturdu. Amsterdam ve Ortakları isimli bu büro, FETÖ okullarının kurulu olduğu hemen her yerde, gerekli vizeye sahip olmayan öğretmenlerin işe alındığını, okul yeri olarak gösterilen emlakin hukuken kuşku uyandıran durumda bulunduğu, okulların çok büyük kısmının hisselerinin Gülen örgütü tarafından alınarak tekel oluşturulduğunu belirledi.

Büro, bu raporunu hem ABD federal hükumetine hem eyalet yönetimlerine hem de medyaya verdiğini açıkladı. Basit bir

Yazının Devamı

ABD’de okul işletmek (1)

5 Ağustos 2019

ABD’de federal sistemle, eyaletleri birbirinden ayıran hususların başında eğitim sistemi gelir.

Federalizmin temelleri atılırken heyet gönderilen ve eğitim sistemi araştırılan ülkeler arasında Osmanlı İmparatorluğu da vardı.

“American Board of Commissioners” adı altında örgütlenmiş olan Evanjelistler, 1797’de Anadolu’ya ayakbastılar ve iki şeyi hemen gördüler:

Osmanlı’da okul açmak için devletin değil, toplulukların, yani halkın izni gerekir; kilise açmak için buna bile ihtiyaç yoktur.

ABD’ye dönünce örgüt, belirlemelerini kurucu babalarına bildirdi. ABD’nin kendileri de misyoner olan kurucuları, Osmanlı’daki eğitimin toplum girişimine ve denetimine dayanması ilkesini benimsediler ve kendi sistemlerine entegre ettiler. Bugün ABD’de ilk ve orta öğretim tamamen kent ve köylerde oluşturulan “eğitim komisyonlarının” elindedir; Eğitim Bakanlığı (ki adında “Millî” sıfatı da yoktur) sadece okulların lojistiği ile ilgilenir. Bir diğer nokta, ilk ve orta öğretimin topluluk tarafından yeterli malî

Yazının Devamı