Hamdi Türkmen

Hamdi Türkmen

hamdi-turkmen@hotmail.com

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

9 Eylül; o bayrak; süvariler; imza-belge; suçlama; yalanlama; derken iş tam bir “düğüm” oldu.
Aslında herkesin kafasında cevabını aradığı bir soru var.
Kimse çıkıp da açık açık sormaya cesaret edemiyor.
Nedeni; muhataplardan birinin İzmir Valisi, diğerinin Büyükşehir Belediye Başkanı olması.
Çünkü; bayrak ve 9 Eylül kutlamalarıyla ilgili karşılıklı suçlamalara baktığınızda, birinin “ak” dediğine, diğeri “kara” diyor.
Oysa biri doğru...
Hangisi derseniz?
................!
Takdir sizlerin...

9 Eylül ile ilgili esas üzerinde durmak istediğim konu başka.
İzmir’i hem düşmandan hem de Türk halkını esaretten ve kölelikten kurtarıp bağımsızlığına kim kavuşturdu?
Mustafa Kemal Paşa Başkomutanlığı’ndaki Türk Ordusu...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ülkenin kurtarıcısı, devrimleriyle Türk halkını çağdaş medeniyet seviyesine yükselten, modern çağa hazırlayan Mustafa Kemal Atatürk, şu an fiziki olarak aramızda değil, ama hepimizin kalbinde ve yüreğinde, ilk günkü gibi yaşıyor.
Yaşatılıyor, yaşatılacak da...
Peki, Başkomutanlığını yaptığı Türk Ordusu; Çanakkale’de, Sakarya’da Afyon’da destanlar yazan o kahraman, o anlı şanlı ordumuz nerede?
Kurumsal olarak ayakta ve aramızda ha...
Acaba?

Anlatayım.
İzmir Valiliği’nde, Vali Yardımcısı Nevzat Ergün başkanlığında sanırım temmuz ayının ortasında yapılan, 9 Eylül’ün nasıl kutlanacağıyla ilgili bir toplantı anı...
Vali Yardımcısı Ergün; İzmir’de 89 yıldır 9 Eylül için yapılan rutin hazırlıkları dinledikten sonra, hükümetin son genelgesini hatırlatıp kararı açıklıyor:
“Bayrak çekme töreni ve süvari geçişi yapılmayacaktır...”
Tek itiraz, Büyükşehir Belediyesi Ahmet Piriştina Kent Arşivi Müdürü Oktay Gökdemir’den geliyor.
Gökdemir, söz alıp; “Bakın burası herhangi bir il değil. Burası kurtuluş savaşının noktalandığı bir kent. Bayrak çekme ve süvarilerin girişini yasaklarsak, büyük kriz çıkar, halkımız bu tabloya isyan eder” diyor.
Vali Yardımcısı, genelge ve AB Bakanı Egemen Bağış’tan örnekler vererek, “Bayrak çekme töreni, süvari girişi gibi konuların AB müktesebatına uymamaktadır” diyerek konuyu kapatıyor.
Şimdi sıkı durun...
Bu toplantıda; yani 9 Eylül Kutlama Hazırlıkları Komitesi’nde Ege Ordu Komutanlığı’ndan iki albay da var ve Türk Silahlı Kuvvetleri’ni temsil ediyorlar.
Hadi, toplantıya katılanların çoğu devlet memuru, korkudan ve başlarına dert almak istemedikleri için itiraz edemiyorlar.
Peki ya iki albay?
Atatürk’ün destanlar yazan o anlı-şanlı-kahraman Türk Ordusu’nun bu iki subayı neden susuyor?
Neden, “olmaz” diye itiraz etmiyor?
“O bayrak çekilecek ve o süvariler olacak” diye neden sesini yükseltmiyor?
Neden susuyorlar?
Kimden çekiniyorlar?
Anlamakta gerçekten zorlanıyorum...

Deniz Kuvvetleri’ne; Güney Deniz Saha Komutanlığı’na da bir çift sözüm var.
Dokuz Eylül çocuğuyum.
Doğum günüm olduğu için kendimi bildiğimden bu yana törenleri izlemişimdir.
İzmir Körfezi, Deniz kuvvetlerimize ait gemiler, denizaltılarla dolar, bayraklar çekilir, ışıklandırılır, denizde pırıl pırıl ışıldarlardı.
9 Eylül’ün bu yılki 90. yıl kutlamalarında dikkatimi çekti; koskoca Körfez’de tek gemi vardı; o da Alsancak Limanı’nın önüne doğru -Herhalde görünmesin diye- demirlemişti.
9 Eylül böyle mi kutlanır efendiler?
Yoksa siz de mi devlet memurları gibisiniz?