Ramazan ayı, Arefe ve bayram günleri tüm İslam aleminde idrak edilen kutsal zaman dilimleri. Kadir Gecesi tüm kutsal zaman dilimleri içerisinde en önde gelen gecedir. Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan ve kültürümüzde kandil geceleri olarak adlandırılan zaman dilimlerini kutlamak ise İslam dünyasında bölgeden bölgeye farklılıklar sunuyor.
Her din de olduğu üzere İslam dininde de belirli gün ve gecelerin ayrı kutsallığı ve bu zaman dilimlerine dair farklı ibadet biçimleri ile bu özel gecelerin etrafında zaman içerisinde oluşan bir kültür birikimi mevcut. Ramazan ayı, Arefe ve bayram günleri tüm İslam aleminde idrak edilen kutsal zaman dilimleri. Yine Kuran-ı Kerim’de ismen zikredilen ve bir sure olarak da yeri olup, “bin geceden hayırlı” Kadir Gecesi tüm kutsal zaman dilimleri içerisinde en önde gelen gecedir. Osmanlı döneminden günümüze kadar ulaşan ve kültürümüzde kandil geceleri olarak adlandırılan zaman dilimlerini kutlamak ise İslam dünyasında bölgeden
Müzayedeciliği klasik basılı kataloglarla düzenlenen otel müzayedelerinden alıp internete taşıyan ve bunu da düzenli hale getiren ilk isim olan Mehmet Gacıroğlu aynı zamanda en büyük Osmanlı dönemi banknot koleksiyoneri.
On parmağında on marifet olan bir isim Mehmet Gacıroğlu. Öncelikle Türkiye’nin en büyük Osmanlı dönemi banknot koleksiyonerlerinden. Kurucusu ve sahibi olduğu peramezat.com müzayede evi yine Türkiye’nin ilk internet mezatlarını düzenleyen şirket.
Osmanlı Banknotlarının Muhafızı
Mehmet Gacıroğlu’nun uzun yıllar büyük emeklerle oluşturduğu Osmanlı kâğıt para koleksiyonu dünyadaki bir numaralı Osmanlı kâğıt para koleksiyonu olarak biliniyor. 2011 yılında Dolmabahçe Sarayı’nda düzenlediği banknot sergisiyle koleksiyonunun zenginliğini tescilleyen Mehmet Gacıroğlu, yayınlamış olduğu Devlet-i Âliyye-i Osmaniye adlı kâğıt para kataloğu ile uluslararası üne sahip International Bank Note Society (IBNS) tarafından Yılın Kitabı Ödülü’ne lâyık görüldü. Gacıroğlu Koleksiyonu’nda
Serra Erdoğan, Anadolu’nun binlerce yıllık tarihinin izlerini ve eşsiz birikimini de farklı bir yaklaşım ve kendine özgü bir anlatımla modernize ederek günümüze taşıyor
‘Futurist SS’ tekniğiyle resimlerini yaptığını söyleyen Serra Erdoğan, eserlerinde kadife, süet kumaş üzerine yağlı boya, akrilik, suluboya ve kalem kullanıyor.
Serra Erdoğan kendine özgü teknikleriyle son yıllarda dikkat çeken bir ressam. Bilgisayar mühendisi olan Erdoğan, işletme alanında yüksek lisans yaptıktan sonra iş hayatının yoğun temposu yerine ressamlık ve yazarlığa yönelmiş. Anı, anlatı, günlük, araştırma, roman, deneme ve şiir türlerinde yayınlanmış 18 kitabı olan Serra Erdoğan şimdiye kadar altı kişisel resim sergisi de açmış.
Gündelik Yaşamdan Toplumsal Olaylara
Serra Erdoğan resimlerinde “Futurist SS” olarak adlandırdığı kendine özgü bir teknik kullanıyor. Sanatçının, münferit sanatseverlerin yanı sıra Türkiye Cumhurbaşkanlığı, Pakistan ve Angola devlet koleksiyonları ile farklı kamu kurumlarında eserleri bulunmakta. Gündelik hayat ve toplumsal olaylardaki güncel sancıları örtülü
Sikkeler yalnızca ekonomik bir değer unsuru olmanın ötesinde, medeniyet anlayışını yansıtan birer irfan kaynağı olarak görülmeli. Koleksiyoner Bahadır Kalaycı İslam ve Anadolu Türk uygarlıklarının sikkelerini bir araya getiriyor.
Sikkeler küçük olmalarına rağmen ait oldukları dönemlerin en değerli bilgi kaynakları ve zamanlarının tanıkları. 2.500 yıldan fazla geçmişi olan madeni paralar aslında dönemlerinin küçük birer gazeteleri. Her biri önemli bir sikkede savaşların, zaferlerin, barış ve inançların, mimari ve kültürel unsurların bilgileri madenlere işlenerek geçmişten bugüne, bugünden de geleceğe taşınır. Dolayısıyla madeni paralar aslında veri yüklediğimiz birer hafıza alanı oluşturur. Antalya’da yaşamakta olan ve yine Antalya Müzesi’ne kayıtlı koleksiyoner Avukat Bahadır Kalaycı ait olduğumuz toprakların birer tapu senedi niteliğinde olan İslam ve Anadolu Türk uygarlıklarının sikkelerini bir araya getiriyor.
Kalaycı ilk koleksiyonerliğe başladığında hatırı sayılır, Türk milleti için önem arz edecek bir koleksiyonun
Sultan Abdülmecid’in emriyle, harap durumda olan Ayasofya Camii’nin onarımı Fossati kardeşlere verildi. 13 Mayıs 1847’de başlayan çalışmalar, Ayasofya’yı sadece mimari açıdan güçlendirmekle kalmadı, aynı zamanda yapının tarihi dokusunu da koruma altına aldı
Mimar kardeşler Gaspare (1809-1883) ve Giuseppe (1822-1891) Fossati, İsviçre’nin Ticino/Tessin Kantonu’nun Morcote köyünde doğup, Milano’da Brera Güzel Sanatlar Akademisi’nde aldıkları eğitimle mimarlık dünyasına adım attılar. İtalya’nın antik mirasıyla yoğrulmuş eğitimleri, Gaspare’in 1830’lu yıllarda Roma ve Napoli çevresindeki arkeolojik kazılara katılmasıyla derinleşti. Roma’nın Titus Zafer Takı, Colosseum ve Pompeii gibi antik yapılarla olan bu yakın temas, Fossati kardeşlerin klasik mimariye olan ilgisini pekiştirdi.
Çar I. Nikolay ve Rusya yılları
Gaspare Fossati, kariyerinin dönüm noktalarından birini 1833 yılında St. Petersburg’a giderek yaşadı. Çar I. Nikolay’ın sarayının yapımında görev alırken, Rusya’daki bu mimari projeler, onu
Günümüzden 812 yıl önce, Kuzey Fransa ve Almanya’da on binlerce çocuk, kutsal toprakları Müslümanlardan almak için Haçlı seferi düzenlemek istedi. Sonuç hüsran oldu, tamamına yakını öldü
Filistin toprakları sadece bugün değil, tarihin birçok döneminde elde edilmek istenen bir coğrafyaydı. Bunun en somut ve çarpıcı örneklerinden birisi kuşkusuz Ortaçağ haçlı seferleriydi. Haçlı seferlerinin başlarda gösterdiği başarıların 13.yüzyıl başlarında hızla kaybolması ve bölgenin Müslümanlar tarafından tekrar ele geçirilmesi Avrupa’da sorgulanmış ve gerekçe olarak tanrının yolundan ayrılmış olmak ileri sürülmüştü. Kutsal toprakların yitirilme nedeni işlenen günahlardı. Kaybedilen toprakları mucizevi bir şekilde ancak günahsız bireylerden oluşan bir ordu geri alabilirdi. Toplumun içinde en günahsız olanlar ise çocuklardı.
Çocuklardan oluşan ordu
Günümüzden 812 yıl önce, 1212 yılında Kuzey Fransa ve Almanya’da 6 ile 16 yaş
136 yılında bastırılan Bar Kohba ayaklanmasından sonra Yahudiler, farklı coğrafyalardan dünyanın her yerine dağıldılar. 1948 sonrasında ise hepimizin bildiği gelişmelerle günümüze geldik
Şu sıralar bir tv platformunda Anthony Hopkins’in de yer aldığı Those About to Die adlı bir dizi var. Doğrusu sürükleyici bir yapım. Dizide işlenen önemli konulardan biri esir alınıp Roma’ya getirilen Yahudiler. Roma’ya Yahudi isyanları ve Avrupa’ya yayılışlarının öyküsü bugünü anlama adına oldukça önemli.
Kudüs’ün kaderinde Romalılar
Hopkins dizide İmparator Vespasianus’u canlandırıyor. İmparatorun iki oğlu Titus ve Domitianus da dizide iyi canlandırılmış. Bu üç isim Yahudilerin kaderinde halen devam eden etkilere sahip oldu. Kudüs’te Vespasian adına üzerinde “Yahudiye Ele Geçirildi” yazan paralar basıldı. Romalıların bugünkü Filistin topraklarını ele geçirişi M.Ö.63 yılına uzanıyor. O dönemde nispeten özerk bir yapısı olan bölgenin adı Judea / Yahudiye idi. Filistiye, Samariye, Idumea ve Celile
II.Mahmud, Abdülmecid ve Abdülaziz gibi farklı sultanların dönemlerinde eklektik olarak genişleyen Yıldız Saray kompleksinin adı kuşkusuz en çok Sultan II.Abdülhamid ile özdeşleşir.
Osmanlıların Yıldız Sarayı’nın da bulunduğu ve Tophane civarından başlayıp, Beşiktaş, Ortaköy ve Kuruçeşme’ye uzanan alana ilgisi Kanuni Sultan Süleyman ile başlar. Burada sultanın süt kardeşi de olan Yahya Efendi hazretlerinin dergâhının da burada bulunması bölgeyi İstanbul’un manevi merkezlerinden biri kılar. O zamanlar bakir bir ormanlık alan olan bu tepelere sultanlar ve saray mensupları çoğunlukla avlanmak için gelirlermiş. Muhtemelen bugünkü Yıldız Sarayı’nın da bulunduğu sahanın 17.yy başlarında Kazancıoğlu Bahçesi ve Kapucıbaşı Bahçesi adıyla bilinen özel mülkler iken Sultan I.Ahmed döneminde devletin saray bahçeleri kapsamına alındığı biliniyor. II.Mahmud, Abdülmecid ve Abdülaziz gibi farklı sultanların dönemlerinde eklektik olarak genişleyen Yıldız Saray kompleksinin adı kuşkusuz en çok Sultan II.Abdülhamid ile