Hasan Pulur

Hasan Pulur

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


TELEVİZONLARA kızıp bağıranları çok gördük, küfredenlere rastladık, hatta gözümüzün içine baka baka yalan söyleyenlerin suratına tükürenleri bile biliyoruz.
Lakin televizyonda birini dinlerken "dili tutulan"ı ilk defa işittik.
Meğer varmış!
* * *
DÜNDAR Soyar'ın "Cumhuriyetle Adım Adam Olaylar Anılar" kitabı, canlı, yaşayan bir tarih gibi(x).
1920 - 1940'lı yıllara "Aydınlanma Dönemi" demiş: Cumhuriyet, Atatürk, Devrimler...
1940 - 1960'lı yıllara "Sancılı Yıllar" demiş: Cihan Savaşı, İnönü, tek partiden çok partiye, 6 - 7 Eylül, Celal Bayar, Adnan Menderes, 27 Mayıs.
1960 - 1980'li yıllar "yozlaşmanın başlangıcı": Demirel, Ecevit, Erbakan, Kıbrıs olayları, anarşi, Fethullah Hoca...
1980 ve sonrasının adı da "Topyekün Yozlaşma Dönemi"...
* * *
HAYATA kaymakam olarak atılan, sonra işadamı olan, siyasetle ilgisini hiç kesmeyen Dündar Soyer'in anıları, hem ailesi, hem de yaşadığı çevre nedeniyle çok ilginç gözlemlerle dolu...
Şimdi gelelim Dündar Soyer'in dilinin nasıl tutulduğuna ve inme indiğine...
* * *
ALi Kırca ile o tarihte başbakan olan Mesut Yılmaz, televizyonda "Türkbank"ın satışını konuşuyorlarmış. Dündür Soyer dinlediklerinden "çeteye banka satarken, tam anlamıyla suçüstü" yargısına varmış. Lakin Mesut Yılmaz, sürekli "Yalan, doğru değil!" diye reddediyormuş...
Bundan sonrasını Dündar Soyer'den dinleyin:
"Banka satışına bir gece yarısı, Başbakanlık konutundan telefonla müdahale edildiği iddiaları da cevapsız kalınca, kan beynime fırladı, öfkemi ekrana doğru haykırmaya kalkıştığım an dilime hakim olamaz hale geldiğimi fark ettim. Telaffuz etmek, istediğim kelimeleri söyleyemiyor, ağzımdan ancak boğuk hırıltılar çıkarabiliyordum, dilim tutulmuştu."
* * *
DÜNDAR Soyer,
panik halinde yatak odasına koşar, eşini uyandırır, işaretle durumu anlatır, Ege Üniversitesi hastanesinin yoğun bakım bölümüne yatırılır, öfke anında, bir kan pıhtısı, beyin damarlarından birini tıkamıştır, üç gün sonra kendine gelir.
Sonra?
"Ben iyileştim, fakat bu insanlar hala başımızda!" der.
Dündar Soyer, bir süre sonra Mesut Yılmaz'ın cumhurbaşkanlığına da heves ettiğini duyunca anılarına şöyle yazar:
"İçine düştüğüm hayret ve dehşetin, dil tutulmasına varmayışına seviniyorum."
* * *
NE dersiniz, Ecevit'in son haline de, Mesut Yılmaz sebep olmasın?!
Dündar Soyer, bir kere televizyonda dinlemiş dili tutulmuş, inme inmiş, Ecevit ise, her gün, yüz yüze Mesut Yılmaz'ı dinliyor.
------------
(x)Büke yayınları