Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 3 Mart 1878 tarihinde imzalanan Ayastefanos Barış Antlaşması sadece bizim için değil, Avrupa devletleri için de önemli bir tarihi olaydır
Osmanlı Devleti ile Rusya arasında 3 Mart 1878’de Ayastefanos Barış Antlaşması (Yeşilköy’de Simenoğlu’nun köşkünde) imzalandı. Bu adeta bir mütareke ile barış anlaşmasının bir arada çıkarılması gibi ani bir olaydı. Bir anda Osmanlı Rumeli’si elden çıkmıştı. Gene de tespit edilen sınırlara bakarsak 1912’ye göre çok farklıydı. Akdeniz adaları eldeydi. Ama bir çırpıda Tuna kıyılarından Adriyatik’e kadar uzanan bir imparatorluğun en önemli kısmının, Osmanlı Avrupa’sının elden çıkması ve bunun Rusya tarafından gerçekleştirilmesi, dengesiz olarak Balkanlar’da Bulgarlar lehine adeta küçük bir imparatorluk kurulması Osmanlı Devleti kadar Yunanistan’ı, Sırbistan’ı ve hiç şüphesiz Avrupa’nın Almanya ve Avusturya blokunu ve Britanya İmparatorluğu’nu yakından rahatsız eden bir olaydı.
Ordular tükenmişti. Galip gelen ve bugünkü Yeşilköy’e (Ayastefanos) ilerleyen Rusya’nın askeri adeta bir Pyrrhus zaferi kazanmıştı. Orduda hastalık neredeyse muharebe kayıplarına ulaşacak zayiat yaratıyordu. Bu kadar ilerleyen ordunun desteğinin nasıl sağlanacağı müşkil bir sorundu. Rusya’nın beynelmilel baskıya dayanacak durumunun olmadığı açıktı. Nitekim müdahale Berlin-Viyana ekseninden geldi. Gelecekte ve Britanya’nın değişen kabinesi de aynı politikayı daha etkin bir şekilde takip edecek Gladstone’un yarattığı anti-Türk havayı Disraeli hükümeti Türkler lehine değiştirecekti.
Avusturya-Macaristan ve müttefiki Almanya, Rusya’nın Balkanlar’a sarkmasını kendileri için bir tıkanma olarak değerlendirirken; Britanya, Slavların Ege üzerinden sıcak denizlere sarkmasından endişeleniyordu. İngiltere’de önemli kalemlerin hepsi Rusya’nın güçlenmesini Balkanlar ve medeniyet için tehlikeli görüyordu. Disraeli ise Türk imparatorluğunu Britanya’nın doğudaki varlığı için bir garanti unsuru olarak nitelemekteydi.
İlginç bir büyükelçi
Ayastefanos’a kadar ilerleyen Rus ordusunu iaşe sıkıntısı ve tıbbi sorunlar tüketmişti. Savaş başında İstanbul’dan ayrılan Büyükelçi Nicolai Ignatiev ve Alexander Nelidof Rus delegeleri olarak, Osmanlı Hariciye Nazırı Saffet Paşa ve Berlin Sefiri Sadullah Bey Osmanlı delegeleri olarak antlaşmayı imzaladılar. Doğrusu
bu antlaşmayla Bulgaristan Makedonya’yı ve Trakya’yı içeren büyük bir ortaçağ imparatorluğu gibi ortaya çıkmıştı. Bu devletin kendi ordusu da olacaktı ve Rusya iki yıl işgali sürdürecek devletin kuruluşuna nezaret edecekti. Hiçbiri gerçekleşmedi. Büyük devletler müdahale ettiler, öngörülen Bulgaristan küçüldü, Karadağ Prensliği en kârlı çıkan oldu. Romanya ise Besarabya’dan bir parçayı Rusya’ya verdi, karşılığında Kuzey Dobruca’yı aldı. Rusya’ya desteği karşılıksız kaldı; aldatılmıştı.
Ayastefanos Barışı’nın en ilginç tipi General Kont Nicolai Ignatiev’di. Tıpkı Mithat Paşa gibi başarılı bir valiydi. Doğu Sibirya’da şöhret kazanmıştı. Valiler arasında bir olimpiyat müsabakası yapılsa Mithat Paşa altın madalyayı Ignatiev ise gümüşü alırdı. Lakin bunun dışında Ignatiev’in İstanbul büyükelçiliği bir vodvildi; Rusya sefaretini Balkan çetecilerinin kulübü haline çevirdiği gibi Mahmud Nedim Paşa’dan duyduğu asılsız haberleri yayarak adı “yalancı general” anlamında “Menteur Pasha”ya çıkmıştı. Pera’daki meslektaşlarının nefret ettiği bir diplomattı. Berlin Antlaşması’ndan sonra döndüğü içişleri bakanlığında da Yahudi yağmaları tertipleyerek meşum bir şöhretle tarihe gömüldü.
Bozulan maliye
Berlin Kongresi, Osmanlı Avrupa’sının küçük bir Bulgar prensliğine izin vermesiyle sonuçlandı. Bu prenslik muhtardı. Muhtariyeti gözetecek efendiyse Osmanlı Devleti’nden çok Avusturya ve Almanya’ydı. Maksat Rusya’yı uzak tutmaktı. Nitekim daha ilk anda reis-i mudiran (adeta vilayetlerdeki gibi müdür adını alan bakanların başmüdürü) Stambulof, Bab-ı Ali ile iyi geçinmek, Almanya ve Avusturya’ya tabi olmak, Rusya’yı ise devre dışı tutmak politikasını başarıyla takip etti.
Osmanlı Tanzimat’ı büyük başarılarla hayata girdi. Ancak 1853 Kırım Savaşı ve ardından 1877-78 Rusya Savaşı maliyeyi eritmiştir. İki savaşta da Türk orduları maharetini göstermiştir. Ama iaşe ve savaş teçhizatı konusunda iki tarafta olan dengesizlik savaşı uzatmış ve galip tarafı bile etkilemiştir. Bu nedenledir ki Ayastefanos-Berlin Antlaşması’ndan sonra Rusya ve Osmanlı Devleti sulh içinde yaşamayı tercih etti. İki tarafın savaşa girmesine Avrupalıların çılgın I. Cihan Savaşı’na bu iki devleti ayrı kanatta müttefik olarak sürüklemeleri neden olmuştur.
Özay Şendir
Netanyahu için sonun başlangıcı…
18 Mayıs 2025
Abbas Güçlü
Eğitim vezir de eder rezil de!..
18 Mayıs 2025
Zeynep Aktaş
Toparlanmanın devamı gelir mi?
18 Mayıs 2025
Ali Eyüboğlu
Hande Subaşı: Modellikten geliyorum, ama modayı hiç takip etmiyorum
18 Mayıs 2025
Güldener Sonumut
Yunanistan’ı anlamama sendromu
18 Mayıs 2025