Seneler sonra Baltık ülkelerini yeniden görmek karşılaştırma yapma imkanı veriyor. İktisadi krizden bahsediliyor, doğrudur. İşsizlik yüzde 15 ama hayat daha canlı ve renkli. Ve insanlar başta Türkiye, dünyanın her yerine uçuyor. Amerika ve Avrupa‘da her yerde Litvanyalı göçmen işçiler kadar turistler de var.
Litva dili malum Sanskrit’in son kalıntılarından komşu Letoncayla birlikte son iki Baltık dili. Estonca 1,5 milyonun konuştuğu Fino-Ugrig bir dil yani Finceye ve Macarcaya akraba. O ayrı bir dil grubu. Letonlar ve Litvanlar benzer dilleri olmasına rağmen Litvanya Roma Katoliği ve asırlarca Polonez dilinin etkisinde kalmış. Letonya ise aynı süreyi Alman etkisiyle yaşamış. Biri Slav öbürü Germanik iki dil, bu kardeş dillerin kelime ve cümle yapısını farklı yönde değiştirmişti.
Ahalinin karakteri de farklı, Litvanya Cumhuriyeti’nin yüzde 85’i Litav yani Litvanyalı. Yüzde 15’i ise Rus ve Polonyalı. Tabii bu iki azınlık birbirinden nefret ettiği için Litvanya’nın da başına pek dert olduğu söylenemez. Oysa Letonya’da yüzde 35 Rus bayağı bir problem yaratıyor.
Litvanya 15’inci asırda kudretli bir devletti, sınırları Baltık ve Karadeniz arasında uzanıyordu ama doğrusu bu geniş coğrafya onun pek işine yaramadı. Komşu olduğu Osmanlı İmparatorluğu ile de II. Bayezid devrinde Polonya ile olan müşterek idaresi dolayısıyla ilişki kurduğu söylenir. Topkapı arşivlerinin, Krakov’un ve Vilnius’taki vesikaların bu konuyu aydınlatması gerekir.
Şehri üniversite yaşatıyor
Baltık ülkeleri sayısız sorunlar içeriyor, nüfus azalıyor. İşsizlik yüzünden her yere göç var. Ne var ki; İtalyan, Yahudi, Ermeni ve Yunanlı göçmenlerin aksine Litvanyalılar bir-iki kuşak içinde erime tehlikesiyle karşı karşıya. Cumhuriyetin nüfusu 3,5 milyon, Letonya’nın ki 2,5, Estonya’nınki de 1,5. Güzel tabiata rağmen köylerin bile boşaldığını görmek mümkün, mesela eski başkent Trakey’e giderken yolda rastladığımız Tatar köyünde adamakıllı küçülmüş bir Polonyalı ve Tatar köylü grubuna rastladık. Trakey kalesinin ve etrafındaki yerleşmenin bir zamanlar çok ünlü olan Karay Mahallesi artık azalan nüfus yüzünden bir müze haline dönüşmüş. Litvanya Karayları Anadolu Türkçesine en yakın lehçeyi konuşan Yahudi Türkler. Litvanya’nın bu eski başkenti geçen zamanlara direniyor.
Litvanya başkenti Vilnius 500 bin nüfuslu. Jasha Heifetz gibi ünlü bir virtüöz, Romain Gary gibi iki kere Concorde ödülü alan Fransız yazarı da ünlü Litvanyalı Yahudilerden yani Litvak. Estonya ve Letonya’nın aksine Litvanya hâlâ ulusal kimliğini koruyan renkli bir taşra cumhuriyeti, onu sevimli kılan da bu özelliği. Üniversitesi 16’ncı yüzyılda kuruldu ve bütün Sovyetler döneminde Litvanya Sovyetler Birliği’nin en eski üniversitesine sahip olmakla övünürdü. Bugün de şehrin klasik dokusunu yaşatan bu üniversite. Zira şehrin her tarafına dağılıp eski binaları kullanıyor ve usulünce restore ediyor. İster istemez Vezneciler ve Süleymaniye semtinde birtakım münasebetsiz binalarla 1950’li ve 60’lı yıllarda klasik dokuyu mahveden İstanbul Üniversitesi’ni hatırladım. Bu günah sırf İstanbul Üniversitesi’ni değil, birçok eski eğitim kurumunu da kapsar.
İstanbul’dan direkt uçuşlar gerek
Vilnius Litvanya’nın başkenti; 14’üncü asırda Litvanya’nın kurucu büyük dükası Gediminas tarafından inşa edildi. Bu şehrin tarihini kendi halkının dili ve kaleminden ancak 16’ıncı asırda öğrenmek mümkün. Litvanya matbaayı geç tanıdı, okumuşlar başka dillerde yazıp bastılar. I. Dünya Savaşı’na kadar Litvanya çarlığın bölgelerindendi. Sonra müstakil oldu. Molotov-Ribbentrop paktıyla Sovyet Rusya’ya bırakıldı ve işgal edildi. Ardından Almanlar tekrar girdiler. Feci bir savaş ve katliam döneminin ardından Sovyet Rusya tekrar girdi ve hiç de aydınlık bir dönemden söz etmek mümkün değil.
İkinci Dünya Savaşı’na kadar Vilnius’ta Litvanca, Polonez dili yanında Yidiş (Doğu Avrupa Yahudilerinin dili) burada eşit derecede kullanılıyordu. Bugün Rusça ve Lehçe daha az duyuluyor, 60 bin kadar Yahudi de 1941’de işgalci Almanlar tarafından civardaki ormanlarda katledildi. Tarihi ve dini nedenlerle Vilnius apayrı karakterde bir mimariye sahip ona Baltık’ın İtalya’sı diyebiliriz. Katolik kültürün mimarinin bütününü bu kadar etkilediği bir şehir az görülür; Türklerin seveceği bir yer. Henüz THY’nin İstanbul’dan doğrudan uçuş sağlayamadığı nadir noktalardan biri. Türk dışişlerinin Osman Olcay ekolüne mensup değerli diplomatlarından Büyükelçi Ömer Altuğ, bunun ticari ilişkileri dahi olumsuz olarak etkilediğini söyledi. Nitekim yazın yapılan Antalya-Vilnius seferleri Litvanya’dan Türkiye’ye yönelik büyük turizm potansiyelini gösteriyor. 3,5 milyonluk ülkeden tam 100 bin kişi. n