Futbolun güzelliği, ilginçliği ve kaderinin ne kadar iç içe olduğunun göstergesi, dün Karşıyaka’nın deplasmanda Tavşanlı Linyit’i 4-0 gibi farklı bir skorla yenmesiyle bir kez daha ortaya çıktı.
Daha düne kadar, “Karşıyaka bu maçta da yenilirse, Reha Kapsal kesin gider” düşüncesini kim yadsıyabilirdi ki?
Teknik adamların kaderidir bu.
Futbolcular isterse 10 maç kötü oynasın. Sezon sonu beklenir, performansından memnun kalınmayanlarla yollar ayrılır.
Oynanan 5 maçta 1 puanla dibe çakılan Karşıyaka’da, doğal olarak tüm oklar Reha Kapsal’a çevrilmişti.
Ve doğal olarak da Tavşanlı Linyit maçında alınacak sonuç bekleniyordu.
Sonuçta Karşıyaka da gerçek kimliğini gösterdi, Reha Kapsal da...
Karşılaşmayı izlemeyenler, gol resitalinin sahne olduğu Bucaspor-Denizlispor maçı için “Ne maç olmuş beee!” diyeceklerdir. Gayet normal.
Ben de izlemeseydim, aynı düşünceye balıklama dalardım.
Dünkü maçta özellikle ilk yarıdaki futbol, beklenen kaliteden uzaktı.
İki takımın son haftalarda kaybettiği puanların getirdiği stres, maç boyunca sahaya belirgin bir şekilde yansıdı.
Bucaspor’un maçın ikinci yarısının hemen başlarında kazandığı iki golle skoru bir anda 3-1’e taşıması, rahat soluk almasını sağladı. Fatih Yiğen’in golü, bu kez Denizlispor’u umutlandırdı. Gereksiz telaşların, pozisyon hatalarına davetiye çıkardığı dakikalarda ise sahneye günün adamları Zafer ve Abdülkadir çıktı. Son 5 dakikada gelen iki golle sahadan ummadığı bir skorla ayrılan Bucaspor, hem moral buldu hem de camiayı umutlandırdı.
Fırtına’nın kopmasında, dirilişinde Abdülkadir ve Zafer’in payı büyük. Abdülkadir’in attığı son golde, genç Mehmet İncebacak’ın Messi’yi anımsatan slalomları ve yaptığı süper asist, bence günün en güzel enstantanelerinden biriydi.
Geçtiğimiz sezonun perdelerini kapatmasıyla birlikte, her türden çekişmelerin cirit attığı Altay, yeni sezona hiç de kötü başlamadı.
Yepyeni kadrosuyla, birçok kişinin kuşkuyla baktığı ve gözlemlediği Altay’ın şu ana kadar çizdiği tablo, ileriye dönük umutlu mesajlar verdi.
Ancak, henüz ligin başındayız.
Yarınların neler getirip götüreceğini kestirmek gerçekten çok zor.
Oynanan 4 maçta elde edilen 10 puan elbette küçümsenemez.
Altay’ın bu 4 maçın ikisini, İskenderun D.Ç. ve Şanlıurfaspor gibi zorlu deplasmanlarda oynadığını hatırlatırım.
Mevcut grupta bugüne kadar en dikkat çekici olay, Kocaelispor ile yapılan maçlar ve elde edilen sonuçlar.
Karşıyaka’nın büyük bir özlemle beklediği stat projesi ve spor kompleksi için çalışmalar hızlandı. Önceki gün Hilton Oteli’nde düzenlenen basın toplantısında, Karşıyaka Başkanı Hüseyin Çalışkan, büyük bir keyifle ve gururla, stat ve spor kompleksi ile ilgili projeyi sundu.
Bir işadamının Çiğli sınırında bağışladığı maddi değeri 110 milyon TL olduğu vurgulanan 56 dönümlük araziye yapılacak olan stat ve kompleksin, Karşıyaka kulübüne her yıl yaklaşık 4 milyon dolar girmesini sağlayacak.
Bağışçının tek isteği, tapulu arazisinin 5’te 1’ini konut arazisi olarak kullanmak.
Bu arada bağışçının bölgedeki imar rayiçlerinin dışında ekstra bir talebi de yok.
Buraya kadar her şey çok güzel.
Ancak toplantıda söz alan Çiğli Belediye Başkanı Metin Solak, “Böyle bir proje yapılıyor ve bu proje maalesef bizimle paşlaşılmıyor. Bizler hep Karşıyaka’nın arka bahçesi olarak görülüyoruz. Bu projeyi bugün öğrendim. Bizlerin de katkısı olabilir. Ama hiç soran olmadı. Burada 35 bin metrekare yerimiz gitti. Bunun hesabını sorarım. Ben Çiğli halkının hakkını savunuyorum. Kimse 200 bin insanı yabana atmasın” dedikten sonra salonu terk etti.
Burada Çiğli Belediye Başkanı Sayın Metin Solak’ın
Yolumuz yine Milliyet Ege ailesi ile kesişti...
Artık aranızdayım.
Bir başka bağlamda, kapsama alanınızdayım.
Şunu çok iyi anladım ki; elimiz kalem tuttukça, bilgisayarın tuşlarına bastıkça, sağlıklı bir şekilde soluk aldıkça, birçok dostum gibi bana da oturmak yasak.
Spor camiası, uzun yıllardan beri benim geniş ailem oldu.
Mutlulukları, mutsuzlukları, hayal kırıklıklarını ve sevinçleri aynı ortamda yaklaşık 30 yıldan beri paylaştık.
Özellikle İzmir futbolunun içinde bulunduğu hazin tablonun, son yıllarda iyice kronik bir hal almasını, kim içine sindirebilir ki...