Yolumuz yine Milliyet Ege ailesi ile kesişti...
Artık aranızdayım.
Bir başka bağlamda, kapsama alanınızdayım.
Şunu çok iyi anladım ki; elimiz kalem tuttukça, bilgisayarın tuşlarına bastıkça, sağlıklı bir şekilde soluk aldıkça, birçok dostum gibi bana da oturmak yasak.
Spor camiası, uzun yıllardan beri benim geniş ailem oldu.
Mutlulukları, mutsuzlukları, hayal kırıklıklarını ve sevinçleri aynı ortamda yaklaşık 30 yıldan beri paylaştık.
Özellikle İzmir futbolunun içinde bulunduğu hazin tablonun, son yıllarda iyice kronik bir hal almasını, kim içine sindirebilir ki...
Bu tabloyu yaratan faktörler ve aktörler, belli zaman diliminde pasifize edilmediği ve zamanında neşter vurulamadığı için, maalesef bugünkü tablo ortaya çıktı.
Suçlu aranıyorsa, belli kişiye veya kişilere fatura çıkarmaya da gerek yok.
Hepimiz suçluyuz.
Kimin ne kadar suçlu olduğu hiç önemli değil.
Kulüpleri yönetenler, bu kenti yönetenler, teknik adamlar, futbolcular, basın...
Ayrıca payımızın yüzdesi de hiç önemli değil.
Duyarsızlığın, sevgisizliğin ve sorumsuzluğun kol gezdiği, zaman zaman zirve yaptığı ortamların yarattığı bir sonuçtur bugünkü İzmir futbolu ve sporu.
Yıllara dayalı çözüm yerine, kısa vadeli çözüm arayışlarının, günü kurtarma politikalarının yarattığı sonuçtur İzmir futbolunun konumu.
Kent bilincinin, dayanışma ruhunun, ortak akılda sağduyuyla buluşamamanın bir sonucudur İzmir futbolunun bugünkü hali.
Kurumsallaşma, tesisleşme ve altyapı gibi “olmazsa olmaz“ öğelerini yıllar öncesi gerçekleştirememenin bir sonucudur İzmir futbolunun bugünkü kötü görüntüsü..